HÜKÜMET, İSTANBUL’U ULUSLARARASI FİNANS MERKEZİ YAPAMAYINCA UMUDUNU İSLAMİ FİNANS MERKEZİ YAPMAYA BAĞLADI(TBMM/20 EYLÜL 2013)
ANKARA – 20 Eylül 2013- CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, hükümetin İslami finansal araçların likiditesini artırabilmek için Merkez Bankası’na yeni görevler verdiğini ifade etti. Bu çerçevede amacı İslami finansal araçlara likidite derinliği sağlamak olan “Uluslararası İslami Likidite Yönetim Şirketine” TCMB’nin ortak edildiğini söyleyen Öztrak, “İstanbul’u ‘Uluslararası Finans Merkezi’ yapma hedefiyle yola çıkan hükümet, bunu yapamayacağını anlayınca, şimdi ‘En azından İslami finansın merkezi yapabilir miyim?’ telaşına düştü” diye konuştu.
Başbakan’ın “Paranın dini, milleti, ırkı olmayacağı” yönündeki sözlerini de hatırlatan Öztrak, “Paraya bu kadar hümanist yaklaşan, hiç bir şek, şüphe ve ayrım göstermeyen başbakanın çabası, ‘Acaba önümüzdeki günlerde azalacak New York ve Londra sermayesinin yerine Körfez ve Asya sermayesini koyarak seçim ekonomisi uygulayabilir miyim?’ telaşı olmasın?” diye konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak TBMM’de düzenlediği basın toplantısında son ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. ABD Merkez Bankası’ndan (FED) 22 Mayıs’ta gelen tahvil alımlarını azaltma sinyalinin ardından dünya piyasalarında başlayan sarsıntının en fazla hissedildiği ekonomilerin başında Türkiye’nin yer aldığını ifade eden Öztrak, FED’in bu kez 18 Eylül’de yaptığı “likidite miktarında şimdilik bir değişiklik yapmayacağız” açıklamasıyla piyasaların coştuğunu, “tek bir çiçekle yeniden bahar havasına girildiğini” söyledi. Öztrak, “Yaşanan bahar havasına rağmen, ortaya bir takvimin konulmamış olması önümüzdeki günlerde belirsizliği daha da artıracaktır” değerlendirmesinde bulundu.
-ABD SICAK PARAYI ER YA DA GEÇ ÇEKECEK-
ABD Merkez Bankası bilançosunun ABD’nin GSYH’sına oranının krizden önce yüzde 6 iken bu büyüklüğün şimdi yüzde 22’ye ulaştığını, bu durumun sürdürülebilir olmadığını ifade eden Öztrak, “ABD Merkez Bankası er ya da geç bu parayı çekmek, kriz sürecinde şişen bilançosunu söndürmek zorundadır. FED son kararı ile hem borç tavanı ile kongre arasına sıkışmış Obama yönetimine, hem de gelişmekte olan ekonomileri yöneten hükümetlere ve bu ülke piyasalarında sıkışıp kalan ABD fonlarına bir nefes alma imkânı tanımıştır. Ama ‘bunun süremeyeceğinin’ de altını çizmiştir” diye konuştu.
-HÜKÜMET YALANCI BAHARA KANMASIN-
FED açıklaması sonrası ekonomide yaşanan birkaç aylık rahatlamanın hükümet tarafından iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Öztrak, “AKP hükümeti bu yalancı bahara kanıp, eski paradigmalarına geri döner, mahalli idare seçimlerine yine vatandaşı borca batırarak ve istikrar türküleri söyleyerek gidebileceğini düşünürse bu ülkeyi çok ciddi sıkıntıya sokar” uyarısında bulundu.
