Main menu
Second Menu
Faik ÖztrakBlog style 2

Hükümet Ülkeyi Teknik Resesyona Soktu

CHP’li Öztrak, sıcak paraya yaslanan dezenflasyon stratejisinin büyüme ve refah cinsinden faturasının giderek ortaya çıktığını belirterek, “Bugün açıklanan büyüme verileri de bunu teyit ediyor. Türkiye ekonomisi iki çeyrektir, bir önceki çeyreğe göre daralıyor. Bu teknik olarak resesyondur, Hükümet ülkeyi resesyona sokmuştur” dedi.

Saray danışmanlarının yaptıkları son açıklamalarda ağızlarındaki baklayı çıkardığını, “Milli bir değer” dedikleri Erdoğan’a bir kere daha adaylık imkanının sağlanması gerektiğini söylediklerini hatırlatan Öztrak, “Bu cumhuriyetin milli değer olan bir kişisi vardır. O da, adını anan yeni mezun teğmenleri ordudan atmaya kalktığınız ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür” diye konuştu.  

Son bir aydır, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü elebaşını Meclis’e kendi inisiyatifiyle davet ettiği, Erdoğan’ın bundan haberi olmadığı yönündeki haberlerin yayıldığını, uzun süre sessiz kalan Erdoğan’ın sonunda ittifak ortağı Bahçeli’nin sözlerini “Ortak vizyonumuz” diyerek sahiplendiğini kaydeden Öztrak, “Yaşananlar; bu yönetimin derdinin vatan, millet, kardeşlik, enflasyon, açlık veya savaş tehlikesi olmadığını, tek meselelerinin ‘koltuk meselesi’ olduğunun açıkça ikrarıdır” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerine konuştu. Öztrak konuşmasında şunları ifade etti:

OTORİTER REJİMLER DÜNYANIN HER YERİNDE AYNI ŞEYİ YAPIYOR

Dünya, otoriter rejimlerin güçlendiği sıra dışı bir dönemden geçiyor. Bu rejimlerin yöneticileri dünyanın her yerinde benzer yöntemler izliyor: Bir kez gücü ele geçirdiklerinde, devletin sağladığı imkanlarla devletin kurumlarını, hukuku, adaleti pervasızca aşındırmaya başlıyorlar. Ortaya çıkan boşluğu devlet malını ganimet bilen talancılar, lobiler, baronlar, yandaş oligarklar dolduruyorlar. Bunlar zenginleşirken milletin kahir ekseriyeti yoksulluk, açlık, dışlanmışlıkla boğuşuyor. Ve bu otoriter rejimler, bozuk düzenlerini sürdürebilmek için topluma açlığını yoksulluğunu dışlanmışlığını unutturacak yöntemleri geliştiriyor. Kâh iç düşman senaryolarıyla milleti birbirine düşürüyorlar, kâh dış düşman, savaş diyerek millete korku salıyorlar. Güvenlik endişesini açlığın yoksulluğun üzerine şal yapıyorlar.

ÜLKE SİRK AYNALARIYLA DOLU BİR SALON GİBİ… HER ŞEY ALLAK BULLAK

Ülkemizde de uzun bir süredir, bu otoriter rejimlerin, ucube bir sürümü var… Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen bu tek kişilik rejimin müellifleri, milli iradeyi sadece saraydan, sadece iktidardan ibaret sanıyor. Parlamentoyu bir kenara itiyor, devlet gücüyle milli iradeyi gasp etmeye çalışıyor. Milletin seçtiklerinin yerine, kendi seçtikleri kayyumları atıyor. Başta ekonomi olmak üzere, ülkeyi sirk aynalarıyla dolu dev bir salona dönüştürdü. Her şey eğri büğrü, her şey allak bullak…

BİZDEKİ ENFLASYON KRİZİN MERKEZİNDEKİ ÜLKELERİN 5 KATI!

2014 yılında Sayın Erdoğan’ın “Ben öncekiler gibi bir Cumhurbaşkanı olmayacağım” söylemiyle yalpalamaya başlayan ekonomi, 2021’in Eylül ayında “faiz sebep” söylemiyle şarampole yuvarlandı. Ama Erdoğan “Ekonomideki sıkıntının sebebi küresel ve bölgesel krizler” diyor. Kriz Rusya ile Ukrayna arasında. İsrail bölge ülkelerine saldırıyor, yakıp yıkıyor. Ama Rusya’da enflasyon yüzde 8,5; Ukrayna’da enflasyon yüzde 9,7; İsrail’de enflasyon yüzde 3,5… Bizde enflasyon krizin merkezindeki ülkelerin beş katı!

EKONOMİ ARABASININ ŞAFTI KAYMIŞ, HÜKÜMET KAPORTASINI TOPLAMAYA ÇALIŞIYOR

Sayın Erdoğan tarafından iş başına getirilen ekonomi yönetimi ekonominin kaportasını toparlamaya çalışıyor. Ama arabanın şaftı kaymış, şanzımanı dağılmış, ayar tutmuyor. Faizleri yükseltip, TL’nin değerini sabitleyip, sıcak paracılara kucak açarak, milletin alın terini faiz lobilerine peşkeş çekerek enflasyonun üstesinden gelinemiyor.

SICAK PARACILAR VURUP KAÇIYOR, MERKEZ DÖVİZE MÜDAHALEYİ İTİRAF EDİYOR

İnandırıcılık ve güven olmayınca, saydam ve çapalara bağlı, hesap verebilir bir enflasyonla mücadele programı olmayınca, sonuçta ülke sıcak paracıların cenneti oluyor. Ülke bunlara dünyanın en yüksek dolar cinsinden faizini ödüyor ama ekonomiye güven yok. Son 1,5 ayda 6 milyar dolar sıcak para bu faizi vurup kaçmış. Kasım ayı başından bu yana Merkez Bankası rezervleri azalıyor. Banka yetkilileri yurtdışında muhataplarına, “Şu anda piyasa mekanizmalarında bazı aksaklıklar var. Ama göstergeler daha istikrarlı hale gelirse, müdahale ihtiyacı azalacak” diye açıklama yapıyor. Ama rasyonelleşme diyorsanız, müdahale ettiğinizde Merkez Bankası’nın sayfasında duyurmanız gerekir.

SADDAM DOLARI HİKAYELERİ YENİDEN BAŞLADI

Tüm bunlar olurken, bir taraftan bir örneğini mazideki Saddam Dolarından hatırladığımız makinaların gerçeğinden ayıramadığı sahte dolar avro hikayeleri yeniden başladı. “Manidar” bir zamanlamayla, döviz büroları, bankalar döviz alımlarını durdurdu. Bir ucu siyasete uzanan altın kaçakçılığı haberleri gazetelerde sütun sütun ifşa oldu. Bütün bunlar yaşanırken millete sabır telkin ediliyor. Ama sabrın sonundaki selamete bir türlü ulaşılmıyor.

HÜKÜMET ÜLKEYİ TEKNİK RESESYONA SOKTU

Sıcak paraya yaslanan dezenflasyon stratejisinin büyüme ve refah cinsinden faturası giderek ortaya çıkıyor. Biraz önce açıklanan büyüme verileri de bunu teyit ediyor. Türkiye ekonomisi iki çeyrektir, bir önceki çeyreğe göre daralıyor. Bu teknik olarak resesyondur, Hükümet ülkeyi resesyona sokmuştur.

