EKONOMİDE PATİNAJ BİTTİ, ARABA GERİYE KAYIYOR
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Yerel seçimlere artık sayılı günler kaldı. Bugünü saymazsak 19 gün sonra milletimiz sandık başına gidecek. Yurttaşlarımız kentini yönetecek belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini ve mahallerinin muhtarlarını seçecek. Seçimler yaklaşırken Türkiye ekonomisindeki krizin ve üretimdeki çöküşün boyutu da giderek derinleşiyor.
BİZİM ÇİFTÇİMİZ KAN AĞLARKEN KİMİN YÜZÜ GÜLECEK
Bugün sabah ekonomiye ilişkin önemli haberlerle uyandık. Öncelikle benzine 15 kuruşluk zam geliyor. Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla patates ithalatı için gümrük vergilerinin sıfırlandığını öğrendik. Benzer bir karar daha önce soğanda alınmıştı. Soğanda gümrüğün sıfırlanmasından İranlı üreticiler mutlu oldu. İran’dan ithal ettikleri soğanları da tanzimde saatlerce sıra bekleyen vatandaşlarımıza sattılar. Buna da utanmadan varlık kuyruğu dediler. Varlıklı olan kuyruğa mı girer? Bakalım şimdi bu patates ithalatının sıfırlanmasından hangi ülkenin çiftçileri mutlu olacak. Benim Niğdeli patates üreticim kan ağlarken, acaba hangi elin oğlunun yüzü gülecek.
RESMİ RAKAMLAR KAN KAYBINI AÇIKÇA GÖSTERİYOR
Bugün yayımlanan 2018’in son üç ayına ait milli gelir rakamları ekonomide yaşanan krizi gözler önüne serdi. Geçen yılın ikinci çeyreğinde ekonomide başlayan sıkıntılar, 2018’in son çeyreğinde artık çok ciddi bir krize dönüştü. Bugün açıklanan rakamlardan gördük ki Türkiye ekonomisi 2018’in son üç ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3 daraldı. Bu, bir başka krizin yaşandığı 2009’un ikinci çeyreğinden bu yana ekonomide görülen en sert daralmadır. Milletimiz zaten, mutfağında büyüyen yangından, kaybettiği işinden, dönmeyen çek ve senetlerden, artan iflaslardan ve konkordatolardan bu krizi iliklerine kadar hissediyordu. Şimdi resmi rakamlar da Türkiye ekonomisindeki kan kaybının büyüklüğünü açıkça gösterdi.
İNŞALLAH RAKAMLARI GÖREN DAMAT ARTIK KRİZİN FARKINA VARIR
Mevsim ve takvim etkilerinden arınmış rakamlar da ekonomideki krizi, yaşanan durgunluğu resmen tescilledi. 2018’in son çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre, daralma yüzde 2,4 oldu. Böylece 2018’in üçüncü çeyreğindeki yüzde 1,6’lık daralmadan sonra ekonomimiz, iki çeyrek üst üste daralmış oldu. Ekonomi teknik olarak da resesyona yani durgunluğa girdi. Bu da 2009’daki krizden bu yana ilk kez yaşadığımız bir durum. Ama 2009’da dünyada bir kriz vardı, o krizin bize yansıması vardı. Buradaki krizi yaratan saray iktidarının bu ülkeyi aile şirketi gibi yönetmesinden kaynaklanıyor. Ekonominin durgunluğa girdiğini bizler ve milletimiz zaten biliyorduk, görüyorduk. Bunu bilmeyen, görmeyen bir tek Sarayın damadı vardı. İnşallah Sarayın sosyete damadı da bu rakamları gördükten sonra ekonomideki durgunluğun ve krizin artık farkına varabilmiştir. Fakat hala bugün açıklama yapıyorlar, en kötüsü geride kaldı diye.
DURGUNLUK SÜRECEK
2018’in tamamında ise büyüme yüzde 2,6 oldu. Saray iktidarının daha 2018’in Ekim ayında yaptığı yüzde 3,8’lik büyüme tahminin 1,2 puan altında kaldı. Yani tahminlerinin üçte ikisi ancak gerçekleşmiş. Görünen odur ki bu çeyrekle ilgili ilk öncü göstereler bu durgunluğun süreceğini gösteriyor.
