BUĞDAY ÜRETİCİSİNİN ZARARINI KİM ÖDEYECEK?
TEKİRDAĞ – Buğdayda gümrük vergisinin hasat döneminde indirilmesi ve taban fiyatın geç açıklanması nedeniyle çiftçinin ciddi zararla karşı karşıya kaldığını belirten CHP’li Öztrak, “Alınan hatalı kararlar nedeniyle ton başına 940 TL taban fiyat açıklanan buğdayını 850 TL’ye satmak zorunda kalan çiftçinin zararını kim ödeyecek?” diye sordu.
Buğdayın taban fiyatındaki artışın enflasyondaki artışın çok altında kaldığına dikkat çeken Öztrak, “Ekmeklik buğdayın dolar bazında fiyatı 2013’ten bu yana yüzde 32 geriledi. Buğday üreticisinin masasına koyduğu her üç ekmekten birini bu Hükümet aldı” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, CHP Tekirdağ İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında buğday fiyatlarında, ekonomide ve siyasetteki son gelişmeleri değerlendirdi. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, CHP Tekirdağ İl Yöneticisi Sezai Tali, CHP Süleymanpaşa İlçe Başkanı İlker Yağcıoğlu ve Süleymanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat’ın katılımıyla düzenlenen toplantıda, CHP’li Öztrak şunları söyledi.
HASAT DÖNEMİ GÜMRÜK DUVARI İNDİRİLDİ
Bu yıl toprak buğday üreticisinin yüzünü güldürdü. Fakat Hükümet, Ramazan Bayramı’nın son günü çıkardığı bir kararla hasat mevsimini çiftçiye zehir etti. Buğdayda ithalat vergisi yüzde 130’dan yüzde 45’e indirildi. Daha önce de buğdayda gümrük vergisi belli dönemlerde düşürülürdü. Fakat bu yapılırken çiftçiyi korumak için hasat dönemine denk getirilmemesine özen gösterilirdi. Ancak bu yıl Hükümet, hasat döneminde, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) henüz taban fiyatını bile açıklamamışken, buğdayda gümrük duvarını indirerek çiftçiyi ithalatçı, tüccar ve sanayici karşısında güçsüz bıraktı. Kararın psikolojik etkisiyle ekmeklik buğday fiyatlarında sert düşüş yaşandı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın ifadesiyle ekmeklik buğdayın fiyatı bazı bölgelerde 850 TL’ye kadar düştü.
ENFLASYON %10,9, BUĞDAY FİYATI İSE SADECE YÜZDE 3,3 ARTTI
Tüm bu gelişmeler yaşanır, buğday üreticisi ürününü yok fiyatına satmaya zorlanırken iki gün önceye kadar taban fiyatı da açıklanmamıştı. Bakanlığın İki gün önce açıkladığı taban fiyatlar buğday üreticisini bir kez daha üzdü. 2016’da Anadolu Beyaz-Kırmızı Sert Buğday için ton başına 910 TL olan taban fiyat, 2017’de 940 TL’ye çıkarıldı. Bu yüzde 3,3’lük bir artış anlamına geliyor. Aynı dönemde enflasyon yüzde 10,9 artmış, mazot fiyatı yüzde 19,5 artmış, gübre fiyatı yüzde 10 ila 12 artmış, ilaç fiyatı yüzde 18 ila 20 artmış. Maliyetle referans fiyatlar arasına sıkışan çiftçi perişan olmuş.
ÇİFTÇİNİN ZARARINI KİM ÖDEYECEK?
Peki 940 TL’lik taban fiyat açıklanmadan önce, gümrük vergisinin düşürülmesinin de etkisiyle buğday fiyatları dip yaptığında, ürününü 850 TL’ye satmak zorunda kalan çiftçinin hali ne olacak? Bu çiftçilerimizin zararını kim ödeyecek? Hükümet, alınan yanlış karardan dönmeli, çiftçimizin daha fazla zarara uğraması engellenmelidir.