CUMHURBAŞKANI DA ENFLASYONUN DÜŞECEĞİNE İNANMIYOR

Hükümet işin başında bu yılın ortasında enflasyonun zirveyi göreceğini, sonra çok hızlı bir şekilde indirmeyi vadetmişti. Ama bunun yerine enflasyon tahminlerini sürekli yukarı revize ediyor. Şimdi de, “Enflasyon asıl 2025’in üçüncü çeyreğinde düşecek” hikayeleri anlatıyor. Ama bu su dereye gelene kadar, kurbağanın gözü patlayacak. Hükümetin kendisi, bu hikâyeye pek inanmıyor. 2025 için OVP’de öngördüğü enflasyon tahmini yüzde 17,5; TCMB’nin son Enflasyon Raporunda yer alan tahmin yüzde 21,0; 2025’te geçerli olacak “Yeniden değerleme oranı” yüzde 44. Cumhurbaşkanı da, bu enflasyonun düşecek hikayesine inanmıyor ki bu yeniden değerleme oranını düşürme yetkisini kullanmıyor. Vatandaş da inanmıyor, çünkü sorunun sebebi olanların, çözümün adresi olamayacağını biliyor.

TASARRUFA OFİSLERİ KAPATARRAK BAŞLAYIN

Hükümetin maliye politikası, para politikasını desteklemiyor. Makyajla, “Mış gibi” yapıyor. Ama bütçe açığı ile nakit açığı arasındaki fark rekorlar kırıyor. Geçen yılsonunda emanete alınan para cayır cayır harcanıyor. Bu, bütçe açığına yansımıyor. İlk 10 ayda; Genel Bütçeli 41 kuruluşun 37 tanesinin harcamalarındaki artış enflasyonun üstünde 9 tanesinin harcaması ise yüzde 100’ün üstünde. Hani tasarruf? Cumhurbaşkanlığı geçen yıl Ocak-Ekim döneminde 5,5 milyar lira harcamış. Bu yıl aynı dönemde harcadığı para 10,3 milyar lira! Tasarruf derken, Sarayın harcamaların ikiye katlanmasının sebebi nedir? Diğer taraftan Sayıştay Raporlarına göre 2023 yılında Cumhurbaşkanlığına bağlı ofislerden; Dijital Dönüşüm Ofisi 375 milyon lira, Finans Ofisi 110 milyon lira, İnsan Kaynakları Ofisi 162 milyon lira, Yatırım Ofisi 335 milyon lira harcamış. Bu ofislerin harcadığı para toplam 1 milyar lira! Görev tanımlarına baktığımızda Bakanlıklar bünyesinde halledilebilecek pek çok iş bu ofislere verilmiş. Tasarruf diyorsanız, bu ofisleri kapatarak başlayın.

SARAY PROPAGANDASINA PARA VAR, MİLLETE YOK

Bir de Cumhurbaşkanlığı’na bağlı kurum ve kuruluşlar var. Bunların başında da, Sarayın gerçek ötesi popülist propagandasının koordinasyonuyla görevli İletişim Başkanlığı geliyor. Bu kurumun harcaması da ilk 10 ayda geçen yılın aynı dönemine göre ikiye katlanmış, 4 milyar 344 milyon liraya çıkmış. 2025 yılında da bu kurum 6 milyar 155 milyon lira harcayacak. Bu sıra dışı artışların sebebi ne? Saray’ın siyaseti için kullandığı her kuruma para var. Ama iş savunma sanayine gelince para yok, milletin harcamadığı kredi kartı limitinden vergi alarak para toplanmaya kalkılıyor. İş emekliye gelince para yok. Emekli yük görülüyor. İş çiftçinin hak ettiği desteği vermeye gelince para yok. Çiftçiye borç takılıyor. İş vatandaşa, gençlere, çocuklara gelince para yok. OECD’nin “Yaşam Nasıl?” Araştırmasına göre ülkemizde 15 yaş grubundaki her 100 öğrenciden 19’u parası olmadığı için haftada bir gün aç kalıyor. Beşeri sermayemizi kaybediyoruz.

BU ÜLKENİN MİLLİ DEĞERİ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TÜR

Cumhuriyetimizin üstüne olmayacak bir gömlek giydirmeye kalkışan Saray, şimdi ringin iplerine sarılmış yorgun bir boksör gibi gongun sesi duyulana kadar ayakta kalmaya çalışıyor. Bunun için siyaset masasına sürekli yeni gerilimler, yeni açılımlar sürüyor. Bir ay boyunca, “Bahçeli Öcalan’ı Meclis’e kendi inisiyatifiyle davet etti. Erdoğan’ın bundan haberi yoktu” dendi. Erdoğan bir ay sonra Sayın Bahçeli’nin sözlerini “Ortak vizyonumuz” diyerek sahiplendi. Ardından Saray danışmanları ağızlarındaki baklayı çıkarıverdi. “Milli bir değer olan Erdoğan’a bir kere daha adaylık imkanının sağlanması.” Bu cumhuriyetin milli değer olan bir kişisi vardır. O da, adını anan yeni mezun teğmenleri ordudan atmaya kalktığınız ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

GİZLİDE GEBE KALAN AŞİKAREDE DOĞURUR

Gizlide gebe kalan aşikarede doğurur derler… Yaşananlar; bu yönetimin derdinin vatan, millet, kardeşlik, enflasyon, açlık veya savaş tehlikesi olmadığını, tek meselelerinin “koltuk meselesi” olduğunun açıkça ikrarıdır. Yine de bu bütçenin hayırlı olmasını diler, emeği geçenlere teşekkür ederim.

Hükümet geçen yıl emanete aldığı parayı harcıyor

CHP’li Öztrak, Hükümetin geçen yıl aralık ayında emanet hesabına alınarak tahakkuk ettirdiği parayı bu yıl hızla harcamaya devam ettiğini, bu harcamaların 2024’ün bütçe açığı içinde görünmediğini belirterek, “Tabelada yazan bütçe açığı 1 trilyon 260 milyar TL, bütçe açığının ekonomiye gerçek etkisini gösteren nakit açığı ise (emanet ve avans hesapları dahil) 1 trilyon 719 milyar lira. Bu yıl yaptığı nakdi harcamanın üçte birini bütçe açığının içinde göstermeyen Hükümet, ‘Bütçe açığını azaltarak dezenflasyon sürecini destekliyoruz’ diye caka satıyor. Ekonomi yönetimi gerçeklerden ve Hükümetlerinin yaptığı hataların sorumluluğundan kaçabilir… Ama sorumluluktan kaçmanın sonuçlarından kaçamaz” dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak Ekim ayı bütçe nakit açığı ve bütçe açığı verilerini sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı açıklamayla değerlendirdi. Öztrak açıklamasında şunları belirtti:

HÜKÜMET GEÇEN YIL EMANETE ALDIĞI PARAYI KULLANIYOR, BÜTÇE AÇIĞINI DÜŞÜK GÖSTERİYOR

Hükümet, geçen yılın son ayında emanete aldığı 731 milyar lirayı hızla harcıyor. 2024’ün ilk 10 ayında bu hesaptan yapılan ama bütçe açığına yansımayan harcama 468 milyar TL’ye ulaştı. Ekim ayı itibariyle; tabelada yazan bütçe açığı 1 trilyon 260 milyar TL, bütçe açığının ekonomiye gerçek etkisini gösteren nakit açığı ise (emanet ve avans hesapları dahil) 1 trilyon 719 milyar lira. Bu yıl yaptığı nakdi harcamanın üçte birini bütçe açığının içinde göstermeyen Hükümet, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “Bütçe açığını azaltarak dezenflasyon sürecini destekliyoruz” diye caka satıyor.

