Main menu
Second Menu
Faik ÖztrakAnasayfa Basın ToplantılarıBabanızın Sarayında, Onun Kurduğu Vakıflarda Keyif Sürürken Siz Ne Kadar İdealistsiniz?

Babanızın Sarayında, Onun Kurduğu Vakıflarda Keyif Sürürken Siz Ne Kadar İdealistsiniz?

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Yüzbinlerce öğretmen atanmamış, özel okullarda insanlık dışı ücretlerle çalıştırılıyor. Atanabilen öğretmen yoksulluk sınırı altındaki maaşıyla ayın sonunu getirmeye çalışıyor. Ama Erdoğan’ın oğlu Bilal Bey’in ‘İdealist değilsiniz, memur olmak için öğretmen oluyorsunuz’ suçlamalarına maruz kalıyor. Mahdum Bey’e sormak lazım; babanızın sarayında, onun kurduğu vakıflarda keyif sürerken siz ne kadar idealistsiniz” dedi. Öztrak, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın iki küçük kızının fotoğrafının yer aldığı bir video paylaşan eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e “Ahlaki erozyona uğramış AK Partili sabık belediye başkanı, Grup Başkanvekilimizin iki küçük kızına dil uzatmaya cüret ediyor. Bu nasıl bir rezalettir. Bu nasıl bir ahlaksızlıktır” diye tepki gösterdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.

Öztrak, 9 Eylül 1923 tarihinde kurulun ve bu yıl 100’üncü yılını kutlayacak olan CHP’nin etkinliklerine ilişkin “Son yüz yılda, Cumhuriyet’in çok partili demokrasiye geçişin emekçilerin sendikal haklarla ülkemizin sosyal demokrasiyle tanışmasının altında partimizin imzası vardır. Bu çatı altında bulunmaktan onur duyan bizler, partimizin 100. yılını bu hafta sonu büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Genel Başkan Yardımcımız Aysu Bankoğlu kendisinin koordinasyonunda yapılacak 100. yılımızı anma ve kutlama faaliyetleri hakkında yarın sizlere açıklamalarda bulunacaktır” dedi.

Öztrak’ın konuşması şöyle:https://youtube.com/embed/3HPackwLtg4

KURULUMUZUN GÜNDEMİNDE KERKÜK’TE SON YAŞANAN GELİŞMELER DE VARDI

Değerli basın mensupları, Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Kurulumuzun gündeminde, bugün açıklanan korkunç enflasyon verileri, hayat pahalılığı ve işsizlikle mücadele konusunda yapılması gerekenler, hükümetin seçimden sonra başlattığı milletimizi adeta cendereye sokan, bölen uygulamalar, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili hazırlıklar ve Partimizin kurultay süreci vardı. 

TARAFLARI SÜKUNETE DAVET EDİYORUZ

Diğer taraftan, Kurulumuz Kerkük’te son yaşanan gelişmeleri de değerlendirdi. Türkmen soydaşlarımızın ata yurdu, Kerkük’te yaşanan olayları kaygıyla takip ediyoruz. Türkmenlerin Irak ve Kerkük’ün asli unsurlarından biri olduğunun bir kere daha altını çiziyoruz. Değişik etnik unsurların bir arada huzur içinde yaşadığı Kerkük’te olayların bir an önce kalıcı bir biçimde sona ermesi için, tarafları sükûnete davet ediyoruz.

ATATÜRK’ÜN KURDUĞU CUMHURİYET’İN KADINLARI MİLLETİMİZE YENİ BİR GURUR DAHA YAŞATTI

Yine son olarak Avrupa şampiyonu olan A Milli Kadın Voleybol Takımımızı Cumhuriyet’in 100. yılında kazandıkları büyük zafer için kutluyoruz. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin kadınları, milletimize yeni bir gurur daha yaşattı. Kadın voleybol takımımız, 100. yılında Cumhuriyetimizi taçlandırmayı sürdürdü. Filenin Sultanları bu şampiyonlukla, hepimizin göğsünü bir kere daha kabarttı. Her biri bizim gururumuz! İyi ki varlar!

