31 Mayıs 2012 Tarihli Genel Kurul Konuşması(Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Teklifleri)
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ
114’üncü Birleşim
31 Mayıs 2012 Perşembe
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin bütçe uygulamaları tam bir istisna, muafiyet, mahsup uygulamasına dönüştü. Bunun anlamı şu: Artık, bütçede ne olduğunu göremiyoruz; gerçek harcama nedir, gerçek gelir nedir, bunları görmemiz mümkün değil. Bugün bunlar sıkıntı yaratmıyor gibi görünebilir ama yarın, öbür gün mutlaka çok ciddi sıkıntıları yaratacaktır. Burada da yine bir istisna getiriliyor. Bu nedenle bu istisnanın çıkartılmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde, izninizle, bu yasanın amaçlarından biri olan teşvikle ilgili düzenlemelere de değinmek istiyorum. Başbakan 5 Nisanda teşvik paketini açıkladı. Arkasından, ekonomiden sorumlu Bakan da teşvik paketini açıkladı. Paketler orada duruyor ama teşvikle ilgili yapılan hiçbir şey yok. Şunu sorduk: “Bu illerin kalkınmışlık göstergelerini, bu illerin kalkınmışlık derecelerini nasıl belirlediniz?” Arada bir açıklama geldi: “İşte, bu illerin kalkınmışlık derecelerini 2003’ten farklı olarak belirledik ama henüz çalışmalar devam ettiği için tüm göstergeleri şu anda kamuoyuna veremiyoruz.” Orada TÜİK Başkanı çıktı dedi ki: “İllerle ilgili verileri, özellikle de gayrisafi millî hasıla verilerini, yurt içi hasıla verilerini gerçek olarak hesaplayamıyoruz.” E, o zaman şunu sormak lazım: Yani, bu paketler nasıl açıklandı? Bu paketler açıklanırken ne dendi? Bu paketler cari açığa derman olacak. Bu paketler, bu teşvik paketi gelişmişlik farklılıklarını giderecek. Türkiye’de yatırımı artıracak, tasarruf meselesini çözecek! Hepsini birden nasıl çözecekse? Ama daha, hâlâ ortada teşvik yok.
Değerli arkadaşlarım, bu hafta başından itibaren ekonomiden sorumlu bakanlar, vatandaştan ayağını yorganına göre uzatmasını istediler. Vatandaşın üzerinde yorgan kalmadı ki, vatandaşın yorganı bankalarda. Son dört ay içinde elektriğe zam, doğal gaza zam, diğer her şeye zam, vatandaşın üstünden yorganı aldınız, seçimden önce vatandaşı borçlandırdınız. Şimdi deniyor ki: “Vatandaş, ayağını yorganına göre uzatmıyor.”
Değerli milletvekilleri, açıkça şunu ifade edeyim: Şu anda vatandaşın borçla almış olduğu evin tapusu bankada, arabanın ruhsatı bankalarda, elbisesi bankada, diğer her şeyi bankada ama vatandaşı bunların sahibi yapmak iktidar partisinin boynunun borcudur. Borcu vatandaşa ödetmemek gibi bir şey olamaz çünkü seçim öncesi yatırımı olarak borçlandıran sizlersiniz.
Değerli arkadaşlarım, Mecliste tartışıyoruz: Önce 2/B kapsamındaki arazilerin yabancılara satılması, arkasından devletin içinde oturduğu binaların sertifika yoluyla satılması, devletin içinde bulunduğu binaya kira ödemesi. Bu arada, Sayın Bakan, anlaşılıyor ki Sayın Babacan’la anlaşmışsınız, burada “kira sertifikası” lafı yer alıyor ama siz doğru olarak söylüyorsunuz, bunun adı sukuktur. Sukuk da, 2003’te Hazine Müsteşarıyken benim aldığım mütalaaya göre, nitelikli muvazaadır. Bu belgeyi Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarım istediler ama bu belge bir türlü gelmedi.
Bakınız, Sayın Başbakan çıkıyor, “4+4’ten fazla verir isek, memura şu kadar para verir isek Yunanistan’a döneriz. Grevler uzun sürerse ekonomi çöker…” Devletin binaları yabancılara satılıyor, milletin arazileri yabancılara satılıyor. Ne oluyoruz arkadaşlar, hani çok iyiydik, hani bu ekonomi çok iyiydi? Merkez Bankası devamlı Türk lirası mevduat karşılığına dolar koyduruyor. Türk lirası mevduattan daha güvenli sanki dolar. İşler iyi gitmiyor arkadaşlar.
Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztrak.