NOT DÜŞERSE SONUÇLARI AĞIR OLUR
ANKARA- CHP’li Faik Öztrak, saray darbesinin ardından AKP’nin olağanüstü kongreye götürülmesiyle ortaya çıkan siyasi belirsizliğin ekonomide çok ciddi bir fatura çıkarabileceğini söyledi.
Ülke ekonomisindeki risklerin siyasi belirsizliklerle birleşmesinin ardından, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen uyarılara dikkat çeken Öztrak, “Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesi, bu kez ‘teğet geçer’ denilebilecek bir gelişme olmaz” uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanının müdahaleleriyle Türkiye’nin kurumsal çöküşe sürüklendiğini belirten Öztrak,“Türkiye tek parti iktidarında politik risk yaratmayı başaran nadir ülkelerden bir tanesi oldu” dedi.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Atılım Üniversitesi’nde “Türkiye Vasatlık Tuzağından Nasıl Kurtulur?” başlıklı konferansta öğrencilerle bir araya geldi. Konferansta, dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri değerlendiren Öztrak, dünyada ekonomik toparlanmanın yavaş seyrettiğini, dünyada ucuz likiditenin azalmasıyla, ülkelerin sermaye akımlarını kendilerine çekecek faktörleri ön plana çıkarmaya çalıştığını vurguladı. Buna karşın büyük miktarda dış finansmana ihtiyacı bulunan Türkiye’nin, hukuk devletini aşındırarak ve demokrasiden uzaklaşarak yatırım yapılabilir bir ülke olmaktan hızla uzaklaştığını belirten Öztrak, “Türkiye’deki özel kesimin yaptığı yatırımların reel seviyesi, 2011 yılındaki seviyenin altındadır. Her yıl milli gelirinin yüzde 30’una yaklaşan bir dış finansmana ihtiyaç duyan Türkiye’de, dış finansman girişinin cari açıktan çok daha hızlı azaldığı, Merkez Bankası rezervlerinde ciddi bir erimenin yaşandığı ortadadır” diye konuştu.
EKONOMİ TIKANDI
Uzun bir süre kişi başına milli gelirin 10 bin doların üstüne çıkarılamadığı Türkiye ekonomisinin artık tıkandığını ve geriye gidiş başladığını kaydeden Öztrak, “2015 yılında dolar cinsinden milli gelir seviyesi 2008’in altında. Mevcut kadrolar hala 2023 hedeflerinden bahsediyor ama bu hedeflere ulaşmak artık hayal oldu” dedi. Yüksek finansman ihtiyacı ve rezerv erimesinin yanında artan terör tehdidi, göç gibi riskler de düşünüldüğünde Türkiye ekonomisinin ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu söyleyen Öztrak, “Küresel ekonomideki konjonktür değiştiğinde biriken bu riskler, Türk ekonomisinde ani bir duruşa neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
BU, BİR PARTİNİN İÇ MESELESİ DEĞİL
AKP’nin Olağanüstü Kongreye gitme kararını da değerlendiren Öztrak, özetle şunları ifade etti:
“Türkiye tek parti iktidarında politik risk yaratmayı başaran nadir ülkelerden bir tanesi oldu. Yüzde 49 oy almış bir parti iktidardayken aniden Başbakan değişiyor, referandum lafı ortaya çıkıyor. Dolara kuru bir günde 15 kuruş artıyor. Bunun bir sonucu var: 187 milyar dolar net döviz açığı bulunan şirketlerimiz, kurdaki oynamayla 28 milyar TL civarında kur farkı zararı yazdılar. Bu nedenle bugün Türkiye’de olup bitenler bir partinin kendi içinde yaşanan bir takım sıkıntılar olarak görülemez. Bu yaşananların bizlerin hayatını etkileyen çok ciddi sonuçları var.
BU SEFER “TEĞET” DENİP GEÇİLEMEZ
Yeni Hükümet senaryoları ortaya çıktığında yabancı yatırımcılar, reform sözlerine olan inancını da kaybediyor. Örneğin, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s iktidar partisinin olağanüstü kongreye götürüleceğinin açıklanmasının ardından, bu politik riskin Türkiye’nin kredi notu üzerinde baskı yaratabileceğini söyledi. Yetersiz rezervler ve çok yüksek seviyedeki reel sektör borçları gibi ciddi kırılganlıkları olan Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesi, bu kez ‘teğet geçer’ denilebilecek bir gelişme olmaz. 2001’deki krizi Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’a anayasa atmasıyla yaşadığımızı hatırlayın. Yaratılan bu politik belirsizlik, Türkiye’ye ciddi faturalar çıkarabilir.
TÜRKİYE KURUMSAL ÇÖKÜŞE GÖTÜRÜLÜYOR
Türkiye bugünkü yapı içinde süratle sistem çöküşüne, kurumsal çöküşe doğru gidiyor. Bir yanda, Cumhurbaşkanının seçimle gelmesinin, yönetimde çift başlılık yarattığı iddiasından yola çıkarak Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesi gerektiğini söyleyenler var. Oysa, bugün yaşanan siyasi belirsizliğin sebebi, Cumhurbaşkanının kendisine verilen yetkiler içinde kalmamasıdır. Türkiye’de Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, Cumhurbaşkanına verilen yetkilerin değiştirildiği anlamına gelmez. Mevcut Cumhurbaşkanı Anayasada belirtilen yetkilere talip olmak için Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmuştur. Anayasada belirtilen çerçeve sürekli zorlanınca, yatırımcının gözündeki Türkiye algısı değişiyor. Bunların yavaş yavaş çökme noktasına giden bir devlet nizamının işaretleri olduğunu düşünüyorlar. Bu durumda öncelikle yapılması gereken hukuk devletini, demokrasiyi ve özgürlükleri güçlendirmektir. Böylece, insanlar Türkiye’ye yatırım yaptıkları zaman rahat çalışabileceklerini, malının ve mülkünün güven altında olduğunu, bir haksızlıkla karşılaştığında kendisini koruyacak bir hukuk sistemi olduğunu bilecekler. Bundan sonra eğitimden altyapıya kadar uzanan ciddi bir reform ajandanız olması gerekiyor. Ancak bu şekilde dünyaya, “Artık eskisi gibi değil, kasabada yeni bir şerif var” diyebilir ve dünyanın güvenini kazanabilirsiniz.
TCMB BAŞKANINA GÜVEN OLUŞMASINI BEKLEYECEK ZAMANIMIZ YOK
Daha önce Merkez Bankası Kanunu değiştirilerek Başkan Yardımcısı yapılan bir isim, TCMB’nin başına getirildi. TCMB’nin içinden biri olması olumlu görülmekle birlikte, faizsiz bankacılık arka planından gelen bir başkanın TCMB’nin en önemli silahı olan faiz konusunda hangi adımları atabileceği önemli bir soru işaretidir. Bu anlamda TCMB piyasalar tarafından uzunca bir süre test edilecektir. İlk adımı hesaplıydı ama güveni sağlayabilmesi epeyce zaman alacak. Sorun şu ki Türkiye’nin bu kadar bol zamanı yok.
Sunumun tam metnine ulaşmak için: Atılım Üniversitesi_Sunum_Mayıs 2016_son