HÜKÜMET GERÇEKLERDEN VE SORUMLULUKTAN KAÇSA DA SONUÇLARINDAN KAÇAMAZ

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı açıklamaları hatırlatan Öztrak, açıklamasının devamında şunları ifade etti:

Hazine ve Maliye Bakanı, “Enflasyon için verdiğimiz rakamlar yüzde 70 olasılıklı tahminlerdir, varsayımlardır” diye laf çevirebilir. İşine geldiğinde “Faiz harcamalarını piyasa belirliyor, deprem harcamaları da öngörülemezdi” deyip bütçe giderlerinden düşerek, kendine göre hesaplarla Hükümetini savunabilir. İşine geldiğinde, kanun emretmesine rağmen vermedikleri tarımsal destekler için “Ama kredilere de sübvansiyon verdik, ama vergisel destekler de verdik” diye hesabı şişirebilir. Nakit açığı ile bütçe açığı arasında bugüne kadar görülmemiş biçimde oluşan farkla ilgili sorulara sessiz kalabilir. Hatta “geriye bakmayı sevmiyorum” diyerek, gerçeklerden ve Hükümetlerinin yaptığı hataların sorumluluğundan kaçabilir… Ama sorumluluktan kaçmanın sonuçlarından kaçamaz.

İş Bulma Ümidini Yitirenlerin Rekor Kırdı!

CHP’li Öztrak, yılın üçüncü çeyreğinde, iş bulma ümidini yitirdiği için artık iş aramaktan vazgeçenlerin sayısının 2 milyon 171 bin kişiye çıkarak mevcut serinin rekorunu kırdığını belirtti.

Öztrak, daha fazla çalışmak istediği halde haftada 40 saatten fazla çalışma imkanı bulamayanları ifade eden “zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin” sayısında görülen olağanüstü artışa da dikkat çekti.

Pek çoğu gündelik işlerde, düşük ücretle, güvencesiz çalışan “zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin” sayısının 4 yılda 10’a katlanarak 3 milyonu aştığını kaydeden Öztrak, “2019’un III. Çeyreğinde her 100 çalışandan sadece 1’i zamana bağlı eksik istihdam edilenlerden oluşurken, 2024’ün III. Çeyreğinde her 100 çalışandan 10’u bu grupta yer alıyor” dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, bugün yayımlanan 2024’ün üçüncü çeyreğine ilişkin işsizlik verilerini sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla değerlendirdi. Öztrak açıklamasında şunları belirtti:

RESMİ İŞSİZ SAYISI DÜŞERKEN GERÇEK İŞSİZ SAYISI ARTIYOR

TÜİK yılın üçüncü çeyreğine ilişkin işsizlik verilerini bugün açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre resmi işsiz sayısı 92 bin kişi azaldı, 3 milyon 180 bin kişi oldu. Gerçek işsiz sayısı ise 2 milyon 86 bin kişi artışla 10 milyon 731 bin kişiye yükseldi. Bu dönemde; resmi işsizlik oranı yüzde 8,8 olurken, gerçek işsizlik oranı geçen yıla göre 4,2 puan artışla yüzde 26,5’ye çıktı.

HAFTADA 40 SAATTEN AZ ÇALIŞANLARIN SAYISI 4 YILDA 10’A KATLANDI

Bu dönemde; daha fazla çalışmak istediği halde haftada 40 saatten az çalışma imkanı bulabilen, pek çoğu iş güvencesiz ve/veya düşük gelirli işlerde çalışan “zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin” sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 349 bin kişi arttı. Haftalık ortalama fiili çalışma süreleri ise 1,2 saat azaldı. Pandemi öncesi döneme göre haftalık 40 saatten az çalışanların sayısı ve toplam istihdam içindeki payı giderek artıyor. Son 4 yılda zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin sayısı 10’a katlanarak 3 milyon 292 bin kişiye ulaştı. 2019’un III. Çeyreğinde her 100 çalışandan sadece 1’i zamana bağlı eksik istihdam edilenlerden oluşurken, 2024’ün III. Çeyreğinde her 100 çalışandan 10’u bu grupta yer alıyor.

UMUDUNU YİTİRDİĞİ İÇİN İŞ ARAMAYANLARIN SAYISI 2 MİLYONUN ÜSTÜNE ÇIKARAK REKOR KIRDI

Bu yılın üçüncü çeyreğinde kayıt dışı istihdam edilenlerin oranı 2021’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. İş bulma ümidini yitirdiği için artık iş aramaktan vazgeçen, bu yüzden işsiz olduğu halde işsiz sayılmayanların sayısı ise 2 milyon 171 bin kişiyle mevcut serinin rekorunu kırdı.

TÜİK’İN VERİ MAKYAJLAMA ÇALIŞMALARI YİNE BAŞLADI

Tarımda çalışanların sayısı hem geçen yıla göre hem de bir önceki çeyreğe göre azalıyor. Sanayi üretimi üst üste iki çeyrektir daralıyor. Ama buna karşılık, bir önceki çeyrekte düşen sanayi istihdamı her ne hikmetse, yılın üçüncü üç ayında artışa geçiyor. İstihdam verileri siyasetin ağırlıklı konusu haline geldiğinde, anlaşılan TÜİK’in vitrin süslemesi de çalışmaya başlıyor.

GENÇ İŞSİZLİĞİ ALARM VERİYOR

Diğer taraftan ülkemizin geleceği gençlerimizin işsizliği artıyor. Genç işsizlerin sayısı (15-24 yaş) geçen yıla göre 44 bin kişi artışla 1 milyon kişiyi aştı. Üniversite mezunu işsiz sayısı son iki yılın en yüksek seviyesine tırmanarak 1 milyon 106 bin kişi oldu. Ne okuyan, ne de bir işte çalışan, evde oturup ana-babasının eline bakan ev gençlerinin oranı ise yüzde 26,3 ile son iki yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu yönetim, gençlerimize iş veremiyor, ülkemizin en önemli rekabet avantajını oluşturması gereken gençlerimiz evde oturuyor. Genç işsizliği, başta uyuşturucu olmak üzere çok ciddi sosyal sorunlara kapı aralıyor. 

EKONOMİ SAVRULUYOR

İşsizliği artıran, açlık sınırı altındaki asgari ücreti tüm çalışanlara yaygınlaştıran, iş bulma ümidini yitirdiği için iş aramaktan vazgeçenlerin sayısını hızla artıran, bu ülkenin gençlerini evde oturtan, gençlerimize başka ülkelerde yaşam hayali kurduran Saray, ekonomiyi yönetemiyor. Ekonomi savruluyor.

Açıklanan Enflasyon Tahminiyle 2025 Bütçesi Şimdiden Kadük Oldu

CHP’li Öztrak, 2025 için Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon tahmini ile Hükümetin Orta Vadeli Program’da ve bütçede açıkladığı enflasyon tahmini arasındaki farka dikkat çekti.

Daha iki ay önce yayımlanan OVP’deki ve TBMM’ye sunulan bütçedeki 2025 enflasyon tahmininin yüzde 17,5; Merkez Bankası’nın bugün açıkladığı 2025 enflasyon tahmini üst bandının ise yüzde 26 olduğunu kaydeden Öztrak, “Tahminler şimdiden yarı yarıya saptı. Bu haliyle 2025 bütçesi, daha TBMM Genel Kurulu’na gelmeden kadük olmuş, Hükümetin enflasyon hedefi inandırıcılığını yitirmiştir” dedi.

Öztrak, Erdoğan’ın yurtdışı ziyareti dönüşü uçakta yaptığı “faizle birlikte enflasyon da düşecek” açıklamasıyla ilgili olarak, “Erdoğan uluslararası kuruluşların ve yatırımcıların ‘en büyük risklerden biri’ olarak değerlendirdikleri eski politikalara dönüş sinyallerini verdikçe, Sarayın gölgesi ekonominin üstünde kaldıkça enflasyon düşmez, milletin çilesi bitmez” değerlendirmesinde bulundu.

Son birkaç ayda enflasyon tahminlerinde yapılan yukarı yönlü güncellemeleri anımsatan Öztrak, bu şartlar altında ücretlerin hedeflenen enflasyona göre belirlenmesinin büyük mağduriyetler yaratacağını söyledi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, bugün yayımlanan yılın son Enflasyon Raporu’yla ilgili açıklamasında şunları belirtti:

SON İKİ AY İÇİN MERKEZ BANKASI’NIN ENFLASYON TAHMİNİ HÜKÜMETİN 3,5 KATI

Merkez Bankası yılın son Enflasyon Raporu’nu bugün açıkladı. 2024 enflasyonu için Merkez Bankası; Ağustos ayında açıkladığı önceki Enflasyon Raporu’nda yüzde 38 demişti. Hükümet, Eylül ayında yayınladığı OVP’de bu tahmini yüzde 41,5’e yükseltti. Bugün açıklanan son Enflasyon Raporunda ise Merkez Bankası 2024 için enflasyon tahminini yüzde 44’e çekerek güncelledi(!) Tahmin aralığının üst bandı yüzde 46. Üst bant dikkate alındığında, yılın son iki ayında gerçekleşecek enflasyonun %4,5 olması gerekiyor. Bu, Hükümetin OVP’de tahmin ettiği son iki aylık enflasyonun 3,5 katı!

BANKA ENFLASYONLA RANDEVUSUNU BİR BAŞKA BAHARA BIRAKTI

Merkez Bankası Başkanı Enflasyon Raporunu açıkladığı toplantıda, enflasyonda asıl düşüşün 2025’in üçüncü çeyreğinde olacağını söyledi. Bu hesaba göre vatandaşlarımız enflasyon altında ezilmeye devam edecek. Dereye su gelene kadar, kurbağanın gözü patlayacak.

HÜKÜMETİN DAHA İKİ AY ÖNCE YAPTIĞI 2025 ENFLASYON TAHMİNİ, ŞİMDİDEN YARI YARIYA SAPTI

Hükümet Eylül ayında yayınladığı OVP’de 2025’te de enflasyonun yüzde 17,5 olacağını söylemişti. Merkez Bankası ise bugünkü raporunda “2025’te enflasyon yüzde 21 olur” dedi. 2025 enflasyon tahminin üst bandını ise yüzde 26’ya çekti! Daha iki ay önce yayımlanan OVP’deki ve TBMM’ye sunulan bütçedeki enflasyon tahmini, şimdiden yarı yarıya saptı.

HEDEFLENEN ENFLASYONA GÖRE MAAŞ ARTIŞI MAĞDUR EDER

Hükümet önümüzdeki yıl vergi, ceza ve harçlara en az yüzde 44 yeniden değerleme oranıyla zam yaparak dar gelirlinin boğazına çökecek. Yapılan açıklamalar, ücretlerin hedeflenen enflasyona göre belirlenmesi laflarının ortaya atıldığı günlerde, Hükümetin bu tahminlerle maaş ve ücretle çalışan dar gelirlileri bir kere daha mağdur edeceğini ortaya koyuyor.

BÜTÇE ŞİMDİDEN KADÜK OLDU

Bu bütçenin ekonominin oyuncularına, vatandaşlara gelecek yıl alacakları kararlarda bir ufuk sunması mümkün değildir. Bu haliyle 2025 bütçesi, daha TBMM Genel Kurulu’na gelmeden kadük olmuş, Hükümetin enflasyon hedefi inandırıcılığını yitirmiştir.

ERDOĞAN “FAİZ SEBEP” DEMEYE DEVAM EDİYOR

Nasıl inandırıcı olsun ki? Erdoğan bugün yurt dışı ziyaretinden dönüşünde uçakta gazetecilere yine konuşmuş. “Ekonomist(???)” kimliğiyle; “Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın. Benim ekonomideki mantığım bu” diyerek kerameti kendinden menkul ekonomi anlayışını tekrarlamış. Bir de geçmişten örnek vermiş… Oysa o dönemde faiz düştüğü için enflasyon düşmemiş; enflasyon düştüğü için faiz düşmüştü. Büyüklerimiz, “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” sözünü sanki Erdoğan için söylemiş…

SARAYIN GÖLGESİ EKONOMİNİN ÜSTÜNDE KALDIKÇA ENFLASYON DÜŞMEZ

Erdoğan uluslararası kuruluşların ve yatırımcıların “en büyük risklerden biri” olarak değerlendirdikleri eski politikalara dönüş sinyallerini verdikçe, Sarayın gölgesi ekonominin üstünde kaldıkça enflasyon düşmez, milletin çilesi bitmez.

Devlet Yönetiminde ve Ekonomide Çöküş Lego Parçaları Gibi Birbirini Tamamlıyor

CHP’li Öztrak, açıklanan son verilere göre Türkiye’nin dünyada en yüksek enflasyon yaşanan 6 ülkeden biri olduğunu belirterek, “Vatandaşın cebine indirilen darbe olan enflasyon verileri, vatandaşın iradesine indirilen darbe olan kayyum haberleriyle aynı gün geliyor. Devlet yönetiminde, kurumlarda, adalette ve ekonomi yönetiminde yaşanan keşmekeş ve çöküş lego parçaları gibi birleşiyor, tek kişilik yönetimin serencamını ortaya koyuyor” dedi.

Enflasyon araştırması yapan İTO ve ENAG gibi kurumlar ile TÜİK arasındaki makasın açılmaya devam ettiğini kaydeden Öztrak, “Vatandaşın yaşadığı enflasyon, hükümetin tabelaya yazdığı resmi enflasyona dikiz aynasından el sallıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Ekim ayı enflasyon verileri üzerinden hesaplanan, 2025’te vergi, harç ve cezaların artırılmasında uygulanacak yeniden değerleme oranının yüzde 44 olduğuna dikkat çeken Öztrak, bu oranın 2025 için öngörülen enflasyonun 2,5 katından fazla olduğunu söyledi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, bugün açıklanan 2024 Ekim ayı enflasyon verileri ile siyasette yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Öztrak, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları ifade etti.

EN YÜKSEK ENFLASYON YAŞANAN 6 ÜLKEDEN BİRİYİZ

Ekim ayında aylık enflasyon; İTO’ya göre yüzde 3,64; EN-AG’a göre yüzde 5,57; TÜİK’e göre yüzde 2,88 oldu. Resmi enflasyon ile yaşanan enflasyon arasındaki makas açılmaya devam ediyor. Yıllıkta ise yüzde 48,6 ile dünyada en yüksek enflasyonu yaşayan 6 ülkeden biriyiz. Aynı grupta olduğumuz ülkeler: Arjantin, Suriye, Güney Sudan, Filistin, Zimbabve. Diğer taraftan TÜİK’e göre son bir yılda; kiralar yüzde 113, eğitim ücretleri yüzde 94, kreş fiyatları yüze 86, sebze fiyatları yüzde 75, kuzu eti fiyatı yüzde 71, hastane hizmetlerinin fiyatları yüzde 65 artmış. Resmi rakamlarla baksak bile, vatandaşlarımızın en çok ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artış, tabelaya yazılan enflasyonun çok üstünde.