-DÜNYAYA PROVA, TÜRKİYE’YE ‘KUSURSUZ FIRTINA’ OLDU-
Öztrak, dünya ekonomisinde 22 Mayıs’tan bu yana yaşananların tüm “dünya için küçük bir prova” olduğunu ifade ederek, Türkiye’de bu küçük provanın “kusursuz bir fırtınaya” dönüştüğüne, Türkiye’nin en kırılgan ekonomiler arasında sayıldığına dikkat çekti. Öztrak, Türkiye’deki kırılganlığın kaynağında ekonomik göstergeler kadar Başbakan Erdoğan’ın kutuplaşmayı artıran ve sosyal tansiyonu yükselten söylemleri ile “sınırlarında bir savaşı çağırma noktasına gelen ‘sırf hata’ dış politikasının neden olduğu siyasi belirsizliklerin” de olduğunu söyledi.
-BAŞBAKAN VE EKİBİ İLE BABACAN ARASINDA CİDDİ BİR ÇATIŞMA OLACAK-
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın büyümedeki kalite sorunu ve borçlardaki artış ile ilgili açıklamasını da hatırlatan Öztrak, “Bu açıklamalar, 11 yıldır kendilerinin iktidarda olduğunu ve bu tablonun baş sorumlusu oldukları gerçeğini değiştirmedi” dedi. Babacan’ın açıklamasıyla, “ekonomide gelecekte daha akılcı davranılacağı” konusunda umutlanmışken, Maliye Bakanı’nın “hane halkı borcunda sıkıntı görmüyorum” diyerek Başbakan Yardımcısını açığa düşürdüğünü, Ekonomi Bakanı’nın da “büyümenin kalitesinde herhangi bir sorun görmediğini açıkladığını hatırlatan Öztrak, “Bu, önümüzdeki dönemde seçim ekonomisi uygulamama ve ABD Merkez Bankası’nın tanıdığı süreyi değerlendirme konusunda Başbakan ve ekibiyle, Başbakan Yardımcısı arasında ciddi bir çatışma olacağını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
-TÜRKİYE’DE HER BİN YETİŞKİNDEN 875’İ BANKALARA BORÇLU-
AKP döneminde katlanarak artan iç ve dış borçlar hakkında bilgi veren Öztrak, IMF’nin yaptığı “finansal erişim araştırması” sonuçlarına göre Türkiye’deki her bin yetişkinin 875’inin bankalara borçlu olduğunu, Türkiye’nin 83 ülke arasında, Singapur’dan sonra, bankalara en çok borçlu vatandaşa sahip ikinci ülke konumunda bulunduğunu ifade etti.
Türkiye’nin borçla şişirilen bir büyümeden, kendi işgücünü üretime koşacak, üretime koştuğu iş gücüne hak ettiği kazancı sunacak bir büyüme modeline geçmek zorunda olduğunu ifade eden Öztrak, Türkiye’nin gelecek bir yılda bulması gereken finansmanın 224,5 milyar dolara ulaştığına dikkat çekti.
-DÜŞEN KURA KANMAYIN-
Özellikle döviz borçlusu firmaların kurdaki geçici gevşemeyi fırsat bilerek açık pozisyonlarını kapatacak önlemleri almaları gerektiğini ifade eden Öztrak, “Vatandaşlara da düşen döviz kuruna kanmamalarını ve dövizle borçlanmaktan uzak durmalarını kesinlikle tavsiye ediyorum” diye konuştu.
-VARLIK BARIŞINDADİKKATLİ OLUNMAZSA “EN BÜYÜK KARA PARA YIKAMA MAKİNASI” OLACAĞIZ-
Kamu bankalarında son bir kaç ayda sadece iki şirkete verilen krediler nedeniyle 800 milyon dolar batırıldığını hatırlatan Öztrak,Varlık Barışı ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Bildiğiniz gibi hükümet varlık barışından umduğunu bulamayınca süreyi uzatmıştı. Şimdi bunu fırsat bilerek bazı yabancıların kara paralarını aklamak için kendisine yerli ortak aradığına dair söylentiler artmaya başladı. Zaten kara para konusunda sicili bozuk olan bu hükümetin, ülkemizi ‘dünyanın en büyük kara para yıkama makinesi’ haline getirecek bu girişimlere karşı dikkatli olması konusunda uyarıyorum.”
