TEFECİ FAİZİ ÖDÜYORUZ, O BİLE YETMİYOR
TBMM – ABD’de iki yıllık tahvil faizi yüzde 1,6 iken Türkiye’de yüzde 12,7’ye çıktı. Verilen yüksek faize rağmen dolar kuru da enflasyon da tutulamıyor.
Hükümetten gelen faiz düşsün çağrılarına rağmen faizin arttığına dikkat çeken CHP’li Öztrak, “Resmen tefeci faizi ödüyoruz ama yetmiyor. Bu faize rağmen, kuru da tutamıyoruz, enflasyonu da tutamıyoruz. Bu iş nereye gidecek?” diye sordu.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen Hazine Müsteşarlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye’de hukuk devletinin bittiğini, demokrasinin kalitesinin bozulduğunu, bu durumun Türkiye ekonomisini olumsuz etkilediğini ifade etti.
Hükümetin gayrimeşru halk oylamasından “evet” çıkarmak için bütçeyi tarumar ettiğini ifade eden Öztrak, uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ekonominin dengelerinin, siyasi kutuplaşma nedeniyle de sosyal dengelerin hızla bozulduğuna dikkat çekti. CHP’li Öztrak, konuşmasında özetle şunları söyledi:
BORÇ MİLLETİN SIRTINA YIKILDI
Mali kuruluşlar hariç Türkiye’nin kamu kesiminin, reel sektörünün ve hane halkının borçlarını topladığımız zaman 2002 yılında 339 milyar TL olan borcumuz 2017’nin ikinci çeyreğinde 3 trilyon TL’ye çıkmış. GSYH’ya oran olarak da yüzde 94’ten yüzde 107’ye gelmiş. Kamunun borcu azalırken reel kesimin borcu ve hane halklarının borcu olağanüstü artmış. Devlet bir şekilde kendi üstündeki borcu götürmüş, milletin üstüne yıkmış.
BENZER ÜLKELERDEN ÇOK DAHA FAZLA ETKİLENİYORUZ
Türkiye’nin brüt dış borç stoku 2002 yılında 130 milyar TL iken, 2017’nin ikinci çeyreğinde yüzde 334 artışla 432 milyar liraya gelmiş ve 2003’ün ikinci çeyreğinden bu yana ilk defa dış borcun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 50’yi aşmış. İşte böyle bir yapı üstünde hukukun sürekli bozulduğu, hukukun üstünlüğünün sürekli gerilediği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunun ekonomi üzerinde ciddi etkileri var. Dünyada dolar değer kazanıyor ama bütün dünyada bize benzeyen ekonomiler “1” etkilenirken biz “3” etkileniyoruz. Neden? İşte bu dış borç ve ülkenin yönetiminde gördüğümüz ciddi aksaklıklar nedeniyle.
SÖYLEDİK, DİNLEMEDİNİZ…
Bir de tabii başka sıkıntılarımız da var. Örneğin, hesabını soramadığımız İran meselesi, Zarrab meselesi var. Biz burada hesabını sormadığımız için şimdi dışarıda başkaları bunun hesabını sormaya kalkıştı ve bu ülkenin yumuşak karnı olmaya başladı. Türkiye hakkında son derece ciddi iddialar var. Aslında, 17-25 Aralık’tan çok önce bunun bize çok sıkıntı vereceğini Meclis’te ifade etmiştim. Terörizmin finansmanının önlenmesine dönük yasa tasarının görüşmelerinde, 7 Şubat 2013’te yaptığım konuşmada “Türkiye’yi başka bir ülkenin paralarını akladığından şüphe edilen bir ülke konumuna düşürmek hangi siyasi aklın, hangi dış politikanın ürünü olabilir?” diye sormuştum. Ondan önce de bu İran ticaretini de dile getirmişim. Bugün geldiğimiz noktada ciddi sıkıntılar var.
NEDİR BU ALTIN İTHALATI?
