BABACAN’IN YAPACAĞI EN ONURLU HAREKET İSTİFA ETMEKTİR
ANKARA – CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, CHP’nin vaatlerini eleştiren Başbakan Yardımcısı Babacan’a sert çıktı.
Babacan’ın, AKP Hükümetleri döneminde kullanılan devasa kaynaklara rağmen vatandaşları borca batıran, büyümeyi düşüren, gelir dağılımı adaletsizliğini artıran politikaların baş sorumlularından biri olduğunu ifade eden Öztrak, “Sayın Babacan’ın yapacağı en onurlu hareket, 8 Haziran sabahı AKP’nin sandık yoluyla tasfiyesini beklemeden son dönemde istemeyerek işgal ettiği koltuğu boşaltmasıdır” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak yaptığı yazılı açıklamada şunları belirtti:
Sayın Babacan, iktidarları döneminde Türkiye’yi iyi yönettiklerini büyümeyi ve istihdamı artırdıklarını söylüyor. Oysa gerçek çok farklı… Bu tablonun sorumluları CHP’ye “ekonomi nasıl yönetilir” dersi veremez.
TÜM CUMHURİYET HÜKÜMETLERİNİN 2 KATI PARA HARCADILAR
1923-2002 arasında Türkiye’yi yöneten 57 hükümet; 546 milyar dolar vergi geliri, 95 milyar dolar iç borç, 130 milyar dolar dış borç, 8 milyar dolar özelleştirme olmak üzere toplam 779 milyar dolar kullandı.
2003 -2014 arasında Türkiye’yi yöneten AKP ise; 1,5 trilyon dolar vergi geliri, 96 milyar dolar iç borç, 273 milyar dolar dış borç, 52 milyar dolar özelleştirme olmak üzere toplam 1,9 trilyon dolar kullandı. Peki, kendinden önceki tüm hükümetlerin kullandığı paranın yaklaşık 2,5 katı kadar para kullanan AKP’nin görevde olduğu sürede ekonominin büyüme ve işsizlik performansı ne oldu?
-BÜYÜME İKTİDARLARINDA SÜREKLİ DÜŞTÜ
Çok partili yaşama geçişten AKP iktidarına kadar, yani 1946-2002 arasında yüzde 5,1 olan ortalama büyüme AKP iktidarında, yani 2003-2014 arasında yüzde 4,7’ye düştü.
Dönemler itibariyle bakılınca da büyüme:
-“Çıraklık(!)” döneminde (2003-2007): % 6,9,
-“Kalfalık(!)” döneminde (2008-2011): % 3,3,
-“Ustalık(!)” döneminde (2012-2014) ise ortalama % 3,0 oldu.
AKP döneminde dünyada aynı ligde yarıştığımız ekonomilerin gerisine düştük. 2003-2014 arasında bize benzeyen ekonomiler ortalama yüzde 6,3 büyürken, AKP elinde Türk ekonomisi yüzde 4,7 büyüyebildi. Satın alma gücü paritesiyle GSYH sıralamasında 2002 de 17. sıradaydık 2014’te de 17. sırada kaldık. AKP’nin 12 yıllık iktidarında yerimizde saydık.
İşsizlik bu ülkenin kanayan yarası olmaya devam etti. 1980-2002 döneminde ortalama işsizlik yüzde 8,3 iken 2003-2014 döneminde ortalama işsizlik yüzde 10’a yükseldi. Bu yılın ocak ayında ise işsizlik yüzde 11,3 oldu. Umudumuz, geleceğimiz gençlerimiz iş ve istihdam ile buluşamadı. İş arayan her beş gençten biri işsiz kaldı.
-YOKSULLUĞUN TABLOSU
Kullanılan yüz milyarlarca dolarlık kaynağa rağmen yoksulluk memleketin en önemli sorunu olmaya devam etti. Bu ülkede 2013 yılı itibariyle; 34,3 milyon kişi 2 günde bir masasına 1 kap et yemeği koyamıyor. 36,6 milyon kişi beklemediği bir harcama çıkarsa karşılayamıyor. 21,8 milyon kişi evini ısıtamıyor.