PARTİMİZ, KUVAYI MİLLİYE RUHUYLA KURULDU

Değerli basın mensupları, Cumhuriyet Halk Partisi resmen, bundan tam bir asır önce 9 Eylül 1923’te kuruldu. Dünyanın en köklü partilerinden biri olan partimiz, bir ulusun emperyalizme karşı en onurlu bağımsızlık mücadelesini verdiği dönemde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk ve Kuvayı Milliye ruhuyla, savaş meydanlarında kuruldu. Cumhuriyet Halk Partisi, sadece cumhuriyetin kuruluşunun partisi değil, bu ülkeyi ayağa kaldıran, dünyanın en saygın ülkeleri arasına sokan, devrimlerin de partisidir.

ANMA VE KUTLAMA FAALİYETLERİYLE İLGİLİ YARIN AÇIKLAMA YAPILACAK

Büyük Önderimiz, Partimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Benim iki büyük eserim vardır, biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi” diyerek, Partimize ülkenin çimentosu olma, çağdaşlaşmanın lokomotifi olma misyonunu yüklemiştir. Son yüz yılda, Cumhuriyetin, çok partili demokrasiye geçişin, emekçilerin sendikal haklarla, ülkemizin sosyal demokrasiyle tanışmasının altında hep Partimizin imzası vardır.

Bu çatı altında bulunmaktan büyük bir onur ve gurur duyan bizler, Partimizin 100. yılını bu hafta sonu büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Genel Başkan Yardımcımız Aysu Bankoğlu kendisinin koordinasyonunda, yapılacak 100. yılımızı anma ve kutlama faaliyetleri hakkında, yarın sizlere açıklamalarda bulunacaktır.

SİVAS KONGRESİ’NİN 104. YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLUYORUZ

Yine bugün, Atamızın ifadesiyle, Partimizin ilk kurultayı olan Sivas Kongresi’nin de 104. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu vesileyle, Büyük Önderimiz, ebedi Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bu toprakları bizlere vatan kılmak için canlarını ortaya koyan aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz.

BECERİKSİZLİKLERİN SONUNDA HEDEFLER ŞAŞMAYA BAŞLADI

Değerli basın mensupları, Hazreti Mevlana, insanı bir ağaca benzetir. “Ağacın kökü, sözünde durmaktır” der. Bu Hükümet bugüne kadar millete pek çok söz verdi. Bundan tam 12 yıl önce 2011 seçimlerine giderken, “2023’te milli gelirimizi 2 trilyon dolara, kişi başına gelirimizi ise 25 bin dolara” çıkarmayı vaat etti. Yetmedi bu vaatleri bir de 10. Kalkınma Planı’na da yazdı, mecliste kabul ettirdi. Resmi hedef haline getirdi. O dönem bu hedefler herkese makul göründü. Hatta iddiasız göründü. Çünkü AK Parti iktidara geldiğinde ülke çok önemli bir krizi atlatmıştı. Ülkenin içeride ve dışarıda güven uyandıran bir programı vardı. Ekonomi hızla toparlanıyordu. Ancak 2013’ten sonra Erdoğan, kerameti kendinden menkul, kibirli yaklaşımıyla ülkeyi her gün biraz daha zora soktu. Ve bu beceriksizliklerin sonunda hedefler şaşmaya başladı.

YILLIK MİLLİ GELİR, ERDOĞAN’IN TAAHHÜDÜNÜN ANCAK YARISINA ULAŞABİLDİ

Geçtiğimiz hafta 2023’ün ikinci üç ayına ilişkin Milli Gelir verileri açıklandı. Yıllık milli gelir Erdoğan’ın taahhüdünün ancak yarısına ulaşabildi. Kişi başına gelir ise söz verdiğinin yarısına bile ulaşamadı. Aslında hiçbir ülkeye nasip olmayan konumuyla, bereketli topraklarıyla, yer altı kaynaklarıyla, üretime katılmayı bekleyen genç nüfusuyla, dünyanın her yerinde ter döken iş insanlarıyla, cefakar ve çalışkan çiftçisiyle, işçisiyle, emekçisiyle çok büyük bir potansiyele sahip olan güzel ülkemiz, kötü yönetim nedeniyle, küresel ekonominin sunduğu fırsatları değerlendiremedi, kaçırdı. Kötü yönetim sonucunda, Türkiye önce “istihdamsız” yani “Vatandaşlarına iş imkanı sunmayan” büyümeyle tanıştı. Bugünde üretmeden tüketmeye dayanan, diğer ülkelerin vatandaşlarını ve yandaşlarını zengin ederken kendi vatandaşının cüzdanını boşaltan, sofrasındaki ekmeğini küçülten, aileleri borca batıran, bir avuç yandaşı varsıllaştıran “Milleti yoksullaştıran büyümeyle” tanıştık.

