İSTANBUL HAVALİMANI MİLLETİN SIRTINA KAMBUR, BÜTÇEYE KARA DELİK
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI VE PARTİ SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK’IN BASIN AÇIKLAMASI (31 EKİM 2018)
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, MYK toplantısı sonrasında yaptığı basın toplantısında şunları belirtti:
Cumhuriyetimizin 95. yılını büyük coşkuyla kutladık. Sözlerime başlarken cumhuriyetimizin ve partimizin kurucu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve bu topraklar için canını veren tüm şehitlerimizi ve savaşan tüm gazilerimizi minnetle anıyor, huzurlarında saygıyla eğiliyorum.
CUMHURİYET İNSAN OLMA MÜCADELESİDİR
Cumhuriyet bir büyük mücadeledir. Mücadele emperyalizmle ve onun işbirlikçisi saray ile halk arasındadır. Mücadele, saraya kul olmak yerine vatana vatandaş olmak içindir. Mücadele tebaa olmak yerine özgür ve eşit yurttaşlar topluluğu olmak içindir. Mücadele tam da daha dün “İslami olarak Cumhurbaşkanına itaat etmek farz-ı ayndır, karşı gelmek harpten kaçmak manasına gelir, haramdır” diyebilen ve sarayın bir üniversite rektörlüğüne atamayı cüret edebildiği, yurttaşı tebaa haline getirmek isteyen çağdışı kalmış kafalarladır. YÖK’ten bu rektör hakkında derhal gereğini yapmasını bekliyoruz.
Mücadele tam bağımsız olmak içindir. Mücadele fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller içindir. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olma mücadelesidir ve bu mücadele insanlık var olduğu müddetçe hiç bitmeyecektir. Çünkü cumhuriyet insan olma mücadelesidir. Bu vesileyle cumhuriyetimize sahip çıkma kararlılığımızı bir defa daha ifade ediyor, “Yaşasın Cumhuriyet diyerek gündemimize geçiyorum.
KUMPAS DAVASI ÇÖKECEK, EREN ERDEM ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAK
Ama öncelikle vefatının yıldönümünde ülkemizin yetiştirdiği en büyük bilim adamlarından ve partimizin önceki dönem Genel Başkanlarından Sayın Erdal İnönü’nün ölümünün 11. yıldönümü kendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz. Yine bugün haksız şekilde Haziran ayından buyana tutuklu bulunan Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem ilk defa mahkemeye çıkıyor. Eren Erdem 4 aydır hapiste. Şunu biliyoruz, yargılandığı kumpas davası mutlaka çökecek. Çünkü bugüne kadar çökmeyen kumpas davası yok ve Eren Erdem bir an önce özgürlüğüne kavuşacak. Bugün inşallah Eren Erdem’in özgürlüğüne kavuşmasını da bekliyoruz. Çünkü davanın tek tutuklu sanığı Eren Erdem.
SARIKAMIŞ’TAN 104 YIL SONRA
Bugün MYK gündemimizde ekonomideki son gelişmeleri ele aldık, tarım politikalarını değerlendirdik, yerel seçimlerde izlenecek siyaset stratejisini tartıştık, eğitim politikaları ve özellikle İstanbul’daki taciz meselesini ele aldık. Cemal Kaşıkçı meselesiyle ilgili son gelişmeleri değerlendirdik.
Gündemimizin en önemli konularından biri de Tunceli’de donarak şehit olan askerlerimizdi. Saray milletten kopmuş gösterişli harcamalarına devam ediyor. Cumhuriyetin evlatları ise cumhuriyetin bekası için görev yaparken ayazda donarak şehit oluyor. Yıl 2018, Sarıkamış felaketinin üzerinden 104 yıl geçtikten sonra Tunceli’de iki Mehmetçiğimiz soğukta donarak şehit oldu. Ben şehit evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize sabır diliyorum. Saray için milyarlar harcanırken, itibar için uçan saray filoları kurulurken askerimize soğuk kış koşullarına dayanacak donanım alınamıyor. İçişleri Bakanı teçhizat eksiği yok diyor. Hava koşulları aniden ağırlaşmış.
