AKP SURİYE İÇİN YAPTIĞI HARCAMALARIN HESABINI VEREMEYECEK
ANKARA – CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, AKP’nin Suriye konusunda Türkiye’ye bedel ödettiğini, iktidarın ülkenin başına açtığı bu sorun nedeniyle yaptığı maddi harcamaların dahi hesabını veremeyeceğini söyledi. Sayıştay’ın Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ile ilgili raporunda yer alan, “insani yardım faaliyetlerinin ve harcamalarının herhangi bir esas ve usul takip edilmeksizin yürütüldüğü” yönündeki tespite dikkat çeken Öztrak, “Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin sığınmacılar için harcadığı paranın, hiç bir kurala tabi olmadan harcandığı anlamına gelir. Sayıştay’ın onayından geçmeyen her harcama buharlaşmış sayılır” dedi.
ABD’de yaşanan bütçe ve borç krizi nedeniyle ABD Merkez Bankası’nın parasal daralma programını ertelediğini, bunun Türkiye için bir fırsat olduğunu kaydeden Öztrak, ele geçen bu fırsatın yaklaşan seçimler öncesinde siyasi rant amacıyla kullanılmaması gerektiği konusunda hükümeti uyardı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, TBMM’de yaptığı basın toplantısında, hükümetin Suriye’de izlediği yanlış politikanın bedellerini tüm Türkiye’nin ödediğini, Başbakan Erdoğan’ın Suriye ile dost olduğu günlerde iki ülkede yapılan karşılıklı yatırımların ve iki ülke arasındaki ticaretin sıkıntıya girdiğini kaydetti. Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı ihracatın 2008–2010 yılları arasındaki seyrini devam ettirmesi halinde bugün Suriye’ye olan ihracatın 4 milyar dolara çıkacağını, fakat yaşanan sıkıntılar nedeniyle bu yıl sonunda ihracatın 820 milyon civarında kalacağını ifade eden Öztrak, “Savaşın başlangıcından bugüne kadar Türkiye’nin sadece potansiyel ihracatını yitirmesi nedeniyle uğradığı kayıp 7 milyar dolara ulaşmış durumda” diye konuştu.
-SURİYE SINIRI PERFORE SINIR OLDU-
Hükümetin dün Suriye için Meclis’e getirdiği tezkerede 71 vatandaşın Suriye’deki olaylar nedeniyle yaşamını yitirdiğinin ifade edildiğini hatırlatan Öztrak, “Bu kayıplardan AKP’nin izlediği politikaların hiç mi payı yok? Sınır güvenliği adına hiç bir şey kalmadı. Suriye sınırımız ‘perfore sınır’ oldu. Türkiye’nin 877 kilometrelik en uzun sınırı için artık ‘Peşaver’ benzetmesi yapılıyor. Dileyen dilediği gibi Suriye sınırından gelip, geçiyor” diye konuştu.
-EL KAİDE GENÇLERİ SURİYE’YE GÖTÜRÜYOR, EMNİYET NEREDE, İSTİHBARAT NEREDE?-
Gelinen noktada terör örgütlerinin artık Suriye sınırında değil, Türkiye’nin içinde cirit attığını ifade eden Öztrak, “Hükümetin göz yumduğu El Kaide militanları gençlerimizi Suriye’ye kaldırıp, götürüyor. Devletin emniyet birimleri ise Türk vatandaşlarının Suriye’ye savaşmak için götürüldüğünü ilkin seyrediyor, sonra da, bunu kabul etmekle yetiniyor. Bunlar ciddi bir devlet yönetiminde olacak işler değildir. Bu ülkenin istihbarat teşkilatı nerededir? Emniyet teşkilatı nerededir? İçişleri bakanı nerededir?” diye sordu.
-AKP YAPTIĞI HARCAMALARIN HESABINI VEREMEYECEK-
CHP’nin tüm uyarılarına rağmen hükümetin Suriye meselesini Türkiye’nin iç meselesi haline getirdiğini ifade eden Öztrak, AKP’nin bugün de tüm millete bunun bedelini ödettiğini belirtti. Öztrak, iktidar ülkenin başına açtığı bu sorun nedeniyle yaptığı maddi harcamaların dahi hesabını veremeyeceğini kaydederek, şunları söyledi:
-SAYIŞTAY’IN AFAD RAPORU: ESASLAR VE USULLER TAKİP EDİLMİYOR-
“Başbakan açıkladı, Eylül ayının başında Suriye’den gelen kayıtlı 500 bin sığınmacı nedeniyle 2 milyar dolar para harcanmış. Diğer taraftan 27 Eylül 2013 tarihinde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na ait 2012 yılı Sayıştay denetim raporu açıklandı. Söz konusu raporun 7. sayfasındaki ifadeyi aynen aktarıyorum: ‘İnsani yardım faaliyetlerinin ve harcamalarının herhangi bir esas ve usul takip edilmeksizin yürütüldüğü tespit edilmiştir.’ Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin sığınmacılar için harcadığı 2 milyar doları hiç bir kurala tabi olmadan harcadığı anlamına gelir.