YABANCILAR KAZANIYOR, BİZ YOKSULLAŞIP BORCA BATIYORUZ

Evet, tabelada büyüme yazıyor. Ama seçim döneminde sonuna kadar açılan para musluklarına rağmen, bu büyüme, ülkenin potansiyelinin çok altında. Söylemiştim, bu büyümenin bir özelliği var tamamen iç talep çekişli. Dış açık yüzde 10 civarında olan özellikle tüketim talebi yüzde 6’lık negatif dış açık nedeniyle üç çeyrektir büyümeyi aşağı çekiyor dış açık. Ne yapıyoruz? Biz başka ülkelerin ürettiğini tüketiyoruz. Yabancılar kazanıyor, biz yoksullaşıp borca batıyoruz. Aslında sanayi katma değeri dört çeyrektir üst üste geriliyor. Böyle bir tabloyu daha önce, ülkenin ve ekonominin büyük felaketler yaşadığı 1999 Marmara Depremi’nde, 2001 ve 2008 krizlerinde görmüştük. Uzun dönemde büyümenin ve rekabet gücünün en önemli belirleyicisi verimlilik artışıdır. Sanayisi küçülen bir ekonomi, verimliliğini artıramaz. Dışarıyla rekabet edemez. Borçlanabildiği sürece tüketir. Borçlanamadığında ise “harç bitti, yapı paydos” der. İşte Türkiye şimdi tam da bu noktadadır.

ERDOĞAN NE VAAT ETMİŞTİ

Değerli basın mensupları, bundan 2 yıl önce, “Faiz sebep, enflasyon netice” diyerek; yeni bir ekonomi modeli uyguladığını iddia eden Erdoğan, ne vadetmişti? Faiz düşecekti, rekabet gücümüz ve ihracat artacaktı, biz üretecektik başka ülkelere satacaktık, döviz kasamızı doldurup taşıracaktık. Enflasyon da düşecekti. Sonuç ne oldu? Korkunç bir hayat pahalılığı, bozulan döviz dengesi, Merkez Bankası’nın tamtakır edilmiş döviz kasası, yandaşa verilen ucuz krediyle, sahte gelirlerle hormonlanmış, başka ülkelerin çiftçisini, emekçisini, iş insanını zengin eden iç talep çekişli bir büyüme.

BECERİKSİZLİK, LİYAKATSİZLİK ALENİYET KAZANDI

Seçimlere kadar milletin parasını har vurup harman savurarak, yalanlarla, iftiralarla ve montaj videolarla, gizlenen ekonomik krizin faturası şimdi milletimizin önünde. Merkez Bankası’nın rezerv açığı 70 milyar dolara dayandı. Politika faizini 7,5 puan birden artırdıkları hafta bile Merkez Bankası 5 milyar dolardan daha fazla döviz satmak zorunda kaldı. Yaptıkları hatalarla Türkiye’yi 50 sente muhtaç hale getirdiler. Saray kendini kurtarsın diye Halk Bankası’nı dolandırmakla suçladığı, daha önce görevden aldığı bakanı, mucize adam diye yeniden ekonominin başına atadı. Onun da ilk işi, Saray’ın faiz politikasını irrasyonel ilan etmek oldu. Geçtiğimiz haftada ittifak ortaklarından biri “Faiz sebep, enflasyon netice modelinin gerçek olmadığı ortaya çıktı” dedi. Beceriksizlik, liyakatsizlik aleniyet kazandı.

