BABACAN’IN SPK’YI TETİKÇİ GİBİ KULLANDIĞI ANLAŞILIYOR
ANKARA – 07 Mart 2014 – CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Recep Tayyip Erdoğan’ın yargıya müdahale etmesiyle ilgili ses kayıtlarından Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “SPK’yı bir tetikçi gibi kullandığının” anlaşıldığını ifade etti.
Yargıya müdahalenin Anayasa’yı çiğnemek anlamına geldiğini söyleyen Öztrak, Erdoğan’ın da kabul ettiği MİLGEM ihalesiyle ilgili kayıtların Erdoğan’ın ihaleye fesat karıştırdığını da açıkça gösterdiğini, bunun cezasının 7 yıla kadar hapis olduğunu belirtti.
Erdoğan’ın facebook ve youtube’un kapatılmasıyla ilgili açıklamalarına da değinen Öztrak, Hükümetin başının 30 Mart’ta “demokrasi tramvayından inme niyetinde olduğunu” açıkça ifade ettiğini belirterek, “Eğer kazanırlarsa, bu hükümet için diktatörlüğe geçişin kapısı olacaktır” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ekonomide ve siyasette son yaşananları değerlendirdi. Konuşmasına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak başlayan Öztrak, Türkiye’de kadınların, kadına yönelik şiddet, çalışma hayatında yer bulamama gibi pek çok ciddi sorunu olduğunu hatırlattı. Öztrak, OECD ülkelerinde çalışma çağındaki kadınların iş bulma oranının yüzde 57 olduğunu, Türkiye’de ise bu oranın sadece yüzde 27’de kaldığını hatırlatarak, “Ekonomimiz kadınlara OECD ülkelerinin ortalaması kadar iş verebilseydi; 2013’de kişi başına milli gelir 10 bin 808 dolar değil; 14 bin 375 dolar olurdu” dedi. Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulmasının koşulunun kadınlara ve gençlere iş sağlamak olduğunu belirten Öztrak, CHP iktidarında ekonomi politikalarının en önemli önceliğinin de bu olacağını ifade etti.
-MEDYA TASALLUT ALTINDA
Son dönemde kamuoyuna yansıyan ses kayıtlarıyla hükümetin millete karşı işlediği suçların ortaya döküldüğünü kaydeden Öztrak, AKP’nin ülkeyi yönetemez hale geldiğini, Recep Tayyip Erdoğan’ın montaj dediği kasetleri artık kabul etme noktasına geldiğini söyledi. Bir gazete sahibinin, Erdoğan tarafından ağlatıldığı ses kayıtlarına da değinen Öztrak, “Dinleyenlerin eminim kanı donmuştur. Hükümetin başı, önemli bir gazetecilik olayına imza atan gazeteciler için ağza alınmayacak hakaretlerde bulunuyor. Bu habere imza atan gazetecilerin işine son verilmesini bizzat gazete patronundan istiyor. Hükümetin başı ayrıca haber kaynağının kimliğinin kendisine verilmesini istiyor. Gazete sahibi 76 yaşındaki iş adamı, hükümetin başından yediği hakaretlerle bir yandan hüngür, hüngür ağlıyor; diğer yandan da gereğini yapacağının sözünü veriyor. İş adamını ağlatanın ne menem bir kişi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak o hakaretleri işiten iş adamı da sen kim oluyorsun kardeşim deyip hakaretleri yağdıranın yüzüne telefonu çarpmak yerine, hakaretler karşısında ağlıyor. Bu iş adamına da yazıklar olsun. Tablo şu: Demokrasilerin dördüncü gücü dediğimiz medya hükümetin başının açık tasallutu altında. Hükümetin başı medyayı ya havuz medyası; ya alo fatih medyası, ya da ağlama medyası haline getirmiş. Medyanın görevi majestelerini üzmemek“ diye konuştu.