DARALMAYAN SEKTÖR YOK
Ekonomik krizin sektörler üzerindeki etkilerine baktığımızda ise bu çeyrekte daralmayan hiçbir sektör yok. Son çeyrekte tarım yüzde 0,5, hizmetler sektörü yüzde 0,3 daralmış. Ama sanayideki kayıp olağanüstü büyüklükte. 2018’in son çeyreğinde sanayi üretimi yüzde 7 daralmıştı. Aynı dönemde sanayi katma değerindeki daralma yüzde 6,4 oldu. Mevsim ve takvim etkilerinden arınmış rakamlara bakarsak sanayideki daralma son dört çeyrektir, yani 2018 boyunca devam etmiş. Sanayide durgunluk, ekonomideki durgunluktan çok önce başlamış. Kan kaybının yoğun olduğu bir diğer sektör ise inşaat. 2018’in son üç ayında inşaat katma değerinde yüzde 8,7 daralma olmuş. Yine mevsim etkilerinden arınmış rakamlara göre inşaat sektöründeki daralma son 5 çeyrektir sürüyor. İnşaattaki kriz çok önce başlamış.
BU VURDUMDUYMAZLIK MİLLETİ AÇLIĞA MAHKUM EDİYOR
Tüm bu sektörlerdeki kan kaybına gözlerini kapatan, “dengelendik, dengeleniyoruz” diye milletle alay eden Saray Damadı anlaşılan bu tablodan memnun. “En kötüsü geride kaldı” diyor. Ama sosyal medyadan söylüyor. Neden çıkıp konuşmuyor? Ekonomiyi bu hale getirenlerin ağızlarından neden bir şey çıkmıyor? Saray sosyetesinin vurdumduymazlığı milleti açlığa mahkum ediyor. Ailelerin tüketim harcaması, 2018’in son üç ayında yüzde 8,9 daraldı. Bu kadar yüksek bir daralmayı 2009 krizinin başından beri ilk kez görüyoruz. Ailelerin dayanıklı tüketim malı harcaması yüzde 35, yarı dayanıklı tüketim malı harcaması yüzde 15 düşmüş. Dayanıksız tüketim malı harcaması yüzde 2,3 daralmış. Yani millet gıda gibi en temel harcamasını bile kesmiş.
BU RAKAMLAR KRİZ YOK DİYENLERİN KULAKLARINA KÜPE OLMALIDIR
Bu rakamlar ekonomideki krizi görmek istemeyenlerin kulaklarına küpe olmalıdır. Ekonomimizin canını yakan bir diğer önemli gelişme ise yatırımlardaki kan kaybının sürmesidir. Türkiye ekonomisi Saray iktidarı elinde yatırım ufkunu giderek kaybediyor. 2018’in son üç ayında yatırımlar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13 daraldı. Makine-teçhizat yatırımlarında aynı dönemdeki daralma ise yüzde 26 oldu. Bu yatırımları yapmadan ne borcumuzu ödeyebiliriz ne de bundan sonra dışarıdaki rakiplerimizle rekabet edebiliriz.
PATİNAJ BİTTİ, ARABA GERİYE KAYIYOR
Üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşlar Türkiye ekonomisine yönelik tahminleri sürekli aşağı çekiyorlar. En son Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma teşkilatı 2019’da daralma tahminini yüzde 0,4’den yüzde 1,8’e çekti. OECD’ye göre bu yıl G-20 ekonomileri içinde en sert daralacak ekonomi Türk ekonomisi. Sanayi yerine betona, ihracat yerine ithalata, üretim yerine tüketime, gelir artışı yerine borçlanmaya öncelik veren politikalarla gidilecek bir yer artık kalmadı. Sıcak parayla ekonomiyi daha fazla şişirmek artık mümkün değil. Tulumbada su bitti. Saray iktidarı yönetiminde Türkiye ekonomisi patinaj yapmayı bıraktı, araba artık geriye kayıyor.