MUCİZE ÇÖZÜM DİYE GETİRDİKLERİ KKM, OLDU TU-KAKA

Koskoca ülkenin itibarını yerle bir ettiler. Döviz gelsin diye Körfez Şeyhlerinin, krallarının ellerine kapandılar. Onlar da, “Ben senin zenginini daha zengin etmek için sana para vermem. Para istiyorsan, önce KKM’yi kaldır” dediler. Apar topar mucize çözüm diye getirdikleri KKM’yı kaldırmak için harekete geçtiler. KKM oldu tu-kaka. Yetmedi IMF’nin kapısını çalıp tanışma çayına davet ettiler. O da yetmedi, bugün Erdoğan, daha önce “Türkiye’ye gelecek” dediği Putin’in ayağına gitti. Neden? Seçim öncesinde ertelenen 20 milyar dolarlık gaz borcunun karşılığında, Putin’e hangi tavizleri verdiniz? Bugün Putin Türkiye’ye ucuz petrol vereceklerini açıkladı. Şimdi hangi tavizleri verdiniz, bunun için hangi tavizleri verdiniz? Hep söylüyoruz, borç alan emir alır.

Değerli basın mensupları, “Faiz düşünce, inecek” dedikleri enflasyon, faiz indirimleri başladığında yüzde 19’du; bugün açıklanan verilere göre Ağustos ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 59. Ne demişti daha bu senenin başında Erdoğan? “Herkes hesabını 2023’te yüzde 20’ler seviyesinde enflasyona göre yapsın”. Valla Erdoğan’ın bu sözlerine kananlar perişan oldular. “Yeni ekonomi kadromuzun birinci önceliği enflasyon” sözleri de üç ayda yalan oldu. Dahası Merkez Bankası Başkanı’nın, yılsonu için önce yüzde 58 dediği, sonra yüzde 62’ye çıkardığı enflasyon beklentisi de, o açıklamanın mürekkebi kurumadan hayal oldu.

DÜNYADA GIDA ENFLASYONUNDA EN ÖNLERDEYİZ

Tabi tüm bunlar, artık hiçbir verisine güven kalmayan, TÜİK’in makyajlı verilerine göre… Ama diğer taraftan, bu ay, aylık verilere baktığımızda, TÜİK enflasyonda İTO’yu ve ilk kez EN-AG’ı solladı. Bu, herhalde “Rasyonelleşme” sürecinde TÜİK’in makyaj ağırlığını azaltmaya başladığı izlenimini tamam verebilir. Ancak bunun kalıcı olması için, bunun güven verebilmesi için, rakamlardaki makyajın, geriye doğru da temizlenmesi gerekiyor. Bu, aynı zamanda doğru kararlar alabilmek içinde şarttır. Nitekim, TÜİK’in makyajlı verilerine göre bile son bir yılda dana eti fiyatı yüzde 121, meyve fiyatları yüzde 99,8, sebze fiyatları yüzde 80,8 artmış. Dünyada gıda enflasyonunda en önlerdeyiz. Emekliler ne tüketir? Sadece gıda tüketir. Peki siz emekliye ne verdiniz? 7500 lirada emeklinin maaşını sabit tuttunuz.

TARIMDA POLİTİKASIZLIK, ÜLKENİN GELECEĞİNİ ATEŞE ATMAKTIR

Peki gıda fiyatları, tarımda fiyatlar bu kadar artarken çiftçinin durumu nasıl? Çiftçinin, besicinin durumu her geçen gün kötüye gidiyor. Meyvenin, sebzenin, etin fiyatı ikiye katlanmış ama üretici perişan. Maliyetler son hızla artarken, fiyatlar geçen senenin bile altına düşmüş. Balıkesir Burhaniye’de çiftçi, “Köylüyü hor görmeyin. Üretin diye yalvaracaksınız ama üretmeyeceğiz. Samimi olarak söylüyorum, üretmeyeceğiz” diye bağırıyor. Konya Ereğli’de domates üreticisi, “Erdoğan duysun biz çiftçiliği bırakıyoruz” diyerek ürettikleri domatesleri yerlere döküyor. Tarım, bu son pandemide de anlaşıldı tüm dünyada en stratejik sektörlerin başında geliyor. Tarımda politikasızlık, ülkenin geleceğini ateşe atmaktır.

Buradan Konya Belediyesi’ne de sesleniyoruz. Konya’da çiftçi su için yolları kapatıyor, “Biz sandıkta oyumuzu kullandık, ama hani? Şimdi herkes goygoy yapıyor” diye tepkisini dile getiriyor. Para etmeyen ürünlerini sokaklara saçıyor. Hükümetten çiftçiye bir fayda olmayacağı belli oldu. Bari Büyükşehir Belediyesi bu domatesleri alsın, hemşerilerine dağıtsın. Hem çiftçinin hem de Konyalının yüzü gülsün.