-17 MİLYON YOKSUL, 32 DOLAR MİLYARDERİ
Türkiye’nin 2023’te GSYH sıralamasında ilk 10’a girmesi zor görünüyor ama bir şeyde şimdiden ilk 10’a girdik: 17 milyon yoksulun olduğu Türkiye, dolar milyarderi sayısında ilk 10’da. 32 dolar milyarderimiz var. Türkiye’de yaklaşık 17 milyon yoksul varken; milli servetin % 54’ü en tepedeki % 1’in elinde yoğunlaşıyor.
-DEVLET DE MİLLET BORCA BATTI
AKP iktidarında vatandaşlar borca batmış durumdadır. Ailelerin borcunun harcanabilir gelirine oranı 2002’de yüzde 5 iken 2013’te yüzde 55’e sıçramıştır. Finans kesimi hariç borçların GSYH’ya oranı 2002 yılında %93 iken, 2013 yılı sonunda %111,1’e çıkmış, uluslararası döviz rezervlerimizin kısa vadeli dış borca oranı 2002 de yüzde 172,2 iken 2014’de yüzde 96,5’e düşmüştür.
-NEREDE BU PARALAR?
Son olarak bu tablonun baş sorumlusu ve AKP’nin örtülü lideri ekonominin krizde olduğunu ilan etti. Şimdi 12. Yılını tamamlamış bu iktidara millet adına soruyorum: 12 yıldır bu ekonominin direksiyonunda olan Sayın Babacan bu mu sizin iyi yönetiminiz? Nereye gitti bu paralar?
-BU TABLONUN SORUMLULARI BİZE DERS VEREMEZ
Borcu devletin sırtından alıp, milletin sırtına yıkanlar bugün bize mali disiplin dersi veremez. Bizim derdimiz millettir. CHP yaşanacak bir Türkiye için çalışmaktadır. Bizim vaadimiz budur. Memleketin hali ortadadır. Vatandaş borca batmış, çarşı pazarda milletin cebinde yangın çıkmıştır. Hükümet bize akıl verecek konumda değildir; bu tablonun sorumluları bize “ekonomi nasıl yönetilir” dersi veremez.
-BÖYLE BİR BİRİKİME SAHİP DEĞİL
Kaldı ki Sayın Babacan’ın CHP’nin vaatleriyle ilgili yaptığı açıklama da kendisinin böyle bir birikime sahip olmadığını ortaya koymuştur. Babacan, “13 yıldır iktidarda olan partinin ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak şöyle ben konuya baktığımda; bir, ne kadar harcama getiriyorsanız o kadar tekrar vergi getirmek zorunda kalırsınız. İki, o kadar ilave borçlanmak zorunda kalırsınız. Üç, para basmak durumunda olursunuz. Dört, nihayetinde IMF’den kredi kullanmaya mecbur duruma düşersiniz” demektedir.
-BİR İFLASIN İTİRAFI
Bizim, emeklimize iki ikramiye de dahil, toplam maliyeti GSYH’nın yüzde 3’üne dahi ulaşamayan bir harcama için öngördüğü finansman senaryosu, kendisinin bu işe ne kadar uzak olduğunu ortaya koymaktadır.
Eğer Babacan’ın bu sözleri AKP’nin bütçede hiçbir harcama esnekliği bırakmadığı anlamına geliyorsa bu da ayrı bir iflasın itirafıdır.
Yeni gelen bir iktidarın, siyasi tercihleri doğrultusunda, harcamalar arasında böyle bir değişiklik imkanı her zaman olur. Babacan’ın her iktidarı kendilerininkiyle karşılaştırmaması gerekir. 2003 yılında o dönem Başbakan bile değilken, liderinizin emriyle hesap kitap yapmadan emeklilere verdiğiniz ve önlem alınmasaydı ülkeyi krize sokacak cahilliklerin içinde CHP olmaz. Biz iyi hesap kitap yapar, sözümüzü tutarız.
-BABACAN’A SORUYORUM: BUNLARIN KAYNAĞINI NEREDEN BULDUNUZ?