KİŞİ BAŞINA GELİR 2007’NİN ALTINA İNDİ
2018’de dolar cinsinden milli gelir, bir önceki yıla göre 67 milyar dolar düştü. Kişi başına düşen gelir ise 2007 seviyelerinin bile altına indi. Türkiye ekonomisindeki bu düşüş ne zaman başladı diye dönüp baktığımızda, karşımıza 2014 ve 2014’te söylenen bir söz çıkıyor: “Ben alışılmış bir Cumhurbaşkanı olmayacağım.” Bu gayretin hukuk devletinde yarattığı yıpranma sonunda milletin cebini yaktı. Bu sözün ve tek adam olma hevesinin ekonomiye maliyeti 166 milyar dolara ulaştı.
BOŞ TENCERENİN KORKUSU SARDI
Peki milletimize yakın tarihimizin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşatan Saray iktidarı ve onun bekçiliğine soyunanlar şimdi ne yapıyor? Rahmetli Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Süleyman Demirel’in çok güzel bir sözü var: “Tencerenin düşüremeyeceği hükümet yoktur” diyor. Saray sosyetesi ve bekçilerini mutfaktaki boş tencerenin korkusu sarmış, birkaç belediyeyi elde tutmak için milleti ortadan bölüp, parçalamaya uğraşıyorlar.
BU SEVİYESİZLİKTE BİR KAMPANYA EN SON 1932’DE GÖRÜLDÜ
Kriz ilk çıktığında pansumanla işi geçiştiririz sandılar. Olmadı. Sonra birkaç aspirinle bu işi bitiririz dediler. Bitmedi. Ardından koltuklarını kaybetmemek için bir beka lafı tedavüle sürdüler. Tutmadı. Sonra hakaretlere ve milletimizin kutsallarını kullanmaya başladılar. Anlaşılan hakaretler millet vicdanında yer bulmayınca şimdi partilere ve parti liderlerine açıktan baskı ve tehdit uygulamaya başladılar. Dünya tarihi bu seviyesizlikte bir seçim kampanyasını herhalde en son 1932’de Almanya’da Nazilere yol veren seçimlerde görmüştü. Kendinden başka herkesi düşman haline getirme, diğer partilere ve onlara oy verenlere hakaret etme, rakipleri hapisle tehdit etme, milyonlarca liralık tazminat davalarıyla baskı altına almaya çalışma… Bunların hepsi Hitler ve Goebbels taktikleridir. Bu taktiklerin sonunda ne olduğunu da bütün dünya biliyor.
MİLLETİ SALTANATLARINI SÜRDÜRMEK İÇİN ARAÇ OLARAK GÖRÜYORLAR
Niyet, 31 Mart’a kadar milletin gerçek gündemi olan milletin mutfağındaki yangını konuşturmamak, artan işsizliği ve ekonomideki daralmayı gizlemek. Sarayın ve Saray sosyetesinin nezdinde milletin dertlerinin bir önemi yok. Millet onlar için saltanatlarını sürdürecekleri birer araç. Milletin satın alma gücü eriyormuş, millet işsiz kalıyormuş, ocaktaki tencereler boşmuş Sarayın kibir abidesi ve damadının umurunda bile değil. Varsa yoksa kendi koltukları. Bu koltuk sevdasına bir de utanmadan beka diyorlar. Kendilerini vazgeçilmez sanıyorlar.
MİLLETİN DURUMA VAZİYET ETME ZAMANI GELDİ
Sözlerim aziz milletime. Duruma vaziyet etme zamanı artık gelmiştir. Kendi koltukları için nefret diliyle konuşan, Anadolu ve Trakya topraklarında milletimizin bin yıllık kardeşliğini bitirmeye çalışan, milletimizin ekmeğine, aşına, işine göz koyan Saray iktidarına ve onun bekçisine artık bir uyarı yapma zamanıdır. 31 Mart’ta çıktıkları kibir kulelerinden milletimizin dertlerine, mutfağındaki yangına, ocaktaki boş tencereye sırtını dönenlere artık milletimizin bir sözü olacaktır. Belli ki kaybedecekleri belediyeler, saray sosyetesini içine düştükleri kibir sarhoşluğundan uyandıracaktır.