-HÜKÜMETE UYARI: ARANIZDA KOORDİNASYON SAĞLAYIN-
Hükümetin yapısal sorunları çözecek reformlara odaklanması gerektiğini bildiren Öztrak, “Hükümet aynı zamanda kendi içinde koordinasyonu sağlayarak her kafadan bir ses çıkmasını önlemek zorundadır” diye konuştu.
-İSTANBUL’U ULUSLARARASI FİNANSIN MERKEZİ YAPAMAYINCA İSLAMİ FİNANSIN MERKEZİ YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR-
Bir süredir Türkiye’de finans zirveleri adı altında birtakım toplantılar yapıldığını, İstanbul’u “Uluslararası Finans Merkezi” yapma hedefiyle yola çıkan hükümetin, bunu yapamayacağını anlayınca, şimdi “En azından İslami finansın merkezi yapabilir miyim?” telaşına düştüğünü söyleyen Öztrak, “İslam Kalkınma Bankası’nın Türkiye şubesi ve İslami Finans Araştırma Merkezi alayiş valayişle açılıyor, bu da yetmiyor sadece Türkiye’de değil dünyada İslami finansal araçlarının likiditesini artırabilmek için Merkez Bankası’na yeni görevler veriliyor. Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Uluslararası İslami Likidite Yönetim Şirketine ortak ediliyor” dedi. 2010 yılında kurulan bu şirketin kuruluş amacının, “Şeriata uygun finansal araçlar sunan, bu konuda finansal hizmet veren kuruluşların likidite ihtiyaçlarını karşılamak” olduğunu belirten Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Merkez Bankası’nın ortak edildiği bu uluslararası likidite şirketi, ihraç edilen bu kâğıtların dönmemesi veya zarar etmesi durumunda zararı karşılıyor mu, karşılamıyor mu? Bu durumda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu zarara ortak ediliyor mu, edilmiyor mu? Bu sorulara cevap bekliyoruz.”
-KÖRFEZ VE ASYA SERMAYESİYLE SEÇİM EKONOMİSİ Mİ UYGULANACAK?-
Başbakan Erdoğan’ın mayından ayıklanan Suriye sınırındaki toprakları İsrail sermayesine devretme çabası esnasında söylediği “Paranın dini, milleti, ırkı olmayacağı” yönündeki sözlerini de hatırlatan Öztrak, “Paraya bu kadar hümanist yaklaşan, hiç bir şek, şüphe ve ayrım göstermeyen başbakanın çabası, ‘Acaba önümüzdeki günlerde azalacak New York ve Londra sermayesinin yerine Körfez ve Asya sermayesini koyarak seçim ekonomisi uygulayabilir miyim?’ telaşı olmasın?” diye konuştu.
-İCAZET VEREN, HSBC’NİN VE CITIBANK’IN MAAŞLI İMAMLARI-
İslami finansal araçların şeriata uygunluğuna icazet veren ulemanın Londra’da HSBC ve Citibank’ın maaşlı imamlarından oluştuğunu ifade eden Öztrak, “Kurulan düzene bir bakın. Bir de çıkmışlar, ‘Bu finansal araçları esas sosyal demokratlar desteklemelidir’ diyorlar. Ali’nin külahını Veli’ye giydirip sonra da destek istiyorsunuz. Geçin bunları…” dedi. Özellikle yurtdışında yaşayan vatandaşların alın terini ve temiz dini duygularını istismar ederek kar payı ve şirketlere ortaklık adı altında vatandaşların çok ciddi zararlara sokulduklarını da hatırlatan Öztrak, “Vatandaşlarımızın bu zararlarını telafi etmek için kılını kıpırdatmayan bu hükümetin yeni İslami enstürmanlar peşinde koşmasını da vatandaşlarımızın takdirine bırakıyorum” diye konuştu.
