Temiz Toplumla, Tertemiz Bir Gelecek İnşa Edeceğiz
CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, yaptığı konuşmada şunları söyledi:https://youtube.com/embed/RxoHgNvwzzE
Sayın Genel Başkanım, değerli yol arkadaşlarımız, saygıdeğer basın mensupları, kıymetli konuklar;
Ünlü düşünür Gramsci’nin deyimiyle; ‘Eskinin öldüğü, ama yeninin henüz doğmadığı’, bu arada çok farklı hastalık belirtilerinin ortaya çıktığı bir ara dönemdeyiz. 2008’de Küresel Finans Krizi; dünyaya hâkim olan ekonomik modeli temellerinden sarstı. 2020’de Küresel Covid salgını küresel arz zincirlerinin dağılmasına yol açtı. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, uluslararası güç ve güvenlik dengelerini çatırdattı. Küresel sistem, yön bulmak için kendine yeni kerterizler arıyor. Uluslararası ticaret ve tedarik zincirlerinin rotası, ilkeler ve değerler temelinde, ‘dostluk’ ve ‘müttefiklik’ ekseninde yeniden çiziliyor. Dünya yeni bir sanayi devrimini yaşıyor. Yaşadığımız Dördüncü Endüstri Devrimi’nin yakıtı ‘işlenmiş veri’, iletişim teknolojisi ise sanal ve gerçek dünyanın bütünleşmesi. Otonom robotlar ve karanlık fabrikalar, nesnelerin interneti ve bulut teknolojileri, üç boyutlu yazıcılar ve artırılmış gerçeklik; tüm iş yapış biçimlerini değiştiriyor. Yaşamın her alanını dönüştürüyor.
Bu yeni dönemi iyi okuyan devletler, iyi hazırlık yapan milletler, bu yeni dönemin kazananları olacak. Hızla zenginleşecek. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında ülkemizi Dördüncü Endüstri Devrimi’nin takipçisi ve tüketicisi değil, geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Temiz enerjiyle, temiz üretimle, temiz fonlarla, temiz toplumla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz…
Zenginleşeceğiz. Milletimizi, orta gelir tuzağından kurtaracağız. Kimseyi geride bırakmayacağız. Bu büyük hamleyi Türkiye’deki ve dünyadaki tüm bilim insanlarımızla kuracağımız, büyük iş birliğiyle gerçekleştireceğiz. Biz; sahip olduğumuz üstünlükleri ve ülkemizin potansiyelini gayet iyi biliyoruz. İnsanımıza güveniyoruz. 4,5 saatlik uçuş mesafesinde; 58 ülkeye, 1,5 milyarlık nüfusa, 22 trilyon dolarlık bir pazara erişim imkânımız var. Çalışabilir aktif nüfusumuz, çocuk ve yaş almış bağımlı nüfusumuzdan hala daha hızlı artıyor.
Ama bu fırsat penceresinin kapanmakta olduğunun da farkındayız. Gençlerimiz ülkemizin en büyük servetidir. Gençlerimizin işsizliği ise en büyük israftır. Biz; genç ve dinamik iş gücümüzü, en etkin şekilde kullanacağız.
Girişimci, rekabetçi, dünyayı iyi tanıyan iş insanlarımız var. Genç ve dinamik iş gücümüzle, bilim insanlarımızla, küresel arenada rekabet eden iş insanlarımızla, eşsiz coğrafi konumumuzla, küresel tedarik zincirlerinin yeniden dizildiği şu günlerde Afro-Avrasya’nın en önemli arz ve tedarik merkezi olmaya kararlıyız. Ülkemizi hak ettiği zenginliğe kavuşturacağız.
Ekonomi Masamızla 44 ilimizi gezdik; 40 bin kilometreden fazla yol yaptık. İş ve meslek örgütleriyle konuştuk. Sorunlarını dinledik, fikirlerini aldık. Yeni Nesil Kalkınma Stratejimizi hazırladık. Aynı zamanda ekonomideki büyük yangını da gördük. Ülkemizi acilen önce feraha, ardından da refaha kavuşturacak bir programın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha tespit ettik.