YILSONU HEDEFİNİN TUTMASI ZOR

Yılın ilk 10 ayında gerçekleşen enflasyon yüzde 39,77. Hükümetin yayınladığı Orta Vadeli Program’da yer alan yılsonu hedefini tutturabilmesi için kalan iki ayda enflasyonun yüzde 1,24’ü geçmemesi gerekiyor. Son iki aylık dönemler (Kasım+Aralık) itibariyle enflasyon 2020’de yüzde 3,58; 2021’de yüzde 17,56; 2022’de yüzde 4,10; 2023’te yüzde 6,30… 2024’te ne olacak da yüzde 1,24’e inecek? Bu hedef nasıl tutacak?

YENİDEN DEĞERLEME ORANI ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONUN 2,5 KATINDAN FAZLA

Ekim ayı enflasyonuyla, önümüzdeki yıl geçerli olacak “yeniden değerleme oranı” da belli oluyor. Buna göre Hükümetin yüzde 17,5 enflasyon öngördüğü 2025 yılında vergi, harç ve cezalara uygulanacak artış yüzde 43,93 olacak! Bu, öngörülen enflasyonun 2,5 katından fazla!

EKONOMİDE VE DEVLET YÖNETİMİNDE ÇÖKÜŞ LEGO GİBİ BİRBİRİNİ TAMAMLIYOR

Vatandaşın yaşadığı enflasyon, hükümetin tabelaya yazdığı resmi enflasyona dikiz aynasından el sallıyor. Vatandaşın cebine indirilen darbe olan enflasyon verileri, vatandaşın iradesine indirilen darbe olan kayyum haberleriyle aynı gün geliyor. Devlet yönetiminde, kurumlarda, adalette ve ekonomi yönetiminde yaşanan keşmekeş ve çöküş lego parçaları gibi birleşiyor, tek kişilik yönetimin serencamını ortaya koyuyor. Ülkemizin bu ucube rejimle gideceği bir yol olmadığını artık herkesin görmesi gerekiyor.

Geri Çekilen Vergi Paketi Fragmandı Asıl Korku Filmi 2025’te

CHP’li Öztrak, IMF’nin Türkiye hakkındaki son raporunda, Türk yetkililere atfen 2025’te sıkı maliye politikası uygulanacağı görüşlerine yer verilmesine dikkat çekerek, “Bu ifadelerin Hükümet yetkililerine atfen IMF’nin 4. Madde Raporu’na yazılması, Hükümetin uluslararası piyasalara bir nevi taahhüdü anlamına gelir” değerlendirmesinde bulundu.

Öztrak, söz konusu raporda maliye politikasında 2025 için milli gelirin yüzde 2,5’ine varan bir sıkılaşmadan da bahsedildiğini, bunun cari fiyatlarla 1,5 trilyon liralık bir önlem paketi anlamına geldiğini ifade etti.

Aynı raporda KDV’de tek orana geçilmesi, tüketicilere yapılan enerji desteklerinin sona erdirilmesi, kamu yatırımlarının kısılması, maaş ve ücretlerin enflasyona göre belirlenmesi gibi vatandaşın canını acıtacak pek çok önlemden de bahsedildiğini kaydeden Öztrak, “Tüm bunlar, Hükümetin dün geri çektiği vergi paketinin, önümüzdeki yıl vizyona sokacağı filmin sadece fragmanı olduğunu gösteriyor. Esas korku filmini 2025’te seyredeceğiz… Sarayın elinde, önümüzdeki yıl çok daha ağır bir hayat pahalılığı ve işsizlik dalgası bizleri bekliyor” dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Eylül ayı bütçe gerçekleşmeleri ile IMF’nin Türkiye hakkında 4. Madde Gözden Geçirme Raporunu yazılı bir açıklamayla değerlendirdi. Öztrak, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları ifade etti:

İLK 9 AYDA BÜTÇE AÇIĞI 1 TRİLYON LİRAYI AŞTI

Eylül ayı bütçe rakamları dün açıklandı. İlk 9 ayda bütçe açığı 1 trilyon lirayı aştı. Dokuz aylık bütçe açığının, Hükümetin henüz birkaç hafta önce açıkladığı OVP’deki yılsonu bütçe açığı hedefine oranı yüzde 50 oldu. Bu, geçtiğimiz 3 yıldaki gerçekleşmelerin ortalaması olan yüzde 33’ün çok üstünde… Depremin yaşandığı 2023 yılında bile bu oran %40’ı aşmamıştı. Geçtiğimiz 3 yıldaki gerçekleşmeleri dikkate alarak yılsonu bütçe açığını tahmin ettiğimizde; açığın, Hükümetin OVP’ye yazdığı 2024 tahminini 1,1 trilyon lira aşarak 3,3 trilyon liraya çıkabileceği anlaşılıyor. Bu, OVP’nin mürekkebi kurumadan bütçe açığı tahmininin yüzde 51 sapması anlamına gelir. Yüzde 5’in altına ineceği söylenen bütçe açığının milli gelire oranının, bu hesapla yüzde 7’nin üzerine çıkması muhtemeldir.

RAKAMLAR KAMU BORCUNUN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ GÜNDEME GETİRİYOR

Yine ilk 9 ayda Hazine Nakit Açığı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 trilyon liranın üzerinde artmış. Bu açığın finansmanı için yapılan net borçlanma ve net kasa-banka kullanımı toplamı da 1 trilyon lira artarak 311 milyar liradan 1 trilyon 334 milyar liraya çıkmış. Bu rakamlar, kamu borcunun sürdürülebilirliği konusunu gündeme getiriyor.

IMF RAPORUNDAKİ TÜRK YETKİLİLERİNİN AÇIKLAMASI: SIKI MALİYE POLİTİKASI 2025’TE

Diğer taraftan, Uluslararası Para Fonu’nun geçtiğimiz hafta sonu yayımladığı 4. Madde Gözden Geçirme Raporu’nun 19. Sayfasında, “Türk yetkililerin IMF’deki muhataplarına, maliye politikasının 2024 yılında nötr, 2025 yılında sıkı olmasını beklediklerini ifade ettikleri” yer alıyor. Yukarıdaki 9 aylık gerçekleşmelere ve yıl sonu tahminlerine göre 2024’te maliye politikası “nötr” olmaktan çok uzak. 2025’te sıkı hale getirmek için ise hem gelirlerde ciddi artış, hem harcamalarda radikal bir tasarruf lazım.

RAPORDAKİ O İFADE, MİLLETİN SIRTINA BİNECEK 1,5 TRİLYON LİRALIK ÖNLEM PAKETİ ANLAMINA GELİYOR

Nitekim, Hükümet yetkililerine atfen 2025’te sıkı maliye politikası uygulanacağının IMF’nin 4. Madde Raporu’na yazılması; Hükümetin uluslararası piyasalara bir nevi taahhüdü anlamına geliyor. IMF Raporunda, önümüzdeki yıl maliye politikasının daraltıcı olabilmesi için GSYH’nın %2,5’ine ulaşan bir mali sıkılaştırma gerektiğini de ifade ediyor. Bu, cari fiyatlarla 1,5 trilyon liralık önlem paketi anlamına gelir. Rapora bakıldığında böyle bir paketin içinde; vergi gelirlerinin artırılması, KDV’de tek orana geçilerek bazı mal ve hizmetlere uygulanan düşük oranların kaldırılması, tüketicilere yapılan enerji desteklerinin sona erdirilmesi, kamu yatırımlarının kısılması, maaş ve ücretlerin “hedeflenen ama bir türlü tutturulamayan” enflasyona göre belirlenmesi gibi vatandaşın canını acıtacak pek çok önlemin olacağı anlaşılıyor.