-İŞ BULAMAYAN KADIN EV KADINLIĞINA DÖNÜYOR-
Haziran ayında istihdam verilerinin iş bulma ve vatandaşa iş imkanı sağlama konusunda sıkıntıların arttığını gösterdiğini ifade eden Öztrak, Haziran’da işsiz sayısının 2.5 milyonu geçtiğini, iş bulma ümidini kaybetmiş veya çeşitli nedenlerle iş aramayan ancak ‘bulsam çalışırım’ diyenleri de kapsayan geniş işsizlerin sayısının ise 553 bin kişilik artışla 4 milyon 556 bin kişiye ulaştığını ifade etti. Yaşanan artışın 2009 yılı ekim ayından bu yana gerçekleşen en yüksek artış olduğunu belirten Öztrak, genç işsiz sayısının 110 bin kişi artarak 822 bine ulaştığına dikkat çekti. İstihdam rakamlarının kadın istihdamında da ciddi sorunlar yaşandığını gösterdiğini belirten Öztrak, şunları belirtti:
“Geniş işsizlikteki artışın, 471 bin kişisi kadın. Yani son bir yılda gerçek işsiz sayısındaki her 100 kişilik artışın 85’i kadın. Nitekim ‘çeşitli nedenlerle iş aramayan ancak iş bulsam çalışırım’ diyenlerdeki 274 bin kişilik artışın 216 bini kadınlardan oluşuyor. Bu kadınların iş bulursa çalışmak istediği, ancak iş bulamadığı için ev kadınlığına döndüğünü gösteriyor. Eğitim durumuna göre işsizlere baktığımızda durum daha da vahim. Son bir yılda işsiz sayısındaki 300 bin kişilik artışın 51 bini yükseköğrenim görmüş kadınlardan oluşuyor. Yani son bir yılda işsizlikteki her 100 kişilik artışın 17’si yükseköğrenim görmüş kadınlarımızdan kaynaklanıyor. Kadınlarımız üniversiteye gidiyor, mezun oluyor ama mezun olduktan sonra erkekler kadar iş bulmakta nedense şanslı olamıyor. Bir süre sonra da iş bulma ümidini tamamen kaybederek iş yaşamından çekiliyor. Üniversite mezunu ev kadınları ordusuna katılıyor.”
-MERKEZ BANKASI BAŞKANI İLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİM GEÇERLİ-
Öztrak, daha önce TCMB Başkanı’nın yılsonu için dolar kurunun 1.92 TL olacağına yönelik açıklamalarını eleştirdiğinin hatırlatılması ve TL’nin dolar karşısında tekrar değer kazanmaya başladığının hatırlatılması üzerine de şunları kaydetti:
“Dolar kuru bugün 1.97 TL, TCMB Başkanı’nın Aralık ayında 1.92 TL’lik hedefi de orada duruyor. Bu hedefle ilgili söylediğim her şey geçerlidir. Bir Merkez Bankası başkanı nokta kur hedefi vermek gibi büyük bir yanlışı yapamaz. Hele hele dalgalı kur rejimindeyken.
Yaşadığımız son sıkıntılar, dalgalı kur rejiminin gelişmekte olan ekonomiler için ne kadar uygun bir rejim olduğunu, açıkça ortaya koymuştur. Sisteme, olan bitene kurun sıçrayarak uyum sağlamaya çalışması, daha önce kuru aşağı çeken yabancı sermaye girişlerinin büyük bir hızla ülkeleri terk etmesine engel olmuştur. Hatta bugün söylenmektedir ki, ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke’nin böyle bir karar almasının arkasında, yükselen piyasa ekonomilerinde, yükselen kurlar nedeniyle büyük zararlar ettikten sonra sıkışan ABD fonlarının yaptığı baskının da etkisi vardır. Tekrar söylüyorum: Ben, ‘tahmin’ demiyorum. Merkez Bankası başkanları kur tahmini yapamaz. Kur tahmini yaparsa hedef haline gelir.”