BİR ÇOCUĞUN OKULA BAŞLAMA MALİYETİ 5 BİN TL’Yİ BULUYOR

Değerli basın mensupları, vatandaşın derdi bir değil, bin değil. Okulların açılmasının eli kulağında, çantası, kıyafeti, eşofmanı, ayakkabısı, kırtasiyesi, her şeyin fiyatı katlanmış. Bir çocuğun okula başlama maliyeti 5 bin lirayı buluyor. Başkentte okul servis ücretleri yüzde 70 artmış. Daha bunun harçlığı var. Var oğlu var… Yumurtanın fiyatı, bir yılda 2 liradan 3 lira 20 kuruşa çıkmış. Beyaz peynir yüzde 87 zamlanmış. Çocuklara, sabah okula giderken bir kahvaltı ettirmek bile neredeyse küçük bir servete mal oluyor. Veliler kara kara düşünüyor. Ama sadece veliler değil, artık 9-10 yaşında el kadar çocuklar bile ekonomiden, döviz kurundan konuşur hale geldi. 13-14 yaşlarına geldiklerinde de, konu işsizliğe dönüyor. Çocuklar, iş bulabilmelerini sağlayacak bir eğitim almak için yarış atı gibi sınavdan sınava koşuyor. Test kitaplarının fiyatı almış başını gitmiş, pek çok çocuk ona da ulaşamıyor. Sınavları kazanıp okulları okumak da iş bulmaya yetmiyor.

EV GENCİ ORANININ EN YÜKSEK OLDUĞU 3 ÜLKEDEN BİRİYİZ

Bugün Türkiye’de üniversite mezunu işsiz sayısı 1 milyon civarında. Her beş gencimizden biri ne bir işte çalışıyor, ne de okulda okuyor. Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nda ev genci oranının en yüksek olduğu üçüncü ülkeyiz. İşsiz sayımız 9 milyona dayanmış. Bizdeki işsiz sayısı dünya üzerindeki 98 ülkenin nüfusunu aşmış. Ülkeyi enflasyonun yanında işsizlik de kavuruyor, hayat pahalılığı olup milletimizin üstüne çöküyor. Batman’da 23 kişilik temizlik işçisi kadrosu ilanına 2 bin 713 kişi başvuruyor, ama sarayın kibirlisi hala çıkıyor, istihdamda, üretimde şöyle başarı elde ettik, böyle başarı elde ettik diye masallar anlatıyor.

ÜLKEYİ YÖNETMEYİ BECEREMEYİNCE ALGIYI YÖNETMEKLE MEŞGULLER

Bu hayat pahalılığında, vatandaşın tek çaresi borçlanmak. Seçim öncesinden bu yana geçen 4 ayda, vatandaşların kredi ve kredi kartı borcu toplamı 351 milyar lira artışla 2 trilyon 324 milyar liraya ulaşmış. Bu olağan üstü bir seviye. Pahalılık artıyor, borçlar artıyor, ama gelirler reel olarak azalıyor. Maaş hiçbir şeye yetmiyor. Vatandaş tam bir kabus yaşıyor. Ülkede sosyal riskler her geçen gün artıyor.

Değerli basın mensupları, bir hükümetin bir millete yapabileceği en büyük kötülük çocuklarının yüzündeki gülüşü, gençlerin geleceğe dair umutlarını çalmaktır. Bizdeki hükümet tam olarak bunu yapmıştır. Ama Victor Hugo’nun dediği gibi, millete karşı işlenen hiçbir suç zaman aşımına uğramaz, “Milletin alameti, bir mendilin üzerinden markası sökülüp atılır gibi sökülüp atılamaz.” Bu beceriksizliğin müsebbibi ve şürekası, ülkeyi yönetmeyi beceremeyince, algıyı yönetmeye çalışıyorlar. Gerçeklerin ötesinde, hakikat güneşinin parlamadığı, bambaşka bir dünyada yaşıyorlar. Milleti de bu hayal aleminde yaşamaya zorluyorlar.