SORU CEVAP BÖLÜMÜ(*)
Konuşmasının ardından Faiz Öztrak, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in, CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş’la ilgili iddialarının sorulması üzerine Öztrak, “Sayın Yavaş, bu konuda yarın bir basın toplantısı yapacak ve bu iddialara cevap verecektir ama Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsünün bu iddiaları dile getirmesi, korkunun dağları beklediğini, sıkıntıların nerelere kadar çıktığını gösteriyor” diye konuştu.
Yavaş’ın açıklamasının ardından bu iddialarda bulunanların ne halde olduğunun görüleceğini kaydeden Öztrak, “Kaç zamandır bunu yapıyorlar. Yandaş medya eliyle önce çamur atıyorlar, sonra da suç isnat etmeye çalışıyorlar. Bu, FETÖ taktikleridir bize sökmez” dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsü’nün “Siyasi partiler şaibesiz aday çıkarma konusunda sorumludur” dediğini anımsatan Öztrak, “Doğru, ama bunu aynaya bakıp kendisine söylemesi lazım. Bizde Kayserili iş adamlarını uçaklara doldurup da Pensilvanya’ya götüren aday yok. Bizde teröriste ‘gerilla’ diyen aday hiç yok. Son bir şey daha, bizde, ‘mazimiz hizmet’ diyerek bir yerlere mesaj göndermeye çalışan aday da yok. Bence dikkat etmesi gereken Adalet ve Kalkınma Partisi Sözcüsüdür. Herhalde kendisinin bunlarla ilgili söyleyecek sözleri olacaktır. On parmağında on kara her yere sürmekle bu iş olmaz. Milletin mutfağındaki tencere boş, bunu konuşacaksınız. Diğer söyledikleriniz boştur” dedi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Taksim’de bir araya gelenlerin ezanı ıslıkladığı iddiasıyla ilgili bir soru üzerine Öztrak, “Ezan milletimizin kutsalıdır. ‘Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli’ dizelerini biz İstiklal Marşı yapmışız. Dünya üzerinde ezansız bir vakit yoktur, bir yerde ezan susarken başka bir yerde ezan okunmaya başlar. Dolayısıyla ezan, milletimizin kutsalıdır. Milletimizin hiçbir ferdinin ne Ezan-ı Muhammedi ne de diğer kutsallarla ilgili herhangi bir sorunu yoktur. Zaten yürüyüşü düzenleyen kadın örgütleri bu konuda açıklama yapmıştır. O gürültünün, o düdüklerin kendilerinin meydana girmelerini engellemeye çalışan polisleri protesto etmek amacıyla yapıldığını ifade etmişlerdir” değerlendirmesinde bulundu.
Geçmişte Kabataş Olayı adıyla hatırlanan iddiaların da gündeme geldiğini ifade eden Öztrak, milletin sağduyusuyla o ağır provokasyonun dahi milleti birbirine düşüremediğini kaydetti. Öztrak şöyle devam etti:
“3-5 belediye kaybetmeyeceğim diye milleti bu şekilde provoke ederek birbirine düşürmeye çalışmak, nefret tohumları ekmek hiçbir işe yaramaz. Hele hele bunu yapan üstüne Cumhurbaşkanı gömleğini giymiş Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’ysa o hiç olmaz. Çünkü Cumhurbaşkanı gömleğini üstünde taşıyan, milletin birliğini ve beraberliğini sağlamakla yükümlüdür. Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yandaş basınında çalışan köşe yazarları dahi bu işin doğru olmadığını söylerken, Cumhurbaşkanı’nın bunların gerisine düşmesi aslında seçim kaybetme korkusunun nerelere kadar ulaştığını açık seçik göstermektedir.”
Öztrak, başka bir soru üzerine, Edremit’te sela konusunda yakışıksız ve kabul edilemez sözleri nedeniyle eski Akçay Belediye Başkanı Cahit İnceoğlu’nun kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini Edremit Belediye Başkan adayları Selman Hasan Arslan’ın bu süreçle ilgisinin bulunmadığını belirtti.
(*) Düzeltilmiş metindir.