-SAYIŞTAY’IN VİZESİNDEN GEÇMEDİYSE BUHARLAŞMIŞ SAYILIR-
Türkiye bir kanun ve kural devleti ise bunu kabul etmek mümkün değildir. Sadece Suriye sınırımız değil; kamunun kuralları da, kaynakları da AKP elinde buharlaşmış durumdadır. Millet iradesini temsil eden TBMM adına denetim yapan Sayıştay’ın onay ve vizesinden geçmeyen her harcama buharlaşmış sayılır.”
-ÇEKİRDEK ENFLASYONDAKİ ARTIŞ ÖNÜMÜZDEKİ AYLAR İÇİN KÖTÜ HABER-
TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı enflasyon verilerine de değinen Öztrak, Eylül’de tüketici enflasyonun piyasa beklentisini aşarak yüzde 0,77 olduğunu, Eylül’de üretici fiyatlarının ise yüzde 0,88 arttığını hatırlattı. Merkez Bankası’nın para politikasını şekillendirirken kullandığı çekirdek enflasyon verilerinde yükselme görüldüğünü belirten Öztrak, “Eylül’de çekirdek enflasyon son 13 ayın en yüksek değerine ulaştı. Çekirdek enflasyonun yüzde 7’nin üstüne çıkması ve nisan ayından bu yana hızla artmaya devam etmesi önümüzdeki ayların enflasyonu için iyi haber değildir” değerlendirmesinde bulundu. Bu yılın tamamı için konulan yüzde 5’lik enflasyon hedefine ilk 9 ayda ulaşıldığını kaydeden Öztrak, “Bu yıl da tutmayan enflasyon hedefi için Merkez Bankası başkanının Başbakanlığa mektup yazacağı şimdiden kesinleşti” dedi.
-ALTIN İTHALATINDA REKOR: OLAĞAN ŞÜPHELİ İRAN-
Ağutos ayı dış ticaret rakamlarının ihracatta sıkıntıların giderek arttığını gösterdiğini kaydeden Öztrak, ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,9 azalarak 11,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini, bunun ihracatta 2009 Eylül ayından bu yana en sert düşüş olduğunu ifade etti. Geçen yıl olduğu gibi bu yılın ilk sekiz ayında da dış ticaret rakamlarına damgasını vuran gelişmenin altın ticareti olduğunu belirten Öztrak, geçtiğimiz yılın ilk sekiz ayında 11,2 milyar dolarla tüm zamanların altın ihracat rekoru kırılırken; bu yılın ilk sekiz ayında 12,4 milyar dolarlık altın ithalatı ile yine tüm zamanların altın ithalatı rekorunun kırıldığına dikkat çekti. Öztrak, geçmiş yıllarda bu büyüklükte bir altın ithalatının olmamasının ve rakamın olağanüstülüğünün kuşkuları yeniden İran üzerine çevirdiğini belirterek şunları söyledi:
“İran’a ödenen doğal gaz bedeli karşılıklarını Türkiye’deki kamu bankalarında mevduatta tuttuğu artık bir sır değil. Bu paraların Türkiye’de yerleşik İranlı şirketler tarafından altın almak için kullanılması mümkün. Hükümetin bu konuda doyurucu bir açıklama yapması, olağanüstü altın trafiğinin nedenlerini kamuoyuna açıklayarak kuşkuları gidermesine ihtiyaç var. Aksi takdirde OECD’nin finansal eylem görev gücü tarafından yakından izlenen ve Şubat 2013’de Meclis’te kabul edilen yasa ile kara para aklama konusunda yaptırımdan kıl payı kurtulan Türkiye’nin başı yeniden ağrımaya başlayabilir.”
-KISA VADELİ DIŞ BORÇTA REKOR-
Yılın ikinci üç ayında Türkiye’nin dış borç stokunun 15,3 milyar dolar artarak 367,3 milyar dolara ulaştığını ifade eden Öztrak, dış borcun yüzde 68,7’sinin özel sektöre ait olduğunu, fakat özel sektöre ait dış borcun da Türkiye’nin brüt dış borç stoku içinde yer aldığını ifade etti. Öztrak, kısa vadeli dış borçlardaki hızlı artışa da dikkat çekerek, “Yılın ilk altı ayında kısa vadeli dış borç stoku 24,7 milyar dolar artarak 125,7 milyar dolara çıktı. Yani yılın ilk altı ayında toplam dış borç artışının yüzde 87’si kısa vadeli borçtan geliyor. Bunun sonucunda 2013’ün ikinci üç ayında kısa vadeli dış borçların toplam içindeki payı yüzde 34,2’ye kadar yükselmiş. Bu bir rekordur” dedi. Dışarıdan para bulmanın giderek zorlaştığını, rezervlerin ise yetersiz olduğunu söyleyen Öztrak, reel sektör şirketlerinin net döviz açık pozisyonunun ise Temmuz’da 165,3 milyar dolara çıktığını anımsattı. Buna karşın şirketlerin kısa vadeli döviz açık pozisyonunun 3,3 milyar dolar azalarak, 19 milyar dolara indiğini belirten Öztrak, “Temmuz’daki bu gelişmeyi olumlu karşılamakla birlikte halen alınması gereken önemli bir mesafe olduğu da görülmektedir. 19 milyar dolarlık kısa vadeli net döviz pozisyon açığı halen yüksek bir rakamdır” dedi.