ÇÖP BAŞINDA BEKLEYENLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

O dünyada hiçbir şeye “zam” yok, “Kısa süreli, geçici fiyat ayarlamaları” var. Milletin ucuza aldığı “çürük” meyve sebze yok. Onun yerine “çıkma” sebze meyve var. İnsanlar çarşıda pazarda sanki oto sanayinde çıkma parça peşinde koşar gibi, “Çıkma” ucuz meyve sebze peşinde koşuyor. Bu çıkmalar, markete geldiğinde isim değiştiriyor. Adı “Fazla olgunlaşmış” meyve sebze oluyor. Bu ülkenin vatandaşlarını, çürümeye yüz tutmuş, satılmasa çöpe gidecek meyve-sebze peşinde, koşar hale düşürdüler. Bu millete, marketin kapısındaki çöpün önünde, atılacakların içinden işe yarayabilecekleri seçip evine götürmek için saatlerce beklemeyi reva gördüler. En nezih, refahı yüksek sayılan semtlerde bile, çöp başında bekleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ama sarayın kibirlisine göre, hükümetin bu rezalette hiçbir suçu günahı yok, bütün suç, bütün günah “Fahiş fiyat uygulayan” satıcılarda…

Biz buradan milletimize soruyoruz; “Bu ülke bu hale geldiyse, Anadolu’daki vatandaşlarımız, konteynerlerden evine çöp rızık topluyorsa, hafta pazarlarının atıklarını toplayıp evine götürüyorsa, insanlar evinin kirasını, faturasını ödeyemiyorsa, çalışanların yarısından fazlası açlık sınırının, çok daha fazlası yoksulluk sınırının altındaysa ve artık ‘yandım Allah’ diyen vatandaşa ters kelepçe vuruluyorsa, bu ülkeyi bu hale kim getirdi? Erdoğan’ın safsataları getirmedi mi? Erdoğan ve şürekası bunun sorumluluğunu taşımıyor mu?”

‘MUHALEFET DEPREMZEDELERE BEDAVA EV VERMEDİ’ DİYE BAĞIRIYOR

Değerli basın mensupları, Erdoğan depremzedelere konut yapma konusunda da, sözlerini anlaşılan yerine getiremiyor. Zaten görülüyor rakamlardan da. Böyle olunca da yine sorumluluğu başkalarına atmaya uğraşıyor. “Muhalefet depremzedelere bedava ev vermedi” diye bağırıyor. Ee insaf! Madem iktidarsınız, o zaman muktedir olacaksınız. Sizin imar barışlarınız nedeniyle, atadığınız memurların incelemeden attığı imzalar nedeniyle, 21 yıllık iktidarınızda bir türlü gerçekleştirmediğiniz kentsel dönüşümler nedeniyle, milletin evi başına yıkılmış. Anayasa açık: Sizin bu evleri sadece yapmanız değil vatandaşa birde parasız vermeniz gerekiyor. Ama yapamıyorsunuz, sonra da çıkıyorsunuz “Muhalefet nerede?” diyorsunuz. Yapamayacaksanız, bir an evvel oradan inin aşağı, biz gelip yapalım. Size nasıl yapılacağını da gösterelim. Erdoğan aynı konuşmasında, Grup Başkanvekilimiz, Kadın Kolları Başkanımız ve kadın milletvekillerimiz, daha birkaç gün önce deprem bölgesinde değilmiş gibi, muhalefeti deprem bölgesini unutmakla suçluyor.Bu kadarına da hakikaten pes doğrusu!