-BABACAN SPK’YI TETİKÇİ GİBİ KULLANMIŞ
Hükümetin yargıya müdahalesinin de son kayıtlarla ortaya konduğunu belirten Öztrak, Erdoğan’ın dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e, davalıların ceza alması gerektiği talimatını verdiğini ifade ederek şunları söyledi:
“Bu talimatı verirken de yanında Sermaye Piyasası Kurumu’nun bağlı olduğu Ali Babacan’ın olduğunu ve davalılara ceza verilmesini SPK’nın talep ettiğini Adalet Bakanı’na söylüyor. Adalet Bakanı da Ali Babacan ile görüşerek gereğini yapacağını ifade ediyor. Artık rahatlıkla bu hükümete, ‘Bu pislikler olurken hepiniz oradaymışsınız. Hepiniz bu pisliğe ortaksınız’ diyebiliriz. Ali Babacan artık ‘birinci sınıf hukuk devleti olmadan, birinci sınıf demokrasi ve ekonomi olmaz’ diye ortalıklarda kimseye ders vermeye kalkmasın. Hükümet başının doğruluğunu kabul ettiği bu ses kaydından; Ali Babacan’ın da kendine bağlı olan Sermaye Piyasası Kurumu’nu bir tetikçi gibi kullandığı anlaşılıyor.”
-ANAYASAYI DA ÇİĞNEDİLER
Hükümetin yargıya müdahale ederek Anayasa’nın adil yargılanma hakkını düzenleyen 36. ve mahkemelere talimat verilemeyeceğini düzenleyen 138. Maddesini çiğnediğini belirten Öztrak, “Bunun hesabı mutlaka yargı önünde verilmelidir, verilecektir” dedi.
-CEZASI 7 YILA KADAR HAPİS
Erdoğan’ın MİLGEM ve havuzlu çıkarma gemisi ihalesine müdahaleyle ilgili ses kaydına da değinen Öztrak, “Bunun adı ihaleye fesat karıştırmaktır. Türk Ceza Kanunu’nun 235. Maddesi, ‘kamu kuruluşlarının yaptığı ihalelere fesat karıştırmanın cezası, 3 yıldan, 7 yıla kadar hapistir’ diyor. Hükümetin başı bu suçu işlediğini alenen kabul etmiştir. Artık bu itirafın gereğini yapacak bir cumhuriyet savcısına ve bağımsız bir yargıya ihtiyaç vardır” diye konuştu.
-30 MART’TA DEMOKRASİ TRAMVAYINDAN İNECEK
Son çıkan ses kayıtlarının Türkiye’de özgür medyanın, bağımsız yargının ve serbest rekabetin öldüğünü gösterdiğini kaydeden Öztrak, Türkiye’nin hızla “hibrit demokrasiden kleptokrasiyle malül otoriter bir rejime” geçtiğini belirtti. Erdoğan’ın dün katıldığı bir televizyon programında “30 Mart’ta demokrasi tramvayından inme niyetinde olduğunu açıkça ifade ettiğini kaydeden Öztrak, “30 Mart seçimlerinde eğer kazanırlarsa, bu hükümet için diktatörlüğe geçişin kapısı olacaktır” dedi.