MİLLETTEN KOPMUŞLAR
Çorlu’da tren kazası oldu hava koşulları dediler. İki askerimiz hem de Ekim ayında Tunceli’de donarak şehit oluyor yine hava koşulları deniyor. Bu ülkenin bir meteoroloji teşkilatı yok mu hava koşulları hakkında kendilerine doğru düzgün bilgi veren? Her şeyi hava şartlarına bağlayıp işin içinden sıyrılıveriyorlar. Sayın Bakan yine dün açıklama yapmış her zamanki gibi çok konuşup hiçbir doğru düzgün bilgi vermemiş. Mutat olarak Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırmış. “Teçhizatımız tam” demiş. Bu teçhizat tamsa bu asker Tunceli dağlarında donarak nasıl şehit oluyor? Bunun cevabı yok. Sorumluluk hissediyorlarmış. Biz milletten kopmuşsunuz geçin bunları.
ŞEHİDE KELLE DİYENLERDEN ALACAK DERSİMİZ YOK
Bu arada bir şey daha ifade etmek istiyorum. Bizim şehitlerimize kelle diyen zihniyetten alacağımız hiçbir şehadet dersi yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi kurtuluş savaşı meydanlarında kurulmuş şehitlerin ve gazilerin partisidir. Mugalatayı bırakacaksınız. Madem tek adamsınız sorumluluğu alacaksınız, sorumluları bulacaksınız, kendiniz de siyasi sorumluluğunuzun gereğini yapacaksınız. Ya bundan sorumlu bakanı görevden alacaksınız ya da istifa edeceksiniz.
İSTANBUL HAVALİMANI MİLLETİN SIRTINA KAMBUR, BÜTÇEYE KARA DELİK
29 Ekim’de İstanbul’da bir havalimanı açılış töreni yapıldı. Bu törende anladık ki, bu havaalanının tam olarak faaliyete geçmesi gecikecek ve Atatürk Havaalanı daha önceden söylendiği gibi kapatılmayacak, faaliyette olmaya devam edecek. Yani seçmenin gözünü boyamak için yine natamam bitmemiş bir havaalanını açtılar. Yetmedi birde bu natamam havalimanının açılış törenini bahane edip cumhuriyetimizin kuruluş kutlamalarını cumhuriyetin başkentinden alıp saltanatın başkenti olarak gördükleri İstanbul’a taşıdılar. Açılıştaki şaşanın, debdebenin hangi kaynaklardan karşılandığını sorsak cevap hazır, masraf bizden çıkmadı müteahhitlerin cebinden çıktı diyecekler. Yandaş müteahhitlerinizin holdingleri o içtiğiniz efulilerin, smoothielerin, ejder sularının parasını son kuruşuna kadar sizin Avroyla vermiş olduğunuz garantiler sayesinde milletimizden tahsil edecekler. Bu havaalanının milletin sırtında bir kambur, bütçede bir karadelik olacağı bu açılışta bir defa daha belli olmuştur.
BU YATIRIM “BEYAZ FİL”
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim ülkemizin kalkınmasını sağlayan yatırımlara hiçbir karşıtlığımız yoktur. Bu yatırımların yapılmasını mutlaka isteriz. Ama bizim karşı duruşumuz yatırıma değil akılsızlığadır. Bu proje 10.3 milyar avroluk bir gösteriş yatırımı, ekonomideki tabiriyle bir “beyaz fil.” Ancak mevcut Atatürk havalimanı kapatıldığında yaşayabilecek bir tesis. Kapatılmazsa ayakta duramaz. Şimdi bir havaalanını kapatıyorsunuz onun karşılığında diğer bir havaalanını açıyorsunuz. Peki bu milletin refahına ne ilave getiriyor? Hiçbir ilave getirmiyor. Saray rejimi gösterişi ve israfı seviyor. Cumhuriyet ise akla, bilime ve fizibiliteye değer verir. Bu proje serbest piyasa koşullarında yapılması mümkün olmayan bir yatırım. Bu nedenle de bu projeyi yapan havuz müteahhitlerine, yandaş holdinglere devlet her türlü garantiyi vermiş.