VERGİ PAKETİ FRAGMANDI ASIL KORKU FİLMİ 2025’TE

Tüm bunlar, Hükümetin dün geri çektiği vergi paketinin, önümüzdeki yıl vizyona sokacağı filmin sadece fragmanı olduğunu gösteriyor. Esas korku filmini 2025’te seyredeceğiz… Sarayın elinde, önümüzdeki yıl çok daha ağır bir hayat pahalılığı ve işsizlik dalgası bizleri bekliyor.

Hazine’nin Faiz Dışı Nakit Açığı 13’e Katlandı

CHP’li Öztrak, ilk 9 ayda Hazine’nin faiz dışı nakit açığının bir önceki yılın aynı döneminin 13 katına çıktığına dikkat çekerek, “Kamuda tasarruftan bahsedenlere duyurulur. (…) Bu gidişle ne devletin borcu, ne enflasyon kontrol edilebilir, ne de dar ve sabit gelirlilerin durumu düzelir. Bu gidiş sürdürülebilir değildir ”dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Eylül ayı Hazine Nakit Gerçekleşmelerini değerlendirdiği açıklamasında şunları ifade etti:

HARCAMALARDAKİ ARTIŞ GELİRDEKİ ARTIŞI SOLLADI

Hazine’nin nakit açığı bir önceki yılın aynı döneminin 2,5 katına çıkarak 1,5 trilyon lirayı aştı. Faiz dışı nakit açığı ise bir yıl önceki aynı dönemin 13 katına ulaşarak 692,6 milyar lira oldu. Gelirler yüzde 75’le enflasyon ve büyümenin üzerinde artarken, faiz ödemeleri yüzde 116 artışla, faiz dışı giderler de yüzde 92 artışla, gelirleri çok geride bıraktı.

BU GİDİŞ SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL

Vatandaşa bir şey yok… Memur, işçi, emekli perişan… Varsa yandaş müteahhitler, yoksa faiz lobileri… Ekonomide rasyonelleşmeden dem vuranlara, kamuda tasarruftan bahsedenlere, “Faiz sebep” safsatasından sonra ortaya çıkan uyum faturasının yükünü adil dağıtmaktan, kapsayıcılıktan söz edenlere, enflasyonla mücadelede maliye politikasından destek bekleyenlere duyurulur. Bu gidişle ne devletin borcu, ne enflasyon kontrol edilebilir, ne de dar ve sabit gelirlilerin durumu düzelir. Bu gidiş sürdürülebilir değildir.

Enflasyon Hedefinin Tutması Zor

CHP’li Öztrak, Eylül ayı enflasyon verilerinden sonra, yılsonu hedefinin tutması için kalan üç ayda toplam enflasyonun yüzde 4 civarında kalması gerektiğini belirterek, “Geçtiğimiz yıllarda Ekim-Aralık dönemlerinde gerçekleşen enflasyon: 2020’de yüzde 5,8; 2021’de yüzde 20,4; 2022’de yüzde 7,8; 2023’te yüzde 10,0 oldu. Son 3 ayda enflasyonun yüzde 4,15’te kalması son derece zor” değerlendirmesinde bulundu.

Enflasyonla mücadelenin asgari ücreti, emekli aylıklarını ve kurları baskılayıp dünyanın en yüksek faizlerinden birini vererek başarılı olamayacağını vurgulayan Öztrak, “Enflasyonu düşürmek için ortada hala ekonominin aktörlerini, işlerin düzeleceğine inandırabilecek bir program yok. Takvime bağlı ve sonuçları ölçülebilir doğru dürüst bir reform yok. Kamuda tasarrufun adı var, kendisi yok. En önemlisi, Erdoğan’ın daha önce yaptığı gibi her an, ‘Bu kadar yeter’ deyip yeniden ‘faiz sebep’ politikalarına dönmeyeceğinin garantisi yok. Ekonomi yönetimi enflasyonla mücadelede ‘beklentileri değiştirmenin’ öneminden dem vuruyor ama bunlar değişmeden, beklentiler de değişmiyor. Lafla peynir gemisi yürümüyor” dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, bugün açıklanan Eylül ayı enflasyon verisiyle ilgili yaptığı değerlendirmede şunları belirtti:

TÜİK İLE İTO ARASINDAKİ MAKAS YENİDEN AÇILIYOR

Eylül ayında 12 aylık enflasyon EN-AG’a göre yüzde 88,6; İTO’ya göre yüzde 59,2; TÜİK’e göre yüzde 49,4 oldu. TÜİK’in enflasyonu, geçtiğimiz ay da beklentilerin üstünde artmaya devam etti. Ama 2023’ün yaz aylarında TÜİK ve İTO’nun ölçümleri arasında kapanan makas, bu yılın ilk çeyreğinden beri yeniden açılıyor.

BU HESAP ZOR TUTAR

Hükümetin yılsonunda enflasyon hedefini (yüzde 41,5) tutturabilmesi için kalan 3 ayda toplam enflasyonun yüzde 4,15’i aşmaması gerekiyor. Oysa, geçtiğimiz yıllarda aynı dönemde (Ekim-Aralık) gerçekleşen enflasyon: 2020’de yüzde 5,8; 2021’de yüzde 20,4; 2022’de yüzde 7,8; 2023’te yüzde 10,0 oldu. Son 3 ayda enflasyonun yüzde 4,15’te kalması son derece zor.

GIDA FİYATLARININ EN ÇOK ARTTIĞI 4 ÜLKEDEN BİRİYİZ

Bugün dar gelirli vatandaşlarımızın harcamalarının büyük kısmını oluşturan gıdada fiyatlar bir türlü hız kesmiyor. Çarşıda, pazarda mevsiminde meyve sebzenin yanına yaklaşılmıyor. Son bir yılda; dünyada gıda fiyatları yüzde 1,1 düşerken, bizde yüzde 44 arttı. Dünyada gıda fiyatlarının en çok arttığı 4 ülkeden biriyiz. Yine son bir yılda kiralar yüzde 117, eğitim fiyatları yüzde 94, yataklı tedavi hizmetlerinin fiyatları yüzde 71 artmış. Hükümet, enflasyonla mücadelede başarı hikayeleri anlatırken; olan, hayat pahalılığının altında ezilen vatandaşlarımıza oluyor.

BUNLARI YAPMADAN BEKLENTİLER DEĞİŞMEZ

Enflasyon; milyonları açlık sınırı altındaki asgari ücrete ve emekli aylığına mahkum ederek, yüzde 50 ile dünyanın en yüksek politika faizlerinden birini uygulayarak, üstüne üstlük döviz kurlarını tutup, sıcak paracılara dünyanın en yüksek faiz gelirini kazandırarak, insanları alışveriş yapamaz hale getirerek düşürülmüyor. Enflasyonu düşürmek için ortada hala ekonominin aktörlerini, işlerin düzeleceğine inandırabilecek bir program yok. Takvime bağlı ve sonuçları ölçülebilir doğru dürüst bir reform yok. Kamuda tasarrufun adı var, kendisi yok. En önemlisi, Erdoğan’ın daha önce yaptığı gibi her an, “Bu kadar yeter” deyip yeniden “faiz sebep” politikalarına dönmeyeceğinin garantisi yok. Ekonomi yönetimi enflasyonla mücadelede “beklentileri değiştirmenin” öneminden dem vuruyor ama bunlar değişmeden, beklentiler de değişmiyor. Lafla peynir gemisi yürümüyor…

Sadece İstatistiklerle Masal Anlatarak Zulmü Gizlemek Mümkün Değil

CHP’li Öztrak, Erdoğan’ın Türkiye’nin 85 milyon üzeri nüfusla milli geliri 13 bin doların üzerinde olan beş ülkeden biri olduğuna yönelik açıklamasını değerlendirdi.

