ATO, BORCUNU ÖDEYEMEYEN ESNAF İÇİN DE İLAN VERECEK Mİ?(TBMM/24 MAYIS 2013)
ANKARA – CHP’li Öztrak, esnaf ve tüccar borca batmışken Ankara Ticaret Odası’nın(ATO) biten IMF borçları için hükümete teşekkür ilanları vermesini eleştirerek, “ATO yöneticileri AKP ve Başbakan şakşakçılığı yapacaklarsa bunu kendi binalarından 50 metre aşağıdaki AKP Genel Merkezi’ne geçip oradan yapsınlar. Aksi tutum Ankara esnaf ve tüccarını icra kapılarına düşürüp, toplanan paraların iktidar reklamı için peşkeş çekilmesi olur” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Türkiye’de bugün bir kısım sivil toplum kuruluşunun sivilliğini yitirdiğini ve resmileşerek “Hükümetin borazanı” haline geldiğini söyledi. Bunda hükümetin ve Başbakan’ın otoriter eğilimlerinin yanında STK yöneticilerinin gönüllü kulluğunun da payı olduğunu belirten Öztrak, Ankara Ticaret Odası’nın IMF’ye olan borcun son taksitinin ödenmesiyle ilgili teşekkür ilanlarını eleştirdi.
-ATO, BORCUNU ÖDEYEMEYEN ESNAF İÇİN DE İLAN VERECEK Mİ?
ATO’nun gazetelerde ve şehirdeki ilan tahtalarında yer alan teşekkür ilanlarına ödenen paraların, üyelerin ödediği aidatlardan karşılandığını hatırlatan Öztrak, “ATO’ya sormak lazım. Senin görevin IMF borcunu ödeyip, esnaf ve tüccarı borca batıran iktidarı övmek midir?” diye konuştu. ATO yöneticilerinin esnaf ve tüccarın parasıyla Başbakan’ın “cazgırlığına” soyunduğunu kaydeden Öztrak, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Halk Bankasına borcunu ödeyemeyen esnaf sayısının 60 bin olduğunu, 2012 itibariyle bu sayının 260 bine çıktığını belirterek, “Bunu da ilan tahtalarına yazacak mısınız?” dedi.
-İKTİDAR ŞAKŞAKÇILIĞI YAPIYORLAR-
Yılın ilk 4 ayında protestolu senet tutarları, icradan satış ilanları ve kapanan şirket sayılarında yaşanan artışlar hakkında bilgi veren Öztrak, “Bu yılın ilk dört ayında kapanan şirket sayısı, geçen yılın ilk dört ayına göre, yüzde 27,5 artarak 5 bin 899’a çıktı. Bu kapanan şirketlerin 537’si Ankara’dan. Yani kapanan her 10 şirketten 1’i Ankaralı. Bunu ne zaman Ankara’nın ilan panolarında göreceğiz?” diye sordu. Öztrak, Ankaralı tüccar ve esnafın gündeminde IMF borcunun değil bu rakamların olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
“ATO Yönetimi bu rakam ve gerçekleri bir kenara bırakmış üyelerini bu duruma düşüren AKP’ye teşekkür etmiş. Benim ATO yönetimine bir önerim var. Eğer ATO yöneticileri; üyelerinin, esnaf ve tüccarın gerçek sorunlarını bir kenara bırakıp, ayaklarının tozuyla AKP ve Başbakan şakşakçılığı yapacaklarsa bunu kendi binalarından 50 metre aşağıdaki AKP Genel Merkezine geçip oradan yapsınlar. Aksi tutum Ankara esnaf ve tüccarını icra kapılarına düşürüp, toplanan paraların iktidar reklamı için peşkeş çekilmesi olur.”
-ARTAN NOTLAR, KIRILGANLIKLARI ÖRTMEMELİ-
Türkiye için Moody’s’in ardından dün de JCR’dan gelen not artırımı kararlarının zamanlamasının, kararların siyasi arka planlarını açıkça ortaya koyduğunu ifade eden Öztrak, buna rağmen derecelendirme kuruluşlarının almış olduğu bu kararların Türkiye ekonomisinin çok ciddi potansiyelini yansıttığını düşündüklerini ifade etti. Öztrak, not artışlarının ekonomide büyüyen kırılganlıkların görmezden gelinmesine, hatta daha da ağırlaşmasına yol açmaması gerektiğini vurguladı.
