O FOTOĞRAFLARIN VATANDAŞA FATURASI PAHALI OLDU
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Parti Meclisi toplantısı sürerken Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları belirtti:
Parti Meclisi toplantımız devam ediyor. Parti Meclisimizin gündeminde, partimizin bazı yönetmelikleriyle ilgili değerlendirmeler ve Türkiye’nin gündemindeki konular vardı. Bu çerçevede de özellikle dün akşam, Erdoğan ile Trump’ın yaptığı görüşme yer aldı. Biz, bu ziyaret hakkındaki düşüncelerimizi ve endişelerimizi kamuoyuyla çok daha önceden paylaşmıştık. Bu ziyaretin bir aile fotoğrafı verme amacıyla yapılması halinde ülkemize hiçbir faydası olmayacağının da altını çizmiştik. ABD Başkanı Trump’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne ve milletimize yönelik hakaretleri orta yerde dururken, bir özür dilenmeden Erdoğan’ın Beyaz Saray’a gitmesini doğru bulmadığımızı ifade etmiştik.
MİLLETİMİZİN ŞAN VE ŞEREFİ KORUNMADI
Maalesef bu hakaret dolu kağıt parçası halâ orta yerde durmaktadır. Dün, bu konuyla ilgili olarak ABD Başkanından bir özür veya bir pişmanlık ifadesi duymadık. Erdoğan ise bu müsveddeyi ve ekinde yer alan terörist mektubunu çok sakin ve sessiz bir biçimde, kendi ifadesiyle, ABD Başkanına “takdim” ettiğini söyledi. Eğer bu mektup iade edilmeyip takdim edilmişse milletimizin şan ve şerefi yeterince korunmamıştır. Hatta hiç korunmamıştır.
SORUNLAR HALA MASADA
Trump ve Erdoğan’ın görüşmesinden, iki ülke arasındaki sorunların çözümüne yönelik somut bir sonuç çıkmamıştır. Trump ve Erdoğan’ın görüşmesi hiçbir konuda anlaşamayan ama birbirinden de kopamayan iki ismin toplantısı görünümünde geçmiştir. İkili ilişkileri tıkayan ve milletimizin geleceğini ilgilendiren pek çok sorun halen ortada durmaktadır. ABD’nin Suriye’deki pozisyonu ve terör örgütünün Suriye’deki uzantısına bakış açısı değişmemiştir. FETÖ ile ilgili herhangi bir gelişme yoktur. F-35 ve S-400 meselesi ortadadır. Kongre’de bekleyen “Türkiye’nin Çıkardığı Çatışmaya Karşı Yasa” hakkında bir gelişme kaydedilmemiştir. Halkbank Davası halen ABD Yargısında Demokles’in kılıcı gibi beklemektedir. Suriye’deki tampon bölgenin sınırları ve Suriyeli sığınmacıların ne kadarının bu bölgelere yerleştirileceği, bunun finansmanının nasıl karşılanacağı hala karara bağlanmamıştır. Ama ABD “Suriye’deki petrol bölgeleri benim” demektedir. Petrolü aldım diyor. Bu durumda Suriye’nin toprak bütünlüğü ne oluyor? Yine, ülkemizdeki 4 milyon Suriyeli sığınmacının ne olacağı konusunda ABD Başkanı topu Avrupa Birliği’ne atmıştır. Anlaşılan tüm masraflar ülkemizdeki tüyü bitmedik yetimlerin sırtına bırakılacaktır. Türk-Amerikan ilişkileri 12 Kasım’da neredeyse; 14 Kasım’da da aynı yerde durmaya devam etmektedir. Dolayısıyla, bu seyahat ABD ile ilişkilerimizin düzeltilmesine değil; siyaseten sıkıntıda olan iki ismin ilişkilerinin muhafazasına dönüktür.