AKP GENEL BAŞKANI EFULİYİ FAZLA KAÇIRDI
AKP’nin Genel Başkanı İstanbul Havalimanı’nın açılışında milletimize bu projede herhangi bir Hazine garantisi olmadığını, sadece sembolik olarak 12 yıl için 342 milyon avro dış hat yolcu geliri garantisinin verildiğini söylüyor. Oysa Sayıştay’ın 2016 yılında Devlet Hava Meydanları’yla ilgili hazırladığı denetleme raporu var. Bu raporun 83. sayfasında yer alan 24. tabloda şu söyleniyor, ilk yıl 316 milyon 351 bin 370 Avro gelir garantisiyle başlıyor ve 12 yılın sonunda devlet hava meydanları işletmesi havuz müteahhitlerine toplam 6 milyar 300 milyon avro gelir garantisi veriyor. Bugünkü kurla çarptığınız zaman ne ediyor? 40 milyar Türk lirası. Yani arkadaşlar 40 katrilyon Türk lirası eski parayla. Bunun neresi sembolik? Nasıl bir sembolik harcama bu? Sayıştay raporuna göre verilen garanti AKP Genel Başkanının söylediğinin tam 18 katı. Ya AKP Genel Başkanı dün yine bu törenlerden önce efuliyi fazla kaçırdı ya da Sayıştay raporu doğruyu söylemiyor.
BÖYLE İKTİDAR VARKEN DÜŞMANA GEREK YOK
Vatandaşına değil, yandaşlarına hizmet götüren bir havaalanı bu. Yandaşlarına verdikleri AKP Genel Başkanına garantiler sembolik gelebilir ama ülkemize yaşattığı ekonomik krizin altında inim inim inleyen milletimizin sırtında bu garantiler taşınmaz bir yüktür. Milletten kopan saray vatandaşın vergisini yandaş holdinglere peşkeş çekmiştir. Dış borçla ve garantilerle yapılan İstanbul Havalimanı yaşadığımız krizi daha da ağırlaştıran bir karadeliktir. Milletin hazinesinin kasasından yandaş müteahhitlerin kasasına akıtılacak avroların yanında şehrin ciğerlerini sökerek yaratılacak kentsel rantlarda bu müteahhitlere peşkeş çekilecektir. Nitekim bu müteahhitlerin çevrede alışveriş merkezleri, ofisler, konutlar yapmak istediği basınımıza sızmıştır. Hatalı kararları kararlı hatalara dönüşen, akla ve izana uymayan icraatlar peşinde koşan, vizyon ve misyonu şaşadan, debdebeden ve yandaş doyurmaktan ibaret olan bir iktidar olduktan sonra ülkemizin pek de düşmana ihtiyacı yoktur.
BU BÜTÇE FAİZ LOBİLERİNİN BÜTÇESİDİR
Bu hafta sonu 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı da yayımlandı. Artık adı böyle oldu. Yıllık programdı eskiden, şimdi Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı. Yani bunda ne varsa cumhurbaşkanı sorumlu. Böylece tek adamın bu bütçeden kimlere ne vereceği de tam olarak ortaya çıktı. Bu bütçe faiz lobilerinin bütçesidir diyorum. Aslında bunu ben demiyorum bütçenin kendisine baktığınız zaman açık seçik gözüküyor. 2017’de vatandaşımızdan toplanan her 100 liralık verginin 11 lirası faiz lobilerine ödenmiş. 2019 bütçesinde vatandaştan toplanacak her 100 liralık verginin 16 lirası faiz lobilerine gidecek. Pansuman ve aspirin tedavisiyle ekonomide geldiğimiz nokta budur. Millet çalışacak, kazanacak, vergisini ödeyecek tek adam faiz lobilerini abat edecek. 2019 bütçesinin kazananı faiz lobileridir.