KENDİ TOPRAKLARIMIZ ÜZERİNDEKİ NÜFUZUMUZU KAYBEDİYORUZ

Ancak bu gerçek ötesi popülist söylem, deprem bölgesiyle ve Erdoğan’la da sınırlı değil. Yüzbinlerce öğretmen atanmamış, özel okullarda insanlık dışı ücretlerle çalıştırılıyorlar. Atanabilen öğretmen yoksulluk sınırı altındaki maaşıyla ayın sonunu getirmeye uğraşıyor. Ama Erdoğan’ın oğlu Bilal Bey’in, “İdealist değilsiniz, memur olmak için öğretmen oluyorsunuz” suçlamalarına maruz kalıyor. Mahdum Bey’e sormak lazım; babanızın sarayında, onun kurduğu vakıflarda keyif sürerken siz ne kadar idealistsiniz? Bu ülkenin yetişmiş evlatları yurt dışına gidiyor. Yerlerini Ortadoğu ülkelerinden gelen sığınmacılar alıyor. Millet olarak sadece yetişmiş nüfusumuzu değil, kendi topraklarımız üzerindeki nüfuzumuzu da kaybediyoruz. Ama İçişleri Bakanının umurunda değil… “Arap kardeşlerim, dostlarım gelsin. Onları istiyorum” diye açıklamalar yapıyor. Bu ucube rejimin haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği milletin canına tak etti. Öyle ki artık vali yardımcıları da, din kisvesi altında yapılan hırsızlıklara, sosyal medyadan “Kefen paranız olsun inşallah” diye isyan ediyor.

KARMA EĞİTİM DE BÜYÜK BİR SALDIRI ALTINDA

Sokaklar vahşi batıya dönmüş ama Gazeteci Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan hukuk eğilip bükülerek, sosyal medya troll kampanyalarıyla içeri atılıyor. Adli yılın açılışında konuşan Baro başkanının bizzat Cumhurbaşkanı tarafından sesi kısılıyor. İstanbul Valisi göreve gelmesinin üzerinden daha birkaç ay geçmişken ilk iş olarak, “Halka açık yerlerde içki içilmesinin önlenmesi için” daha önceden var olan genelgeyi hatırlatan bir yazı yazma ihtiyacını duyuyor. Bugün bu ülkede yetersiz mesleki eğitim nedeniyle gençler iş, işverenler çalıştıracak nitelikli eleman bulamıyor. Milli Eğitim Bakanı, ülkede ihtiyaç duyulan işgücünün nasıl yetiştirileceğine kafa yoracağına, İmam-Hatip liselerini “Dünyaya model olarak sunmanın” peşine düşüyor. Karma eğitim de diğer taraftan büyük bir saldırı altında.

EKONOMİK SOYKIRIM, ZAM, ZULÜM KONUŞULMASIN İSTİYOR

Bize gurur yaşatan sporcularımız, iktidar yanlısı kerameti kendinden menkul ahlak bekçilerinin sosyal medya trollerinin hedefi oluyor. Ahlaki erozyona uğramış AK Partili sabık belediye başkanı, Grup Başkanvekilimizin iki küçük kızına dil uzatmaya cüret ediyor. Bu nasıl bir rezalettir. Bu nasıl bir ahlaksızlıktır. Ülkemiz, yerel seçimlere adım adım ilerlerken yaşam tarzlarının siyasete malzeme edildiği milleti bölen, ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunu Hükümet aslında bile isteye yapıyor. Hedefi var. Sarpa saran ekonomik gidişat, ekonomik soykırım, zam, zulüm konuşulmasın istiyor.

ÇOK DAHA İYİSİNİ YAPACAĞIZ

Ama bu böyle gidemez, artık bütün gücümüzle silkinip ayağa kalkmak zorundayız. Bu sürdürülemez gidiş, bu nobranlık karşısında, kırıldım, küstüm, üzüldüm diye mücadeleyi bırakamayız. Ayağa kalkacağız, birlik olacağız, bu gidişe hep beraber dur diyeceğiz. Yaklaşan yerel seçimlerde önceki seçimde kazandığımız belediyelere yenilerini ekleyeceğiz. Biz CHP’li başkanlarca yönetilen belediyelerde sosyal demokrat belediyeciliğin en güzel örneklerini verdik veriyoruz. “Her vatandaşımız en iyi hizmete layıktır” diyor, önümüzdeki seçimler için bütün büyükşehir belediyelerini kazanma iddiamızı ortaya koyuyoruz. Son yerel yönetim seçimlerinde büyük bir zafer kazandık, şimdi bir kere daha, çok daha iyisini yapacağız.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi sorularınız varsa alabilirim.

Soru- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha önce kendisine de hakaret eden Perinaz Mahpeyker Yaman’ı danışman olarak ataması partide tepki çekti. Kılıçdaroğlu’nun incelemeye zamanım olmadı açıklaması da eleştirildi. Partililer öyle bir ismin görevlendirilmediğini de iddia ettiler. Yaman hala görevde mi? Tartışmalarla ilgili bir değerlendirme alabilir miyiz?