ABD’de bütçe ve borç tavanı sorunları nedeniyle parasal sıkılaştırmanın bir süre daha erteleneceği beklentisinin kimseyi gevşememesi gerektiği uyarısında bulunan Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
-ABD’DE YAŞANAN KRİZ EKONOMİK DEĞİL SİYASİ-
“ABD’de bizim başbakanın sık sık şikayet ettiği kuvvetler ayrılığı prensibi uygulanmaktadır. Bu çerçevede iktidarda muhalefet anlaşamamış bütçe çıkmamıştır. Bütçe çıkmayınca da bazı devlet daireleri kapatılmış, çalışanlar ücretsiz izne çıkarılmıştır. Dünyanın beklediği tarım dışı istihdam verisi gibi bazı veriler de açıklanamamıştır. Ama bu işin bir güzelliği vardır. İktidar ve muhalefet bütçeyi kamuoyunun gözleri önünde tartışır. Yaptıkları hataların hesabını kamuoyunu verir, bir noktada da kamuoyunun baskısıyla anlaşır. Sayın Başbakan, ‘ABD maaş ödeyemedi, bizde de maaş ödeyemeyen hükümetler vardı, biz hiç bu duruma düşmedik’ diyor. Her ikisi de yanlıştır. Bu sözlerin her ikisi de yanlıştır. ABD’de yaşana olay siyasidir, ekonomik değildir. İkincisi, Türkiye en derin krizleri yaşadığı dönemde dahi mamuruna maaş veremez duruma düşmemiştir. Bu ülkenin bürokratları gece gündüz çalışmış, memuruna maaşını zamanında ödemiştir.
-HÜKÜMETE UYARI: BU FIRSATI İYİ KULLANIN, SİYASİ RANTA ALET ETMEYİN-
ABD’de yaşanan bütçe krizinin ve borç krizinin önemli olduğunu, ABD Merkez Bankası’nın 22 Mayıs’ta açıkladığı parasal daralma programının bu nedenle ertelendiğini ifade eden Öztrak, “Bu Türkiye için önemli bir fırsattır. Türkiye’nin yatırım yapılma konusunda çekiciliği göreli olarak artmıştır. Dolayısıyla bugün Türkiye bu fırsatı mutlaka kullanmak zorundadır. Bu fırsat iki şekilde kullanılabilir: Birinci yol, yaklaşan seçimler için siyasi rant amaçlı. İki şu anda ekonomide uygulanan yanlış politikalar nedeniyle ortaya çıkan kırılganlıkları azaltmak için. Ancak baktığımızda, bu hükümetin bu imkanı siyasi rant maksatlı kullanma eğiliminde olduğu ortaya çıkmaktadır. Fazla zaman yoktur. En geç önümüzdeki yılın ilk 3 ayında ABD parasal sıkılaştırmaya ilişkin takvimini işletmeye başlayacaktır. Bu nefes alma fırsatını siyasi rant amacıyla kullanırsak, ekonomide ciddi sıkıntılarla karşılaşacağımızı düşünüyorum. Hükümeti uyarıyorum. Türk ekonomisinde hata yapma lüksü yoktur. Hem ekonomik, hem siyasi hem dış politika olarak söylüyorum. Bunlar yüksek faiz ve kısalan vade şeklinde Türk ekonomisine ve Türk halkına fatura edilir” diye konuştu.
-3 HARFLE DEMOKRATİK ALANI GENİŞLETTİK DEMEK DOĞRU DEĞİL-
Başbakan Erdoğan’ın askerlik süresinin kısaltılmasına yönelik açıklamasının sorulması üzerine Öztrak, “Askerlik süresinin kısaltılması teknik bir konu. Bunları Genelkurmay inceler, imkan varsa kısaltılır” dedi. Bazı harflerin kullanılmasının önünün açılmasıyla ilgili soru üzerine de Öztrak, “Dün Genel Başkanımız açıkladı. Bu ülkede bu harfler kullanılıyor. Tuvalete gittiğinizde kapıda WC yazıyor. Dolayısıyla 3 harfle demokratik alanı genişlettik demeyi çok da doğru görmüyorum. Aslında bunların hepsi hazırlanış biçimi itibariyle zaten demokratik değil. AKP mutfağında hazırlanmış bir paket ve içinde ciddi şekilde sıkıntılı unsurlar var” dedi.
Basın Toplantısının Tam Metni İçin: 4 Ekim 2013 Tarihli Toplantı_HAM METİN