-KRİTİK EŞİĞİ AŞTIK-
Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin borçlarındaki artış söz konusu olduğunda, “GSYH’ya oran kullanın” dediğini anımsatan Öztrak, Türkiye’nin döviz pozisyon açığının GSYH’ya oranının
2002’de yüzde 37.1 olduğunu, bu rakamın 2013’ün ilk üç ayında yüzde 54’ü aştığını söyledi. Uluslararası kuruluşların bu oranın yüzde 40’ı aşmasını hayra alamet olarak görmediğini belirten Öztrak, “Biz bu kritik eşiği aşmış durumdayız” dedi.
-EKONOMİ, ŞOKLARA KARŞI KIRILGAN HALE GETİRİLDİ-
Borçlardaki artışın büyük ölçüde ülkeye giren sıcak para ve kısa vadeli borçlardan kaynaklandığını belirten Öztrak, bir yıl içinde ödenmesi gereken borçları ifade eden “kısa vadeli dış borç stoku”nun ilk üç ayda 14,2 milyar dolarlık artışla 115 milyar dolara çıktığını, rakamların Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı ne kadar kırılgan hale getirildiğini gösterdiğini ifade etti.
-HÜKÜMET BERNANKE’YE FAZLA GÜVENDİ-
İlk not artırımından bu yana geçen 8 günlük sürede TL’nin, dolar karşısında yüzde 1,7 değer kaybettiğini belirten Öztrak, doların o günden bugüne 1.82’den 1.85’e geldiğini, bunun Bloomberg tarafından izlenen 19 yükselen piyasa ekonomisi arasında en yükseği olduğunu kaydetti. TL’deki 3 kuruşluk değer kaybının, yabancı para cinsinden borçların TL karşılığında 13 milyar TL artışa yol açtığını anlatan Öztrak, artan nota rağmen TL’nin dolar karşısında neden kaybettiğini ve borsanın düştüğünü, “Çünkü ABD kongresinde ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke her ay aldığı 85 milyar dolarlık ABD tahvilinin miktarını azaltabileceklerini ima etti” diye açıkladı. Dünyada mali piyasalarda yaşanan hareketlerin Türkiye’de benzer ekonomilerden daha sert yaşandığını ifade eden Öztrak, “Hükümet bizim uyarılarımızı dinlemedi ve Bernanke’ye bize benzeyen ülkelerin güvendiğinden fazla güvendi” ifadelerini kullandı.
-MERKEZ BANKASI’NIN REZERVİ-
Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası rezervlerindeki artışla ilgili sözlerine de değinen Öztrak, 2002’de her 100 dolarlık kısa vadeli dış borç ve cari açık için Merkez Bankası kasasında 166 dolar rezerv varken, 2013’ün ilk üç ayında aynı rezervin 78 dolara düştüğünü, bunun Merkez Bankası kasasındaki rezervlerin kısa vadeli dış borç ve cari açığın ancak yüzde 78’ini karşıladığı anlamına geldiğini belirtti. Merkez Bankası’nın kasasında Bankaların emanet paralarının da bulunduğunu, bunlar da ayıklanınca net döviz pozisyonunun 54–55 milyar dolar civarında olduğunu kaydeden Öztrak, bu paranın da ancak Türkiye’nin 2,5 aylık ithalatını karşılayabileceğini söyledi. Öztrak, “İşte bu gerçekleri bileceğiz ki yarın, bir gün ABD’de de kanadını çırpacak bir kelebek, Türkiye’de fırtınaya neden olmasın” diye konuştu.