Türkiye’nin olağanüstü potansiyele sahip bir ülke olduğunu, bunun için istatistiklere takla attırmaya da, suni ligler tanımlamaya da gerek olmadığını ifade eden Öztrak, “Sorun, kötü yönetim nedeniyle Türkiye’nin gücünün refah olarak milletimize yansımaması, aslen milletimize ait olan zenginliğin faiz lobilerinin, yandaş müteahhitlerin ve rüşvet çetelerinin cebine akmasıdır” dedi.

Türkiye’nin kötü yönetildiğini, bu nedenle elindeki çok büyük imkanlara rağmen refah liginde değil, Sefalet Liginde zirveye oturduğunu belirten Öztrak, “Türkiye OECD ülkeleri arasında; gelirin en adaletsiz dağıldığı iki ülkeden biri. Yine OECD ülkeleri arasında Sefalet Endeksi’nde ise birinci… Dünyada, enflasyonun en yüksek olduğu 6, gıda enflasyonunun en yüksek olduğu 4 ülkeden biriyiz” değerlendirmesinde bulundu.

Hukuk devletinin aşındırıldığı, seçilmiş belediye başkanları ipe sapa gelmez davalarla siyaset dışı bırakılmak istendiği, ekonominin en temel kurallarının ters yüz edildiği, ekonomi yönetimi tasarruf, rasyonellik derken Saray’ın hovardalık yaptığı yerde sadece istatistiklerle masal anlatarak ülkedeki zulmü, ekonomideki kırılganlığı gizlemenin mümkün olmadığını kaydeden Öztrak, “Ülke yönetilmiyor, savruluyor. Milletimiz, işsizlik ile hayat pahalılığı arasında eziliyor. Artık emekçi de, emekli de, çiftçi de, esnaf da, canı yanan yatırımcı da Sarayın masallarını dinlemek istemiyor” dedi.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türkiye, dünyada hem nüfusu 85 milyonun hem de kişi başına geliri 13 bin doların üzerinde olan beş ülkeden biri” sözlerini yazılı bir açıklamayla değerlendirdi.

Öztrak, açıklamasında şunları belirtti:

SORUN MİLLETİN ZENGİNLİĞİNİN LOBİLERİN, YANDAŞLARIN CEBİNE AKMASI

Ekonomimiz büyüktür, güçlüdür… Türkiye, genç nüfusuyla, bereketli topraklarıyla, dünyanın her yerinde ter döken iş insanlarıyla, yer kürenin kalbindeki konumuyla, 4,5 saatlik uçuş mesafesinde 1,5 milyarlık nüfusa, 58 ülkeye ve 21,5 trilyon dolarlık pazara erişebilen olağanüstü potansiyele sahip bir ülkedir. Bunun için istatistiklere takla attırmaya da, suni ligler tanımlamaya da gerek yoktur… Sorun, kötü yönetim nedeniyle Türkiye’nin gücünün refah olarak milletimize yansımaması, aslen milletimize ait olan zenginliğin faiz lobilerinin, yandaş müteahhitlerin ve rüşvet çetelerinin cebine akmasıdır.

BURADAN BAŞARI HİKAYESİ YAZMAYA ÇALIŞMAK ABESLE İŞTİGAL

Milli gelirimiz şu an, 10 yıllık patinajın ardından ancak 2013’teki seviyesini yakalayabildi. Ama bunun da milletimizin kahir ekseriyetine bir faydası yok. Çünkü gelir son derece adaletsiz dağılıyor. Öyle ki Türkiye, Üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) içerisinde gelirin en adaletsiz dağıldığı iki ülkeden biri… Ayrıca Erdoğan’ın tanımladığı, “Nüfusu 85 milyonu, kişi başına geliri 13 bin doları geçen ülkeler” liginde 18 ülke var. Bu ligde beraber yarıştığımız ülkeler arasında; Pakistan, Nijerya, Bangladeş, Filipinler, Etiyopya, Vietnam, Kongo, İran da yer alıyor. Türkiye yıllardır bu ülkelerin önünde yer alıyor. Buradan kendine bir başarı hikayesi yazmaya çalışmak abesle iştigaldir.

SEFALET ENDEKSİNDE OECD LİDERİYİZ

Bu kötü yönetim, muazzam potansiyele sahip ülkemizi refahın ve zenginliğin zirvesine taşıyacağına, OECD ülkeleri arasında Sefalet Endeksi’nde birinciliğe taşıdı. Türkiye hala dünyada, enflasyonun en yüksek olduğu 6, gıda enflasyonunun en yüksek olduğu 4 ülkeden biri…

KURU TUTARAK DOLAR CİNSİNDEN GELİRİ YÜKSEK GÖSTERMEK SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL

Son olarak, ihracatçının nefesini kesen, başka ülkelerin ihracatçısını destekleyen, “Kura yaslanarak enflasyonu düşürme” stratejisiyle dolar cinsinden kişi başına geliri, TL cinsinden gelirden daha hızlı artırabilirsiniz. Ama bunun millete faydası yoktur, büyümenin önünü keser, sürdürülebilir değildir. Daha önce defalarca bunu yaşadık. Bir ülkede; hukuk devleti yoksa, siyasi yasak davaları siyasetçilerin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallanıyorsa, seçilmiş belediye başkanları ipe sapa gelmez davalarla siyaset dışı bırakılmak isteniyorsa, idari kararlarla milletin malına mülküne el konuyorsa orada yatırım olmaz, iş olmaz, aş olmaz.

ÜRETİMİN CEZALANDIRILDIĞI YERDE SAĞLIKLI BÜYÜME OLMAZ

Ekonomide, üreten cezalandırılıyorsa, verimlilik sağlanamıyorsa, yeşili koruyacak, teknolojik gelişmeyi KOBİ’lere yayacak, refahtan tüm vatandaşları yararlandıracak, kimsenin dışlanmadığı bir kalkınma stratejisi ortaya konamıyorsa, orada sağlıklı bir büyümeden söz edilemez. En tepede oturanların, ucuz kredi dağıtarak seçim kazanmaya çalıştığı, bunu da Londra’daki yatırımcılara “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasıyla pazarlamaya kalktığı, enflasyonu azdıran, pahalılığı coşturacak bu kararı millete ise “Nass” diyerek anlattığı, dinselleştirdiği, dokunulmaz hale getirmeye çalıştığı, bunun için ikide bir bakan ve TCMB Başkanı değiştirdiği yerde kimse ekonomiye güvenmez.

SADECE İSTATİSTİKLERLE MASAL ANLATARAK ZULMÜ GİZLEMEK MÜMKÜN DEĞİL

Yeni ekonomi yönetimi faizi yüzde 50’ye çıkararak “rasyonel zemine döndüklerini” söylerken, Saray, “itibardan tasarruf olmaz” diyerek milletin parasıyla hovardalık yapıyorsa, ekonomide milletin önüne dengesiyle, takvimiyle, eylemlerin etki analizleriyle, sonuçları kontrol ve takip edilebilir gerçek bir program konamadıysa, sadece istatistiklerle masal anlatarak ülkedeki zulmü, ekonomideki kırılganlığı gizlemek mümkün değildir. Ülke yönetilmiyor, savruluyor. Milletimiz, işsizlik ile hayat pahalılığı arasında eziliyor. Artık emekçi de, emekli de, çiftçi de, esnaf da, canı yanan yatırımcı da Sarayın masallarını dinlemek istemiyor.