Ben Sayın Babacan’a soruyorum. Kaçak Saray için vatandaştan ne kadar vergi aldınız? 2006-2014 döneminde kamu hizmet binalarına ödenen kiraların yüzde 352, taşıt alımlarına yapılan harcamaların yüzde 792, müşavir firma ve kişilere yapılan ödemelerin yüzde 1204 artmasına neden göz yumdunuz? Kaçak Saray’dan örtülü ödenek havuzuna bir gecede korsan önergeyle nasıl hortum bağladınız. Bunların kaynağını nereden buldunuz?
-BÖYLE BAKANLA IMF KAÇINILMAZ…
Sizin gibi uzun süredir Başbakan Yardımcılığı yapan Bülent Arınç, israf konusunda sınıfta kaldık, israfı önlesek vergiye gerek kalmazdı diyor. Ekonominin dümeninde, sizin gibi, yapılan her harcama karşılığında vergi alarak, borçlanarak, para basarak, ya da IMF ye gidilerek yönetebileceğini sanan bir bakan olursa Sayın Arınç’ın çizdiği tablo kaçınılmaz olur.
-SİZ NEO-LİBERALSİNİZ BİZ SOSYAL DEMOKRAT, FARK BU
Siz sıcak para rüzgarıyla ekonomiyi yönettiğini sanan ve son dönemde ülkelerini hızla iflasa sürükleyen neo-liberal zihniyetin temsilcisisiniz. Siz AVM yapmayı, rezidans yapmayı, saray yapmayı rant yaratıp, yandaşların zenginleşmesini büyüme sanırsınız. Biz sosyal demokratız. Biz sürdürülebilir yüksek büyüme için üretimin artmasını, emeklinin, yoksulun rahat etmesini, hasılı milletin topyekun zenginleşmesini hedefleriz. Aramızdaki fark da budur.
-BABACAN NEW YORK’A GİDİNCE…
Sayın Babacan, anlaşılan New York’a gidince 12 yıldır ülkeyi yönetenin kendi iktidarı olduğunu unutmuş;
-İyi işleyen bir demokratik sistemin,
-İyi işleyen bir yargı sisteminin,
-Türkiye’nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olmasının,
-Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin uluslararası standartlarda yaşanması ve uygulanıyor olmasının başarının temelinde olduğunu söylemiş
Oysa 12 yıldır Başbakan yardımcısı olduğu Hükümette Türkiye giderek otoriterleşmiş, hukuk devletinden uzaklaşmış, devlet yönetiminde şeffaflık azalmış, kurumlar tahrip edilmiştir. Nitekim:
1- Ekonomist Dergisi’nin Demokrasi Endeksinde, Türkiye 167 ülke içinde 98. Sırada, Hibrit rejimler arasındadır.
2- The Waal Street Journal’in Ekonomik Özgürlük Endeksi’nde 10 basamak gerileyen Türkiye, 2015’te 178 ülke içinde 70. sıraya düşmüştür.
3- Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Endeksi’nde. Türkiye puanı en çok düşen ülkedir. 2013’te 53. sırada olan Türkiye, 2014’te 64. sıraya düşmüştür.
İşte Babacan’ın anlattığı demokrasi ve özgürlük masalları da budur.
-O KOLTUĞU BOŞALTSIN
Sayın Babacan’ın açıklamalarından sonra bir defa daha görülmektedir ki bu ülkenin yeniden IMF kapılarına düşmemesi için yapılacak en acil yapısal reform yeni küresel konjonktürü okuyamayan, ülkeyi krize soktuğunu itiraf eden AKP’nin 7 Haziran’da iktidardan gitmesi olacaktır.
Sayın Babacan’ın ismi bu tabloda sorumluluğu olanların en başındadır. Buna rağmen CHP’nin ekonomi programı hakkında ileri geri konuşmak akıl vermeye kalkışmak en kibar tanımıyla ne dediğini bilmemektir. Sayın Babacan’ın yapacağı en onurlu hareket, 8 Haziran sabahı AKP’nin sandık yoluyla tasfiyesini beklemeden son dönemde istemeyerek işgal ettiği koltuğu boşaltmasıdır. Son açıklamalarıyla o koltukta 1 gün daha duracak kredisi kalmamıştır.