Faik ÖZTRAK- Bu konuyla ilgili gerekli açıklamalar yapıldı bugüne kadar. Daha fazla açıklama gerektiren bir durum ortada yok.

Soru- Seçimden sonra kurulan hükümetin 100 günü doluyor. Bu 100 günde hükümet seçim öncesi verdiği sözlerin ne kadarını yerine getirebildi? Özellikle ekonominin iyileştirilmesi için verilen sözleri yerine getirebilmiş midir? Siz 100 günlük bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Konuşmamda altını çizerek belirttim. Bırakın bu hükümetin 100 günlük vaatlerini hükümet 2013’ten buyana hiçbir vaadini doğru düzgün yerine getiremiyor. Kaldık ki, hükümetin ilk 100 gün, ilk 6 ay, ilk 1 yıl gibi bir planla, bir hazırlıkla işbaşına gelmediği de ortada. Böyle bir şey yok ortada. Bugüne kadar tek bildikleri, tek yaptıkları her şeye zam. Bunlar hiçbir kalkınma planlarında yazdıkları sözlerini bile tutamadılar. Nerede ilk 100 gün? 20 yıl önce eleştirdikleri ne varsa bugün eleştirdiklerinin ta kendisi oldular?

Teşekkür ediyorum.

Yorum yaz

Hükümet Ülkeyi Teknik Resesyona Soktu

CHP’li Öztrak, sıcak paraya yaslanan dezenflasyon stratejisinin büyüme ve refah cinsinden faturasının giderek ortaya çıktığını belirterek, “Bugün açıklanan büyüme verileri...
Devamını oku

Hükümet geçen yıl emanete aldığı parayı harcıyor

CHP’li Öztrak, Hükümetin geçen yıl aralık ayında emanet hesabına alınarak tahakkuk ettirdiği parayı bu yıl hızla harcamaya devam ettiğini, bu...
Devamını oku

İş Bulma Ümidini Yitirenlerin Rekor Kırdı!

CHP’li Öztrak, yılın üçüncü çeyreğinde, iş bulma ümidini yitirdiği için artık iş aramaktan vazgeçenlerin sayısının 2 milyon 171 bin kişiye...
Devamını oku

Açıklanan Enflasyon Tahminiyle 2025 Bütçesi Şimdiden Kadük Oldu

CHP’li Öztrak, 2025 için Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon tahmini ile Hükümetin Orta Vadeli Program’da ve bütçede açıkladığı enflasyon tahmini arasındaki...
Devamını oku

Devlet Yönetiminde ve Ekonomide Çöküş Lego Parçaları Gibi Birbirini Tamamlıyor

CHP’li Öztrak, açıklanan son verilere göre Türkiye’nin dünyada en yüksek enflasyon yaşanan 6 ülkeden biri olduğunu belirterek, “Vatandaşın cebine indirilen...
Devamını oku

Geri Çekilen Vergi Paketi Fragmandı Asıl Korku Filmi 2025’te

CHP’li Öztrak, IMF’nin Türkiye hakkındaki son raporunda, Türk yetkililere atfen 2025’te sıkı maliye politikası uygulanacağı görüşlerine yer verilmesine dikkat çekerek,...
Devamını oku

Hazine’nin Faiz Dışı Nakit Açığı 13’e Katlandı

CHP’li Öztrak, ilk 9 ayda Hazine’nin faiz dışı nakit açığının bir önceki yılın aynı döneminin 13 katına çıktığına dikkat çekerek,...
Devamını oku

Enflasyon Hedefinin Tutması Zor

CHP’li Öztrak, Eylül ayı enflasyon verilerinden sonra, yılsonu hedefinin tutması için kalan üç ayda toplam enflasyonun yüzde 4 civarında kalması...
Devamını oku

 İletişim

Bize her türlü görüş ve önerilerinizi bildirmek için sağ tarafta yer alan bilgilerden bize ulaşabilirsiniz.
CHP Genel Merkezi: Anadolu Bulvarı No: 12 06520
Söğütözü / ANKARA
Telefon: +90 (312) 207 40 00
Telefon 2: +90 (312) 420 59 48-49
Faks: +90 (312) 207 40 14
E-Posta: info@faikoztrak.com