ÇİFTÇİYE DESTEK, KANUNUN EMRETTİĞİNİN YARISI
Peki vatandaşa ne gidecek? Tarım Kanunu var. Tarım kanununa göre 2019’da çiftçiye verilmesi gereken destek 44,5 milyar Türk lirası. Peki AKP Genel Başkanı programda çiftçiye ne kadar destek vereceğini söylemiş? 17 milyar Türk Lirası. Yani kanunun ver dediğinin yarısı bile değil. Oysa bu yılın ilk yarısında çiftçi ürününü düşük fiyatla sattı. Döviz krizi daha yoktu, bu boyutlara varmamıştı. Döviz kuru zirve yapınca gübre fiyatları da zirve yaptı, mazot fiyatları arttı, ilaç fiyatları arttı, tohumluk fiyatları arttı. Bütün bunlar artınca çiftçi şu anda bir kısmı ekim yapamadı. Bir kısmı da ekim yaparken ekim gübresini atamadı. Gıda krizi kapıda. Ama çiftçiye destek yok. Kasım ayının 1’nde fındık destekleme taban fiyatı ilan ettiler. Kime çalışıyorsunuz? Üreticiye mi? Üretici elindeki fındığı zaten sattı. Siz bu fiyatı fındık stoklayanlardan fındık almak için ilan ettiniz. Evet sarayın itibarından hiç tasarruf olmuyor ama çiftçiye verilen destekten bal gibi tasarruf oluyor. Akıllı harcama derken ben işte bunu kastediyorum.
AKIL DIŞI HARCAMA BUDUR
Yine bu programa baktığımızda eğitim gibi toplumumuzu yakından ilgilendiren bir takım harcamalarda ciddi kesintiler yapıldığını görüyoruz. 2019’da eğitime yapılacak harcamalar milli gelirin yüzde 3,5’i. Bu aslında değerli basın mensupları, son derece düşük bir oran. Ekonominin yüzde 4,7 yani 5 civarında daraldığı 2009 krizinde dahi milli eğitime milli gelirden ayrılan pay yüzde 3,9’du. Evet yine sarayın itibarından tasarruf olmuyor ama eğitimden, çocuklarımızın geleceğinden tasarruf ediliyor. Akıl dışı harcama dediğimiz bundan başka ne olabilir ki?
BU AÇIKLAMA POPÜLİZM NOBELİ ALIR
Saraya yeniden hakim olan ve oldukça tehlikeli bulduğum kibir ve hamaset diline de dikkatlerinizi çekmek istiyorum. AKP Genel Başkanı rahibi ABD Başkanına iade etti, dolar kuruda 5,5 lira civarına geldi. Aldı mı sarayı bir rahatlama! Kayınpederin, “Terör örgütleriyle diz çöktüremeyenlerin ekonomi kozunu da boşa çıkardık” şeklindeki kibirli böbürlenmelerinin ardından, Bakan damadı dün, “Dövizde yaşanan dalgalanmalar yabancı bir ülkenin başkentinde planlanmıştır, 10 Ağustos planını yapanlar duvara tosladı” dedi.
Şimdi bir kere birincisi, eğer bu doğru değilse gerçek ötesi popülist söylem dalında Nobel almaya aday bir açıklama. Ama bir bakan bir başkentte Türkiye ekonomisiyle ilgili operasyon tezgahlandığını söylüyorsa bunun hangi başkentte olduğunu açıklamak zorundadır.
KOMPLOYU YAPAN BAŞKENT HANGİSİ, AÇIKLAYIN!