O FOTOĞRAFLARIN VATANDAŞA FATURASI PAHALI OLDU
Trump, Erdoğan’ın 13 Kasım’daki ziyaretini kendisine yönelik azil sürecini itibarsızlaştırmak için kullanmış; Erdoğan ise dostu Trump ile aile fotoğrafı vererek ilişkimiz devam ediyor mesajı göndermiştir. Böylece, ziyaretten önce yaptığımız uyarıların haklılığı bir kez daha anlaşılmıştır. Erdoğan, Trump ile fotoğraf vermiş, Trump ile olan ilişkisini kurtarmıştır. Bu fotoğraf çekiminin Türkiye’deki vergi mükelleflerine maliyeti ise son derece pahalı olmuştur. Saray sosyetesi uçan saraylara binmiş, lüks araçlar buradan ABD’ye taşınmış, sosyete mensupları lüks otellerde ağırlanmış faturası da 82 milyonun sırtına bırakılmıştır.
TRUMP, TERÖRİSTİ DAVET KONUSUNDA GERİ ADIM ATMADI
Stratejik ortaklık ve müttefiklik ilişkisi özel ilişkilerdir. İkili, bölgesel ve küresel sorunlara ortak bir yaklaşım ve anlayış gerektirir. Ancak dün bir kez daha görülmüştür ki Trump, Erdoğan ile terör örgütünün Suriye’deki kolunun başını eşit seviyede tutmuştur. Trump, Erdoğan’ın serzenişlerini de dikkate almamış, Mazlum Kobani kod isimli teröristi ABD’ye davet konusunda geri adım atmamıştır. Salonda bu konuda soru soranları “Türk devletinin görevlisi misin?” diye de azarlamıştır.
SARAY, PİNPON TOPU GİBİ KREMLİN’E SAVRULDU
Diğer taraftan, basın toplantısının hemen ardından Beyaz Saray, “S-400 konusu çözülmeden diğer meselelerin çözümünde ilerleme sağlanmaz” açıklamasını apar topar yapmıştır. Bu açıklama Beyaz Saray’ın Erdoğan iktidarını pinpon topu gibi Kremlin Sarayı’nın sahasına savurduğunu göstermektedir. Erdoğan’ın, bir müddet sonra, bir de Soçi veya Moskova ziyareti yapacağı şimdiden anlaşılmaktadır. Putin ikna edilmeden bu soruna çözüm bulmak zor görünmektedir. Milletimizin S-400’ler için ödenen 2,5 milyar dolarının akıbeti ne olacaktır? Nisan 2020’de aktive edilecekleri bizzat Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan tarafından açıklanan S-400’ler aktive edilecek midir, edilemeyecek midir? AK Parti Genel Başkanı Erdoğan verdiği sözü tutacak mıdır, tutamayacak mıdır? Bunları önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz. Milletin vergileri bir defa daha dış politikada yapılan hataların telafisi için harcanmamalıdır. Ülke ekonomisinin durumu ortadadır.
YARGI BAĞIMSIZLIĞININ PERİŞAN HALİ GÖZLER ÖNÜNE SERİLDİ
Bu ziyaret başka bir takım skandalları da göz önüne sermiştir. Trump’ın, Türkiye’de tutuklu bulunan ve sonra serbest bırakılan Serkan Gölge için Erdoğan’a teşekkür etmesi aslında Türkiye’de bu kuvvetler ayrılığı meselesinin ne kadar perişan bir durumda olduğunu açık seçik dünyaya bir kez daha göstermiştir. Erdoğan basın toplantısında, ABD’ye teröristleri iade ettiklerini aynı şeyi ABD’den de beklediklerini ifade etmiştir. Şimdi ben buradan soruyorum, bu teröristler kimdir? Türkiye hangi teröristleri ABD’ye iade etmiştir? Eğer terörist dedikleri Rahip Brunson ve Trump’ın konuşmasında iade edilmesi nedeniyle Erdoğan’a teşekkür ettiği NASA çalışanıysa; bunlar ABD’de terörist gibi karşılanmamıştır. Aksine Rahip Brunson bugün Türkiye devletinin Cumhurbaşkanı sıfatıyla Erdoğan’ın misafir edildiği oval ofiste ağırlanmış, yetmemiş seçim öncesinde Trump bir de kendisini Rahibe takdis ettirmiştir. Türkiye’deki yargı bağımsızlığının perişan hali aslında bir kere daha burada gözler önüne serilmektedir; Trump nedense ABD yargısında bekleyen Halk Bankası davası için kameralar önünde tek kelime dahi etmemiştir, edememiştir. Herhalde Trump bu konuda bir kelam etseydi, ABD’de yargı bağımsızlığı olduğu kendisine açıkça ifade edilirdi.