2016’nın Ocak-Eylül döneminde 97 ton altın ithal etmişiz, 3,5 milyar dolar ödemişiz. 2017’nin Ocak -Eylül döneminde 335 tona çıkmış altın ithalatı, 13,2 milyar dolar ödemişiz. Bunun üstüne altın sertifikası geldi, bunun üstüne başka şeyler geldi. Nedir bu altın? Niye bu kadar altın ithal ediyoruz? Merkez Bankası’nın brüt rezervleri geçen yıl 92,3 milyar dolardı, 10 Ağustosta 91 milyar dolar ama Merkez Bankası’nın altın rezervi 14 milyardan 20 milyar dolara gelmiş. Ne oluyor, nedir bu iş?
TULUMBADA SU GERÇEKTEN BİTTİ
2017 yılında bütçeyi yaparken iç borç çevirme oranının yüzde 98 olacağını söylediniz. Yani “100 lira ödeyeceğim, piyasadan sadece 98 lira borçlanacağım” dediniz ama şu anda verdiğiniz gerçekleşme tahmininde diyorsunuz ki “100 lira ödeyeceğim, 128 lira borçlanacağım. Önümüzdeki sene de 100 lira ödeyeceğim, 109 lira borçlanacağım.” Bu iç borç çevirme oranları 1990’ların iç borç çevirme oranlarıdır. Bu anlaşılabilir bir durum. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı “Tulumbada su bitti” dedi. Bu rakamlar da onu gösteriyor.
VERGİLERİ GENEL BAŞKANINIZA SORMADAN MI ARTIRDINIZ
Durumu bir miktar telafi edebilmek için bir vergi yasası getirdiniz, sonra Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı “Bu kadar yüksek vergi olmaz” dedi, bu vergileri aşağıya çektiniz. Soruyorum: Bu vergileri Genel Başkanınıza sormadan mı getirdiniz?
BÜTÇEDE GÖSTEREMEDİĞİNİZ NE VAR?
Nakit açığı giderek yükseliyor. Burada, bütçede gösteremediğimiz ne var? Garip bir durumla karşı karşıyayız. Borçlanma limitlerini artırıyorsunuz ama buraya ek bir bütçe getirmiyorsunuz. Niye Meclise hesap vermekten kaçınılıyor, bunu da anlayabilmiş değiliz.
TEFECİ FAİZİ ÖDÜYORUZ, YETMİYOR
“Faiz düşsün, düşsün” diyoruz ama bakın, Amerika’nın iki yıllık tahvilinin faizi 1,6; Türkiye’nin iki yıllık tahvilinin faizi 12,7. Resmen tefeci faizi ödüyoruz ama yetmiyor, bu faize rağmen, kuru da tutamıyoruz, enflasyonu da tutamıyoruz. Bu iş nereye gidecek? Merkez Bankası’nda 40 milyar TL’ye yaklaşan bir mevduat tutuyorsunuz. Bu mevduat size göre ne kadar serbesttir yani bu mevduatı ne kadar hızla Merkez Bankası’ndan çekebilirsiniz? Bunu çektiğiniz zaman bunun parasal büyüklükleri üzerindeki etkisi, enflasyon üzerindeki etkisi, faizler üzerindeki etkisi ne olacaktır?
MİLLETİN BORÇLARI NE OLACAK?
Enflasyon beklentisi yüzde 8,7’ydi, Merkez Bankası’nın son enflasyon raporunda yüzde 9,8 olmuş. OVP’de gelen enflasyon beklentisi 9,5. Bu iş nereye gidecek? Sıcak para dönemi bitiyor. Şu veya bu şekilde artık döviz likiditesini azaltmaya başlayacaklar ya da döviz likiditesi gelişmiş ekonomilere doğru kayacak. Neyi serbest bırakacaksınız? Yani döviz kurunu bırakacaksınız, istediği yere mi gitsin? O zaman, bu milletin borcu ne olacak, bu enflasyon ne olacak? Ya da faizi mi serbest bırakacaksınız? O zaman da bu büyüme hedefleriniz ne olacak?