Plan Bütçe Komisyonu’nda bu başkentin neresi olduğu defalarca sorulmasına rağmen Sayın Bakan soruya cevap vermemiştir. Hiçbir yetkili böyle bir lafı ortaya atıp sonrada sessizliğe bürünemez. Devlet yönetimi ciddiyet gerektirir. Sayın Bakan bu başkent hangisiyse açık açık söylemek zorundadır. Saray ne zaman sıkışsa hemen dışarıdan birilerinin operasyon yaptığını söylemeye başlıyor. Hatırlayın 15 Temmuz’da da, hain darbe girişiminde de aynı söylem vardı. Şimdi ben soruyorum, 15 Temmuz’da ve 10 Ağustos’ta bize operasyon çekenler kimler, hangi başkentlerde bu operasyon yapıldı? Bize komplo yapan başkent hangi başkent? Buradan açıkça ifade ediyorum, bize komplo yapan ülke hangisiyse karşısında iktidar muhalefet kol kola girelim hem beraber ona karşı mücadeleyi başlatalım. Ama bu işin aslı var mı, yok mu bunu bilmek zorundayız.
EKONOMİYİ DOLARKOLİK YAPAN DA O BAŞKENT Mİ?
Bunun içinde şu sorulara da cevap bulmak gerekiyor. Türkiye’nin dış borcunu 2002’de 129 milyar dolardan bugün 457 milyar dolara çıkaran, kısa vadeli borcunu 2002’de 16,4 milyar dolardan bu yılın Ağustos ayı itibariyle 114 milyar dolara çıkaran, ekonomimizi dolar kolik yapan, sıcak para bağımlısı haline getiren, dış borç batağına sokan bu başkent miydi? Ülke bir yılda mı borca batıp emir alır hale geldi? 16 yıldır iktidarda siz yok muydunuz? Ne yaptınız? Gerçek ötesi popülist söyleme dayanan algı operasyonlarıyla hakikatleri gizlemeye çalışmaktan artık vazgeçin. Yanlışlarınızın, başarısızlıklarınızın hesabını Türk milletine vermek zorundasınız. Başkalarını suçlayarak sorumluluktan kurtulamazsınız.
YANDAŞA VAR, VATANDAŞA YOK
Tabi şunu da söylemeden geçmemek lazım. Madem dolarda bu dönemde bir rahatlama var bunu vatandaşın elektrik ve doğalgaz fiyatlarına neden yansıtmıyorsunuz? Neden sadece yandaşlarınıza verdiğiniz elektrikte yüzde 9 indirim yapıyorsunuz da, yandaşlarınızın kurduğu santrallere verdiğiniz doğalgazda yüzde 9 indirim yapıyorsunuz da vatandaşımıza verdiğimiz doğalgazda neden indirim yapmıyorsunuz? Hep yandaşa çalışıyorsunuz, vatandaşımıza hiçbir şey yok.
RAKAMLARA BAKIYORUM, UYKULARIM KAÇIYOR
Beyler, artık şu efulileri içmeyi kesin, kendinize gelin ekonomi gemisi hala çok tehlikeli sularda ve çok da yıpranmış bir durumda seyrediyor. Bizi emir alacak duruma getiren borçlar hala ortada duruyor, önümüzdeki yıl Türkiye’nin borçlarını çevirmesinde ciddi güçlüklerle 225 milyar dolarlık borcunu çevirmesinde ciddi güçlüklerle karşılaşacağını dışarıda, içerde herkes söylüyor ve açık söyleyeyim, Hazine Müsteşarlığı yapmış biri olarak ben bu rakamları gördüğümde uykularım kaçıyor. Ama bir bakıyorum saray son derece rahat. Tüm bu rakamlar ekonomide artık yumuşak iniş ihtimalinin kalmadığını, inişin oldukça sert olacağını gösteriyor. Ama milletten kopan tek adam yaşananlar için “Kriz değildi, dışarıdan saldırıydı, o da bitti” diyor. Ama millet perişan.
İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATINA GÖZ DİKTİLER, BU IMF AKLIDIR
Şimdi programı yayınladılar programda kıdem tazminatı reformundan söz ediyorlar. Bu, işçilerin kıdem tazminatlarına göz dikmektir. Bu borcunu ödeyemeyen holdinglerin yükünü emekçilerin sırtına yıkmaya dönük yeni bir saray operasyonudur. Bu aslında bir IMF aklıdır. Hani siz IMF defterini kapatmıştınız? Halka gerçekleri söylemiyorlar. Kapalı kapılar ardında IMF’den talimat alıyorlar. Sadece IMF görüntüde yok. Bu onların eski huyu. Oslo’da da aynısını yaptılar. Seçmeni kandırmak için sahnede şarkı söylüyor gibi yapıyorlar ama aslında sahnede ne çalan parça orijinal ne de ses gerçek. Emekçilerin tek gelecek güvencesi olan kıdem tazminatlarıyla oynanmasına izin vermemekte kararlıyız değerli basın mensupları.
EFULİ BÖYLE ZAMANDA LAZIM
Son olarak bir iki konuya daha izninizle değinmek istiyorum. Hafta sonunda İstanbul’da bir Suriye zirvesi yapıldı. 4 ülkenin Cumhurbaşkanları ve şansölyeleri bir araya geldi. Ama bu zirveden sonra yapılan açıklanan deklarasyonda PKK’nın da, YPG’nin de, PYD’nin de terör örgütü olarak masadakilere kabul ettirilemediğini gördük. Aslında hep efuli efuli diyorum, işte efuli böyle zamanlarda lazım. Masanın etrafına oturmadan önce çekecektiniz efuliyi, toplayacaktınız cesaretinizi diyecektiniz ki “Bu örgütler bir terör örgütüdür. Öncelikle bunu sonuç bildirisine yazacağız bu bir. Şu Menbiç işini de bitireceğiz, bu da iki…” Diyebildiniz mi? Diyemediniz. Varsa yoksa el ele tutuşup poz verdiniz.
Bir husus da Kemer Belediyesi’yle ilgili. Bir takım haberler bugün yer alıyor. Arkadaşlar, Kemer Belediyesi’yle ilgili soruşturma talebi bizim Belediye Başkanımızdan gelmiştir. Bu soruşturma bizim Belediye Başkanımızın talebiyle yapılmıştır. Bunun altını çizmek istiyorum çünkü yandaş basına bakıyorum bununla ilgili hiçbir şey söylenmemiş.
GENEL BAŞKANIMIZIN MAL BEYANINI İNTERNET SİTESİNE KOYUYORUZ
Son olarak, hatırlayın Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanımızın kendisinin açmış olduğu davalarla ilgili tazminatları nereden ödediğini merak ediyordu. Biraz sonra partimizin internet sitesine Genel Başkanımızın mal beyanını koyacağız. O mal beyanıyla bir öncekini karşılaştırma imkanınız var, oradan baktığınız zaman kendisinin hem mülk sattığını, hem borç aldığını, bu tazminatları da bir şekilde bu borçla, bu sattığı mülkün parasıyla ödediğini göreceksiniz. Aslında bu davalar için yüksek mahkemelere itiraz etmiş durumda. Yüksek mahkemelerde de bu davları devamlı kazanıyor. Ama bu meblağların faiz giderleri çok yüksek olduğu için, birde bu faiz giderlerini alması nedeniyle Adalet ve Kalkınma Partisinin haram yeme durumuna düşmemesi için biran önce bu parayı yatırmış durumda. Bununla ilgili olarak tüm itirazlar yapıldı ve bu parayı, bu tazminatları geri alacağından da kendisi emin.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, sorularınız varsa cevaplayım.
Soru- Efendim dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısında CHP’ye yönelik sözleri vardı. Gardırop Atatürkçüsü, salon milliyetçisi, Atatürkçülük lafla olmaz diye CHP’ye göndermede bulundu. Birinci sorum bu, buna ne cevap vereceksiniz? Birde andımız tartışması hala devam ediyor. Yine dün bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrarladı bizim tek andımız İstiklal marşı dedi. Birde bununla ilgili görüşlerinizi alabilirsem sevinirim.