BAŞ BAŞA GÖRÜŞMELERİN ZAPTI TUTULDU MU
Bu arada Erdoğan ile Trump arasında 1 saat 15 dakikalık bir baş başa görüşme yapılmıştır. Bu görüşmeye Dışişleri Bakanlığı’ndan resmi bir görevli katılmış mıdır? Bu görüşmede resmi zabıt tutulmuş mudur, yoksa tutmamış mıdır? Bu görüşmenin ayrıntıları Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın arşivlerine girmiş midir? Yoksa resmi arşivlerden gizlenmiş midir? Dış ilişkileri kişisel olarak yürütemezsiniz. Dış ilişkiler kurumsal bazda yürütülmelidir ve daha sonra gelecek iktidarlar nerede ne olduğunu, ne vaatler verildiğini, ne alınıp ne verildiğini açıkça görmelidir. Şimdi tekrar bu soruyu tekrarlıyoruz. Zabıt tutuldu mu? Bunun cevabını da Beyaz Saray’da maalesef ayakta kalan, kendisine bir sandalye dahi bile verilmeyen Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’ndan bekliyoruz. Senatörler oturuyor, bizim Dışişleri Bakanı ayakta. Bu uluslararası görüşme değil mi?
TRUMP KENDİ KONGRESİNİ İŞARET ETTİ
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın karşısına ABD’li senatörlerinin çıkarılması ve burada basına açık bir hesap sorma görüntüsü verilmesi de ayrıca dikkatimizi çekmiştir, bizleri üzmüştür. Olan bitenler Türkiye’ye ve tüm dünyaya şunu göstermiştir. Trump, S-400’lerin çözüm meselesi Beyaz Saray değil Amerikan Kongresidir demiştir. Dolayısıyla S-400 meselesini kongreyle anlaşarak çözmek gerekmektedir işaretini vermiş ve bunun bir ulusal mesele olduğunu söylemiştir. Yani burada dış politikayı iç politikaya malzeme edememiştir. Ve adres gösterdiği yerde Kongre’dir yani parlamentodur.
İLİŞTİRİLMİŞ GAZETECİLİK ABD’DE İFŞA OLDU
Bu ziyarette bir başka önemli husus daha vardır. Havuz medyası ve iliştirilmiş gazetecilik ABD’de de ifşa olmuştur. Trump, Türk heyetine dönmüş “dostane muhabirler soru sorsun” demiştir. Basın toplantısını izleyen bir senatör de “Dost olmayan basın mı kaldı” demiştir. Bu tabi ülkemizdeki basının içler acısı halini ortaya koymaktadır.
SORUN ÇÖZÜLMEDİ AMA SARAY ÇOK MUTLU
Özetlersek; bu ziyaret sonunda vatandaşlarımızın geleceğine dair, ulusal çıkarlarımızı ilgilendiren hiçbir sorun çözülmemiştir. Hepsi ortada durmaktadır. Ama Saray sosyetesi çok mutludur. Şimdi soruyoruz, bu mutluluğunun sebebi nedir? Bu mutluluk bize şunu gösteriyor, oraya giderken demek ki Saray’ın gündemi milletimizin gündeminden farklıymış. Ne alınmıştır ABD’den veya dostları Trump’tan ki Saray bu kadar sevinmiştir? Bunu Beyaz Saray’da açıklamamışlardır. Ama biz bunun heyet ülkeye döner dönmez açıklanmasını bekliyoruz.