-ÜLKENİN BU HÜKÜMETLE BIRAK YILI BİR KAÇ AY DAYANACAK TAKATİ YOK
Hükümetin başının “havuz medyasıyla” yaptığı sohbette, “devlet krizini rejim krizine çevirmekte bir zirveye ulaştığını, yerel seçimlerden sonra facebook ve youtube’u kapatmaktan bahsettiğini belirten Öztrak, “Ahlaksızca işler yapılıyormuş… Nedir ahlaksızca işler? Senin yaptıklarını ortaya seriyorlar. ‘Bu olanlarla ilgili şimdi dava açarsam mahkemeler yeterince ayarlanmış değil, önce mahkemeleri ayarlayım, sonra casusluk davasını açacağım’ diyor. Bilirkişi müessesesine ‘baş belası’ diyor. Sanığın devlete karşı kendisini savunmasını sağlayan hangi müessese varsa hepsine karşı. Dün bir şey daha gördük, evdeki kavga giderek büyüyor. Başbakan milletvekillerine de aba altından sopa gösteriyor, ‘Beni savunun’ diyor. Bu hükümetin başı ne yaparsa yapsın. 17 Aralık’tan bu yana yaşanan tüm süreç tek bir cümle ile özetlenebilir: Bu hükümet ve onun başı meşruiyetini yitirmiştir. Bu hükümet ülkeyi çok kötü yönetmiş, yeni küresel konjonktüre sıcak paraya mahkum bir ekonomiyle yakalanmamıza neden olmuştur. Bu ülke bu hükümet ile bırakın birkaç yılı birkaç ay bile geçirecek takati artık bulamayacaktır” diye konuştu.
-ASGARİ ÜCRETİN ÜÇTE BİRİYLE YAŞAYAN 12.5 MİLYON VATANDAŞ…
Adaletin olmadığı ülkelerde vatandaşın aşı, işi ve mal varlığı tehdit altında olduğundan kimsenin güven duyup yatırım yapmayacağını belirten Öztrak, “Bu din simsarlarının günah işleme özgürlüklerinin bedelini 76 milyon Türk vatandaşı olarak hep beraber ödeyeceğiz. Sadece biz değil, bizim çocuklarımızda bu bedeli ödeyecek, eğer bunlara iktidarda kalma izni verilirse…” uyarısında bulundu. Öztrak, ülkede bazıları evlerinde sakladığı parayı “sıfırlamakta” güçlük çekerken 12 milyon 423 bin 486 vatandaşın asgari ücretin üçte biri kadar aylık gelirle, yani 290 lirayla yaşama tutunmaya çalıştığını söyledi.
-MEYDAN YALANLARI: HORMONLU RAKAMLAR
Erdoğan’ın seçim mitinglerinde ülkeyi iyi yönettiğini iddia ettiğini hatırlatan Öztrak, “’Milli geliri 800 milyara çıkardım. Bu ülkede yolsuzluk olur mu’ diyor. Bu rakamlar hormonludur. Dolar ve enflasyon makyajı silindiğinde 11 yılda milli gelir ancak 454 milyar dolara çıktı. Yani Hükümetin başının söylediğinin yarısı” dedi. Türkiye’nin rakiplerinin gelirini yüzde 6.4 artırdığını ama Türkiye’nin AKP döneminde yüzde 4.9’da kaldığını ifade eden Öztrak, Türkiye’nin milli gelirini rakipleri kadar artırması halinde vatandaşın gelirine “123 milyar dolar” daha ekleneceğine dikkat çekti, “İşte beceriksizliklerin ve yolsuzlukların vatandaşa faturası budur” dedi.
-GERÇEK İŞSİZ SAYISI 4.7 MİLYON, GERÇEK İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 15.6
Son açıklanan işsizlik rakamlarına da değinen Öztrak, 2013 için işsizlik hedefinin yüzde 8.9 olduğunu, gerçekleşen yüzde 9.7’lik işsizliğin bir puana yakın sapma anlamına geldiğini ifade etti. İşsiz sayısının 2013’te 229 bin artışla 2 milyon 747 bin kişiye ulaştığını belirten Öztrak, “İş bulsam çalışırım diyenlerle birlikte gerçek işsiz sayısı ise 4 milyon 703 bin kişi. 2013’te gerçek işsizlik oranı ise yüzde 15,6” dedi. Öztrak, genç işsizliğinin ürkütücü boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, Türkiye’de her beş gençten birinin işsiz olduğunu söyledi. Öztrak işsizlikle ilgili olarak özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
-İŞ YARATMAYAN BÜYÜME
“İşsiz sayısındaki 229 bin kişilik artışın, 78 bini meslek lisesi, yüksekokul veya fakülte mezunu. Yetişmiş insanlara da iş veremiyoruz. Eğer TÜİK yine hata yapmadıysa, geçtiğimiz yıl işsizliğin 10 puan arttığı Diyarbakır ve Şanlıurfa alarm veriyor. Ekonomi istihdam yaratmakta zorlanıyor. 2012’de yüzde 2,2’lik büyüme hızı ile ekonomi 711 bin kişilik istihdam yaratırken; geçen yıl yüzde 4’lük yani bir önceki yılın iki katı kadar büyüme ile ancak 703 bin kişiye istihdam yaratabildi. Bir yıl öncenin iki katı büyümüşüz ama bir yıl önceden daha az iş imkanı yaratılabildi.”