Mali Disiplin Konusunda Hükümetin Samimiyeti Daha Çok Su Kaldıracağa Benziyor

CHP’li Öztrak, Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere genel bütçe kapsamındaki idarelerin giderlerindeki artışlara dikkat çekerek, “Atalarımız ‘balık baştan kokar’ demişler… Ekonomi yönetimi tasarruf deyip millete sabır tavsiye ederken, geçen yıl ağustosta 510 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığının giderleri bu yıl üç kattan fazla artarak 1 milyar 799 milyon liraya fırladı. Yılın ilk 8 ayında, Cumhurbaşkanlığının toplam harcaması 8 milyar 370 milyon liraya ulaştı” dedi.

Önceki yılın aynı ayına göre aralarında bakanlıkların, başkanlıkların, genel müdürlüklerin bulunduğu Genel Bütçeli 41 idareden sadece 2’sinin giderleri azalırken, 39’unun giderlerinin arttığını, 30’unun giderlerindeki artışın yıllık enflasyonun üzerinde olduğunu, bunlardan 12’sinin giderlerindeki artışın ise yüzde 100’ün üzerinde olduğunu ifade eden Öztrak, “Mali disiplin konusunda, Hükümetin samimiyeti daha çok su kaldıracağa benziyor” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, 2024 Ağustos ayı bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili yaptığı açıklamada şunları belirtti:

BÜTÇENİN DIŞINA SÜPÜRÜLEN HARCAMALAR

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında 51,3 milyar lira fazla veren bütçe, bu yıl aynı dönemde 129,6 milyar lira açık verdi. Yılın ilk 8 ayında ise toplam bütçe açığı, geçtiğimiz yılın aynı döneminin 590,2 milyar lira üstüne çıkarak 973,6 milyar lira oldu. Bunun içinde geçtiğimiz yılın ikinci yarısında Merkez Bankası’na devir edilen KKM harcamaları yok, geçen yıl son ayında emanete alınan, bu yıl harcaması bütçede görünmeyen milyarlarca lira yok. Bunlar bütçe dışına süpürülmüş olsa da finansman ihtiyacı yok olmuyor.

MALİ DİSİPLİN MESELESİ DAHA ÇOK SU KALDIRIR

Ortada hala giderleri kısarken gelirleri artıracak, bunu yaparken toplumun en kırılgan kesimlerini kucaklayacak bir bütçe yok. Ağustos ayında önceki yıla göre faiz hariç harcamalar yüzde 52 artarken, vergi gelirlerindeki artış yüzde 6’da kalmış. Bu aralar çokça gündeme gelen mali disiplin konusunda, Hükümetin samimiyeti daha çok su kaldıracağa benziyor.

BALIK BAŞTAN KOKAR: CUMHURBAŞKANLIĞININ HARCAMALARI ÜÇE KATLANDI

Atalarımız “balık baştan kokar” demişler… Ekonomi yönetimi “tasarruf” deyip millete “sabır” tavsiye ederken, geçen yıl ağustos ayında 510 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığının giderleri, bu yıl üç kattan fazla artarak 1 milyar 799 milyon liraya fırlamış! Bu yılın ilk 8 ayında ise Cumhurbaşkanlığının harcamaları Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 137,4 artışla 8 milyar 370 milyon liraya ulaşmış. Ağustos ayında önceki yılın aynı ayına göre Genel Bütçe kapsamındaki (bakanlıklar, başkanlıklar, genel müdürlükler vd.) 41 idareden sadece 2’sinin giderleri azalmış, 39’unun giderleri artmış. Bu 39 idareden 30’unun giderlerindeki artış enflasyonun üzerinde ve yine bunlardan 12’sinin giderlerindeki artış ise yüzde 100’ün üzerinde.

KÖİ GARANTİLERİNE 50 MİLYAR LİRA, FAİZ LOBİLERİNE 764 MİLYAR LİRA!

Yine Ağustos ayında Saray Hükümetinin “Bir kuruş bile vermedik” dediği, geçilmeyen yollar ve köprülerin, uçulmayan havalimanlarının, yatılmayan hastanelerin döviz cinsinden garantilerine 1 milyar 971 milyon lira daha ödemişiz. İlk 8 ayda bu projelerin garantileri için milletin cebinden alınıp Saray müteahhitlerinin cebine konan para 49 milyar 632 milyon 401 bin lira! Aynı dönemde milletin cebinden alınıp faiz lobilerinin cebine konan faiz harcamaları 764 milyar 8 milyon 199 bin lira! Sözün özü: Lafla peynir gemisi yürümüyor… Bütçe disiplini lafla değil, yaparak oluyor!

Hükümet Ülkeyi Teknik Resesyona Soktu

CHP’li Öztrak, sıcak paraya yaslanan dezenflasyon stratejisinin büyüme ve refah cinsinden faturasının giderek ortaya çıktığını belirterek, “Bugün açıklanan büyüme verileri...
Devamını oku

Hükümet geçen yıl emanete aldığı parayı harcıyor

CHP’li Öztrak, Hükümetin geçen yıl aralık ayında emanet hesabına alınarak tahakkuk ettirdiği parayı bu yıl hızla harcamaya devam ettiğini, bu...
Devamını oku

İş Bulma Ümidini Yitirenlerin Rekor Kırdı!

CHP’li Öztrak, yılın üçüncü çeyreğinde, iş bulma ümidini yitirdiği için artık iş aramaktan vazgeçenlerin sayısının 2 milyon 171 bin kişiye...
Devamını oku

Açıklanan Enflasyon Tahminiyle 2025 Bütçesi Şimdiden Kadük Oldu

CHP’li Öztrak, 2025 için Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon tahmini ile Hükümetin Orta Vadeli Program’da ve bütçede açıkladığı enflasyon tahmini arasındaki...
Devamını oku

Devlet Yönetiminde ve Ekonomide Çöküş Lego Parçaları Gibi Birbirini Tamamlıyor

CHP’li Öztrak, açıklanan son verilere göre Türkiye’nin dünyada en yüksek enflasyon yaşanan 6 ülkeden biri olduğunu belirterek, “Vatandaşın cebine indirilen...
Devamını oku

Geri Çekilen Vergi Paketi Fragmandı Asıl Korku Filmi 2025’te

CHP’li Öztrak, IMF’nin Türkiye hakkındaki son raporunda, Türk yetkililere atfen 2025’te sıkı maliye politikası uygulanacağı görüşlerine yer verilmesine dikkat çekerek,...
Devamını oku

Hazine’nin Faiz Dışı Nakit Açığı 13’e Katlandı

CHP’li Öztrak, ilk 9 ayda Hazine’nin faiz dışı nakit açığının bir önceki yılın aynı döneminin 13 katına çıktığına dikkat çekerek,...
Devamını oku

Enflasyon Hedefinin Tutması Zor

CHP’li Öztrak, Eylül ayı enflasyon verilerinden sonra, yılsonu hedefinin tutması için kalan üç ayda toplam enflasyonun yüzde 4 civarında kalması...
Devamını oku

 İletişim

Bize her türlü görüş ve önerilerinizi bildirmek için sağ tarafta yer alan bilgilerden bize ulaşabilirsiniz.
CHP Genel Merkezi: Anadolu Bulvarı No: 12 06520
Söğütözü / ANKARA
Telefon: +90 (312) 207 40 00
Telefon 2: +90 (312) 420 59 48-49
Faks: +90 (312) 207 40 14
E-Posta: info@faikoztrak.com