MASADAKİ EKMEĞİN ÜÇTE BİRİ GİTTİ
Buğday fiyatlarına döviz cinsinden bakıldığında çiftçimizin içine düştüğü sıkıntı daha net görülüyor. 2013 yılında 1 ton sert ekmeklik buğdayın taban fiyatı 379 dolardı. Son açıklanan rakamlarla bu fiyat 259 dolara kadar inmiş oldu. Böylece son 4 yılda buğday taban fiyatı yüzde 32 geriledi. Yani Hükümet, izlediği yanlış politikalar nedeniyle çiftçinin masasındaki her üç ekmekten birini aldı.
DERHAL ÖNLEM ALINMALI
Hükümetin çiftçiye zulmü artık son bulmalıdır. İktidardakiler başka şeylerle uğraşmayı bırakıp bir an önce vatandaşın, çiftçinin sorunları üzerine eğilmeye başlamalı, gerekli önlemleri almalıdır. Vatandaşın gelirini artıracak önlemler alınmazsa, zaten borca batmış durumdaki vatandaş bu borçları ödeyemez hale gelecektir. Geliri olmayan vatandaş borcunu ödeyemezse bunun altında tüm ekonomi kalır.
OHAL, GREVLERİ ENGELLEMEK İÇİN KULLANILAMAZ
Hükümetin emekçiyi ezen politikaları her alana yayılıyor. AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı iş alemiyle yaptığı bir toplantıda OHAL’i “grevleri engellemek için” kullandıklarını söylüyor. OHAL, belirsizlik yaratır ve iş alemi tarafından sevilmez, yatırımları caydırır. Cumhurbaşkanı OHAL’i emekçinin aleyhine işverenin lehine kullandıklarını söyleyerek iş alemini ikna etmeye çalışıyor. Bu açık itiraftır. OHAL işgücü piyasasına müdahale etmek, emekçinin hakkını arama mücadelesini engellemek, çalışanın gelirini sınırlamak için kullanılamaz.
BU TAVİZLERİN FATURASI BÜYÜK OLUR
Ülkede borçlar, gelirden çok daha hızlı artıyor. Yani ekonomimiz borçla şişiriliyor, borçların ödenmesiyle ilgili zorluklar her geçen gün daha da artıyor. Hükümet, ülke bu şartlar altındayken bir de bankalarla ilgili kuralları gevşetiyor. Bankaları, ödenememiş borçlar nedeniyle kendilerine kalan ev, arsa gibi gayrimenkulleri, 3 yıl içerisinde elden çıkararak paraya çevirmeye zorlayan düzenleme kaldırıldı. Bu tavizler verildikçe Türkiye çok ciddi sıkıntılara düşer. Bu tarz düzenlemelerle ekonomiyi şişirebilirsiniz ama büyütemezsiniz.
ARTAN KUTUPLAŞMA TEHLİKE YARATIYOR
Türkiye, kritik bir dönemden geçiyor. Özellikle yapılan son Anayasa değişikliğinin ardından devlet ile iktidar arasındaki mesafe tamamen yok oldu. Kuvvetler ayrılığı bozuldu, ülke OHAL’le ve parti devleti anlayışıyla yönetilmeye başlandı. Bu şartlar altında bir de artan kutuplaşma ülkenin geleceğini tehlikeye sokuyor.
ADALET OLMADAN SOFRADAKİ EKMEK BÜYÜMEZ
Anayasa değişikliği için adaletsiz ve gayrimeşru bir halk oylaması yapıldı. Bundan sonraki seçimlerin de hilesiz yapılacağının bir garantisi yok. Hukukun yok edildiği bu gidiş ülkede istikrarsızlık yaratır. İstikrarsızlık ve belirsizliklerle dolu böyle bir ortamda iş adamı yatırım yapmaz. Yatırım olmazsa iş olmaz, iş olmazsa aş olmaz. Bu çerçevede, adalete olan güvenin ve hukuk devletinin yıpratılması vatandaşın sofrasındaki ekmekle doğrudan ilgilidir.