-SEÇİMDEN SONRA TÜRKİYE’Yİ KUZEY KORE DÜZEYİNE İNDİRECEK
İş yaratmak için yatırım, yatırım için güven gerektiğini hatırlatan Öztrak, buna karşın ülkede hem yatırım iştahının hem tüketici ve yatırımcı güveninin dibe vurduğunu söyledi. Şirketlerin döviz açık pozisyonunun 174 milyar dolara ulaştığını, dolardaki her 1 kuruşluk artışın şirketlere 1,7 milyar TL kur zararı çıkardığını, buna karşın hükümetin ekonomide tedbir alma imkan ve isteği kalmadığını, hatta hukuk tanımayan tavırlar ekonomide risk algısını daha da artırdığını belirten Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hele hele bir de Mart ayından sonra hükümetin başı yargıyı tepelemeye devam eder; internete yasaklar getirerek Türkiye’yi Kuzey Kore, İran ve Çin düzeyine indirirse üzülerek söyleyeyim ama bu milletin ödeyeceği bedel çok daha ağırlaşır. Hiçbir vatandaşımızın dün hükümetin başının açıkladığı böyle bir düzene geçişe izin vermeyeceğini düşünüyorum. AB’yle müzakere eden ülke bunları yapacak. Olacak iş değil. Türkiye gibi bir büyük ülke ve özgürlüğüne düşkün Türk milleti böyle bir rejimde yaşayamaz. Artık Recep Tayyip Erdoğan tüm Türkiye’nin sırtında ciddi bir yüktür. 30 Mart büyük Türk milletinin bu yükten kurtulması için önemli fırsattır. Millet bu dikta heveslilerine ‘Söz hep sizde değil, artık bendedir’ diyecektir. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. CHP kadroları ülkeyi bu iktidardan çok daha iyi yönetecektir.”
-BAKAN OĞLUNA, SARRAFA 70 GÜN, GENELKURMAY BAŞKANINA 700 GÜN
Anayasa Mahkemesi’nin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un bireysel başvurusu üzerine almış olduğu kararı da değerlendiren Öztrak, “Bu ülkenin şerefli komutanlarına yapılan haksızlıkların giderilmesine yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan bakan mahdumlarının ve Sarraf’ın içeri alınmalarının vesile olması da insanın içini acıtmaktadır. Mahdumlar 70 günde salınırken, rektörlerin, basın mensuplarının yıllarca içeride tutulmasını, Genelkurmay Başkanının 700 günden fazla hapiste tutulmasını bu millet affetmeyecektir” dedi.
-İKTİDAR MECLİS BAŞKANINI KULLANIYOR
Öztrak, yolsuzluğa adı karışan Bakanlarla ilgili fezlekelerin hatırlatılması ve fezlekelerin gösterilmediği, klasörlerden önemli kısmının çıkarıldığı iddialarının sorulması üzerine şunları söyledi:
“Fezlekeleri önce geri çektirdiler, sonra yeniden yazdırdılar, sonra Meclis tatile girdiğinde fezlekeleri getirdiler. Bu artık iktidarın ne hale geldiğini, TBMM Başkanı’nı, yani yasamanın başını nasıl kullandığını açıkça ortaya koymaktadır.”