Şimdi sorularınız varsa alıyım arkadaşlar.
Soru- Efendim mektuba siz de değindiniz. Cumhurbaşkanı “takdim ettim” dedi. Bir de aynı zamanda ABD’yle yapılan bir mutabakat vardı, Resulayn ve Tel Abyad’dan teröristlerin 120 saatte çekilmediğini daha önce Cumhurbaşkanı açıklamıştı ama dünkü görüşmede ne Cumhurbaşkanı tarafından ne de ABD Başkanı tarafından bu kısım gündeme gelmedi. Sizce Türkiye açısından zirve beklentiyi karşıladı mı?
Bir de Serkan Gölge olayı var Trump teşekkür etmişti. Yakın zamanda da ABD’ye gelecek dedi ama kendisinin yani Serkan Gölge’nin şuanda Türkiye’de bir ev hapsi durumu var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK- Ben bürokrasiden geliyorum. Dolayısıyla bürokratik teamülleri bilirim. Bürokraside takdim bir dosyanın, bir incelemenin, bir araştırmanın, bir mektubun “bir üst makama sunulması” anlamına gelir. Dolayısıyla burada bu takdim kelimesinin kullanılması aslında AK Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın Trump’ı kendinden üstte, yukarıda bir yerde gördüğü izlenimi vermektedir. Bu son derece yanlış olmuştur. Aslında bu işin başı yanlıştır. Düğme baştan yanlış iliklenmiştir. Yapılması gereken şey o mektuplar geldiğinde derhal onları iadeli taahhütlü başka bir zarfın içine koyup geri göndermekti. Mektupları yanınıza alıp iade edeceğiz derseniz işte ortaya böyle insanın, milletimizin içini acıtan manzaralar çıkar.
En son geziden dönerken, “Tel Abyad ve Resulayn’da beklediğimiz olmadı, bölgelerden YPG çıkmadı” diye bundan iki gün önce uçakta Sayın Erdoğan açıklamalar yapmıştı. Ama oraya gidildi, Trump, “her şey çok iyi, sınırda her şey mükemmel, Kürtlerde bu işten çok memnun” açıklamaları yaptı. Bizim taraftan çıt çıkmadı. Dolayısıyla bunlar da gerçekten sıkıntı yaratan manzaralar oldu.
Serkan Gölge’nin ev hapsine ilişkin sorunuz var. Zaten ABD Başkanı gelecek dedin mi geliyor. “Gönder dedim, gönderdi” diyor. Trump’ın bundan önce twitleri var değil mi Brunson’la ilgili? Demek ki orada da “gönder” dedi o da yakın zamanda gelecekmiş. Önceden peşin peşin teşekkür etti. Tabi bu arada Serkan Gölge’yle ilgili ev hapsi kararını veren mahkemeymiş, yargıymış bunların hiçbir önemi yok. Türkiye’de bağımsız yargı yok, Erdoğan talimatı veriyor yargı da gereğini yapıyor.
Soru- İki liderin görüşmesinin dışında bir de heyetler arası görüşme yapıldı. Bürokratların ve kabine üyelerinin dışında masada AK Parti’den Mahir Ünal’ı, MHP’den de İsmail Faruk Aksu’yu gördük. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Partilerden böyle bir katılım varsa CHP’ye de çağrı geldi mi?
Faik ÖZTRAK- Onlar koalisyon ortakları, öyle anlaşılıyor. Başka diğer partileri çağırma ihtiyacını duymamışlar. Ama benim görebildiğim kadarıyla MHP Genel Başkan Yardımcısının masada Trump’ın tam da karşısında oturuyor olması, Türkiye’de herkesin ilgisini çekti. Resmi müzakerelerde de karşısında oturuyor. Acaba müzakereleri izlemek üzere özel mi oraya gönderildi izlemek ve koalisyon ortağına bilgi vermek üzere.
Başka soru yok herhalde arkadaşlar, teşekkür ediyorum.