Faik ÖZTRAK- Her nedense son dönemde birdenbire iktidar partisinde ve onun başında bir Atatürk sevgisi yarışı başlandı. Özellikle bu herhalde seçim öncesinde ortaya çıkan bir durum. Cumhuriyet Halk Partisi tekrar söylüyorum, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve “En büyük iki eserimden biri” dediği partidir. Cumhuriyet Halk Partisi, Mustafa Kemal Atatürk’e, onun devrimlerine, onun kurmuş olduğu laik, demokratik cumhuriyete sahip çıkacaktır. Varlık nedenlerinden bir tanesi de budur. Bu değerler evrensel değerlerdir ve bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi dünyanın en eski partilerinden biri haline gelmiştir. En köklü partilerinden biri haline gelmiştir.
Andımızla ilgili geçtiğimiz hafta ben bir açıklama yapmıştım. Açık söyleyeyim neden andımızdan rahatsız olunduğunu bir çıksınlar açıklasınlar. Hala onu açıklamadı. Sadece söylediği şey bizim andımız İstiklal Marşı’dır. Bakın ant bir gelenektir. Devletler gelenekleriyle yaşarlar. Dolayısıyla bu geleneklerden vazgeçmek birliğimizin, beraberliğimizin, gençlerimizin iyi yetişmesinin önemli unsurlarından biri olan andımızla kavga etmek hiç kimseye bir fayda sağlamaz.
Soru- Efendim yerel seçimlerle ilgili her hafta aynı soruyu soruyoruz ama İstanbul konusu çok merak ediliyor ki bugün MHP’nin İstanbul’da Bedrettin Dalan’ı aday gösterebileceği konuşuldu. Bununla ilgili bir değerlendirme alalım. Birde İstanbul’la ilgili partiden birçok vekilin istediğini biliyoruz İstanbul’u. CHP ne zaman karar verecek İstanbul’la ilgili adayına?
Faik ÖZTRAK- Şimdi tabi diğeri MHP’nin işi. Dolayısıyla o konuda bizim bir şey söylememiz doğru olmaz. Ama Cumhuriyet Halk Partisi olarak adaylarla ilgili değerlendirmelerimiz devam ediyor. En doğruyu bulma yönünde her türlü yöntemi kullanacağız. Ta baştan beri söylediğim gibi en doğru adayla, sandıkta mutabakatı sağlayacak bir adayla, en çok oyu alacağız. Bu seçimler Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük bir zaferi yakaladığı ve milletimizin bu ucube tek adam parti devleti rejimine dur dediği seçimlerde olacaktır.
Soru- Özellikle kadın adaylar konusunda Cumhuriyet Halk Partisinde bir tartışma var. Belediye Başkan adaylıklarına başvuru sayısının daha az olduğunu görüyoruz geçtiğimiz dönemlere göre. Bu konuda partinin herhangi bir teşviki olacak mı? Yani kadınlara yönelik bir ayrıcalık tanınacak mı?
Faik ÖZTRAK- Belediye Başkanlıklarına adayların listesi sizin elinizde var demek ki benim elimde daha henüz tamamı yok. Belediye Başkanlıklarına başvuru yapan adayların sonuçları yakında belli olur. Ama şunu söyleyeyim, tabi ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir ayrım yapmadan ve meclislerde de kotalarımıza riayet ederek gençlik ve kadın kotalarına riayet ederek adaylarımızı tespit edeceğiz. Ne kadar çok kadın aday olursa biz o kadar mutlu oluruz.
Soru- Efendim Tunceli’de iki askerimizin şehit olmasıyla ilgili az önce konuşmanız içinde de değindiniz ama dün Meclis’te bir öneri geldi, bu öneri reddedildi, MHP de çekimser oy kullandı bu konuyla ilgili. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz önerinin reddedilmesini?
Faik ÖZTRAK- Tabi bu önerinin reddedilmesine açıkçası üzüldük. Meclisimizin bu konuları mutlaka araştırması lazım. Bu çerçevede MHP’nin bu konunun yani iki şehidimizin ölüm nedenlerinin araştırılmasıyla ilgili verilmiş olan önergeye HDP’yle birlikte çekimser kalmasının takdirini de tabi ki biz yapamayız, milletimize bırakıyoruz.
Teşekkür ediyorum.