-ABD VERGİ İDARESİ’NDEN DERS ÇIKARSIN-
ABD’nin, IRS’in(ABD Vergi İdaresi) bazı sivil toplum kuruluşlarının vergi muafiyeti taleplerini sonuçlandırırken, adil davranmadığı ve işlemleri haksız bir biçimde siyaseten geciktirdiği yönündeki iddialarla çalkalandığını da hatırlatan Öztrak, Türkiye’de de Başbakan’ın hoşuna gitmeyen sözler söyleyen iş adamlarının kapısına vergi elemanlarının dayandığını belirterek, “Umarım Başbakan, sadece Silikon Vadisinde gördüklerinden değil, Beyaz Saray yağmuru altında, bu dinlediklerinden de bir şeyler kapmıştır. Vergi idaresinin siyasi gerekçelerle kullanılmasının gelişmiş ülkelerde demokrasinin temellerine dinamit koymakla eş değer tutulduğunu gözlemiştir” diye konuştu. Öztrak, CHP’nin seçim bildirgesinde ve ekonomi programında “Bağımsız Gelir İdaresinin” ve “idarenin tüm mükelleflere eşit mesafede olmasının” bulunduğunu, CHP’nin AKP’den farkının “gerçek demokratlık farkı” olduğunu ifade etti.
-ABDESTİNDEN ŞÜPHESİ OLMAYAN DENETİMDEN KAÇMAZ-
Hafta içinde AKP’nin bir grup başkanvekilinin Sayıştay denetçilerini “krallık yapmakla” suçladığını belirten Öztrak, Sayıştay’ın TBMM adına denetim yaptığını, ağızlarından milli iradeyi düşürmeyenlerin, iş milli iradenin denetim hakkını kullanmasına gelince bu görevi yapacak denetçilerin yetkilerini budamaktan çekinmediğini söyledi. Öztrak, AKP döneminde Sayıştay Kanunu’nun yap-boza dönüştüğünü, bütçe ile beraber gelmesi gereken Sayıştay raporlarının gelmediğini ifade ederek, “Ben daha önce söylemiştim şimdi bir kez daha söylüyorum. Abdestinden şüphesi olmayan, milletin denetiminden kaçmaz” dedi.
-TURKCELL’DE ESKİ BAKANLARINA YER AÇIYORLAR-
Öztrak, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Turkcell’de yönetimin düşürüldüğünü ve SPK’nın yetkilerini aşama aşama kullanacağını açıklamasıyla ilgili olarak da şu değerlendirmede bulundu:
“Atılacak adımların ne olacağını, SPK’nın Mart ayı ortasında Türkcell’e yaptığı atamalardan zaten biliyoruz arkadaşlar. Biliyorsunuz Hükümet, Mart ayında Türkcell yönetimine iki eski bakanını Hilmi Güler ve Atilla Koç’u atamıştı. Ben bu duruma o gün de karşı çıkmıştım.
Ancak anlaşılan iktidarın burada durmaya niyeti yok. AKP şimdi diğer eski bakanlarına da bu şirket yönetiminde yer açmaya çalışıyor.”
-YATIRIMCININ GÜVENİNİ KIRDILAR, SICAK PARAYA MAHKUM ETTİLER –
Türkiye’de mülkiyet hakkının “iktidarın iki dudağının arasına sıkışıp kaldığını”, Atatürk Havalimanı’nın hisselerinin yabancı bir şirkete satılmasının hemen ardından, Havaalanının belli bir süre sonra kapatılacağının açıklandığını, ülkenin en önemli içki üreten şirketi yabancı ortağa satılmasının ardından oyunun kurallarının devlet tarafından tek taraflı olarak değiştirildiğini belirten Öztrak, böyle bir ortamda yatırımcının güveninin kırıldığını, AKP partizanlığı ve keyfiliğinin Türkiye’yi kısa vadeli sıcak paraya mahkûm ettiğini bildirdi. Bu anlayışla ülkenin notunun artmasının da bir anlam ifade etmediğini belirten Öztrak, yabancı yatırımcının böyle bir ortamda yatırımlarını Türkiye’ye yönlendirmekten kaçınacağını ifade etti. Hükümetin elini ekonominin günlük işleyişinden ve özel kesimin üstünden derhal çekmesi gerektiğini söyleyen Öztrak, “Bu gidişiniz gidiş değil” ifadelerini kullandı.