İNGİLTERE’NİN KARARINDAN SONRA TÜRKİYE’Yİ SICAK BİR YAZ BEKLİYOR
ANKARA – CHP’li Faik Öztrak, İngiltere’nin AB’den çıkma kararının dünya ekonomisinde belirsizliklerle dolu yeni bir dönemin kapısını araladığını belirterek, küresel ekonomideki artacak belirsizlikler nedeniyle, “Türkiye gibi sıcak paraya bağımlı ekonomileri sıcak bir yazın beklediğini” söyledi.
Öztrak, Türkiye’nin suni Başkanlık tartışmalarını kenara bırakarak, bir an önce tüm enerjisini ekonomiye odaklaması gerektiğini vurguladı.
İngiltere’nin AB’den ayrılma referandumunu yazılı bir açıklamayla değerlendiren Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, şunları belirtti:
KÜRESEL DÜZEN SALLANIYOR
İngiltere’nin ve İngiliz halkının AB’den ayrılık kararı tüm dünyada ciddi ekonomik, sosyal ve politik sonuçları olacak bir olaydır. Neo liberal düzenin paradigmaları ile şekillenen küreselleşme sürecinin neden olduğu eşitsizlik ve dışlanmışlık, 2008’de başlayan küresel krizle birlikte tüm dünyada mevcut ekonomik düzene karşı bir tepki oluşturdu. Arap Baharı ve Suriye iç savaşının tetiklediği mülteci krizi mevcut küresel düzeni sallamaya başladı. Küresel ticaretin bir türlü kriz öncesi seviyelere dönmemesi ve küresel büyümenin zayıf seyri ise geniş kitlelerin mutsuzluğunu artırdı.
EKONOMİLER İÇE KAPANABİLİR
İngiltere’de dün yapılan referandumdan sonra Avrupa Birliğinde antidemokratik ve yabancı düşmanı aşırı sağ hareketlerin elinin güçleneceği ve AB’den ayrılık taleplerinin artacağı anlaşılmaktadır. Bu küresel düzene karşı ulusal ekonomilerin içe kapanma ihtimalini de artıran bir gelişmedir.
BU YAZ SICAK GEÇECEK
Referandum sonuçlarının ardından dünya ekonomisi oynaklıkların yeniden arttığı bir döneme girmektedir. Oynaklıkların artması ABD başta olmak üzere küresel merkez bankalarının planlarında değişikliklere neden olacaktır. Küresel oynaklığın kısa dönemde dış finansman ihtiyacı yüksek, özellikle şirketleri dolar cinsinden borçlanmış, rezervleri yetersiz ekonomileri olumsuz etkileyeceği anlaşılmaktadır. Önümüzdeki yaz ayları oldukça sıcak geçecektir.
EKONOMİ BU DALGAYI ZOR KARŞILAR
Böyle ağır ve gerilimli bir konjonktüre girerken Türkiye’nin gerek iç; gerekse dış kırılganlıkları bu ağırlığı ve gerilimi taşıyabilme kapasitesini azaltmaktadır. Türkiye, her yıl milli gelirinin yaklaşık yüzde 25’i kadar dış finansmanı küresel piyasalardan bulmak zorundadır. Aynı Türkiye son 10 yılda, Çin’in ardından, reel sektör şirketleri en hızlı borçlanmış ülkedir. Yine Türkiye yaklaşık 27 milyar dolarlık net rezervi ile iki aylık ithalatını karşılayamayan bir ekonomidir. Bunlar yaklaşan küresel dalgayı ülkemizin karşılamakta zorlanacağını ortaya koymaktadır.
EN ÖNEMLİ ÖNCELİK EKONOMİ OLMALI
Artık siyaset her türlü yapay vesayetten kurtulup önceliğini ekonomiye vermek zorundadır. Hükümet ve siyaset kurumu içi boş, suni ve tek bir adamın hevesi olan Başkanlık talepleriyle enerjisini boşa harcamamalıdır. Ekonomi yönetimi üzerindeki ideolojik vesayete son verilmelidir. Hukukun üstünlüğü ve hesap verebilirlik güçlendirilmelidir. Hükümet, uzun yıllardır ertelediği ülkemizin üretim ve rekabet gücünü artıracak gerçekçi adımları atmalıdır. Dış siyaset hızla gözden geçirilmelidir.
Ancak her şeyden önce Hükümet, Türkiye’de ağırlaşan kutuplaşmaya son verecek adımları hızla atmalı, 78 milyonu kuşatacak, kucaklayacak şekilde davranmalıdır. Aksi halde tüm dünya için sıcak geçecek 2016 yazı Türkiye’yi kasıp kavuracaktır.