Kısa sürede ferahlamak için yanlış ekonomi politikalarının neden olduğu belirsizlik çarkını kırmamız; ülkemizin olağanüstü yüksek risk primini hızla aşağıya çekmemiz gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek için; önce Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu bir ismi atayacağız. Merkez Bankası’nın hedefi ‘Enflasyonu kalıcı olarak düşük, tek haneye indirmek’ olacak. Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığını güvence altına alacak yasal düzenlemeleri hemen yapacağız. Makroihtiyati politikaları asli işlevine döndüreceğiz.
Ekonomik öncelik ve ihtiyaçları gözeterek, 2023 Bütçesini yeniden yapacağız. Şatafata ve israfa son vereceğiz.
Cumhurbaşkanlığı makamını ait olduğu yere, Çankaya Köşküne taşıyacağız. Sağlanacak tasarruflarla krizin ezdiği kırılgan kesimleri destekleyeceğiz. ‘Mali kural’ uygulamasını başlatacağız. Türkiye Varlık Fonu’nu tasfiye ederek, bütçe birliğini sağlayacağız. Kamu Özel İşbirliği Projeleri başta olmak üzere, devletin sırtındaki tüm koşullu yükümlülükleri, Durum ve Hasar Tespit Komitesi eliyle ortaya çıkaracağız. Hızla atacağımız bu adımlarla, kısa sürede ekonomide öngörülebilirliği artıracak, risk primimizi düşürecek, makroekonomik istikrarı sağlayacağız.
Feraha kavuşmak için, iki önemli çapamız var. Güçlü Türkiye, güçlü Avrupa’dır. Türkiye’nin geleceği demokratik, kurallı dünyadadır. Avrupa Birliği üyelik müzakerelerini canlandıracağız. Bu çerçevede özellikle; 23. Yargı ve Temel Haklar Faslının gereklerini hızla tamamlayacağız. Bu fasıldaki siyasi blokajın kaldırılmasını da AB’den isteyeceğiz.
İkinci çapamız ise; hızla hayata geçireceğimiz ‘Yeni Nesil Kalkınma Stratejimiz’ olacak. Bu; hem ülkemizi ferahlatacak, hem de kalıcı refaha ulaşmamızın önünü açacak.
2030 gündemi, sürdürülebilir kalkınma amaçları ve Paris İklim Anlaşması, aslında stratejimizin en önemli küresel referanslarıdır. Biz stratejimizi dört sütun üzerine inşa ettik: Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü Türkiye; üreterek zenginleşen, rekabetçi Türkiye, zenginliği adil paylaşan Türkiye, temiz ve yeşil Türkiye.
Neden kurumları ve kuralları güçlü Türkiye? Güçlü bir demokrasi, kurum ve kurallar; toplumda can ve mal güvenliğini, istikrar ve huzuru sağlar. Yatırımı, istihdamı, aşı, işi artırır. Zenginliğin önünü açar.
Bugün fert başına gelirimiz Üyesi olduğumuz Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) ancak dörtte biriyse, bunun en önemli nedenlerinden biri kurumlarımızın kalitesinin OECD’nin ancak yarısı kadar olmasıdır. Bu da daha önceki rakamlarla. Herhalde bugün bunu yapsak, yarısı bile değiliz.
Biz bu nedenle ‘Bize kral değil, kural gerek’ diyoruz. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de; ‘Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem’ olacak.
Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. 85 milyonu kucaklayacak. Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü olacak. Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların araç bağımsızlıkları yasal güvence altında olacak. Kamu İhale Kanunu’nu uluslararası normlara uygun şekilde yenileyeceğiz. İhalelerde şeffaflık ve rekabeti sağlayacağız. Atamaları sadakate göre değil, liyakate göre yapacağız. Kayırmacılığa son vereceğiz. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız, siyasetin itibarını koruyacağız.
Kara paraya sıfır tolerans göstereceğiz. Türkiye’yi, Mali Eylem Görev Gücü’nün gri listesinden çıkaracağız. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’de, OECD ülkeleriyle bu konuda aramızdaki makası, 2030’a kadar hızla kapatacağız.
Stratejimizin ikinci sütununda; zenginleşen, rekabetçi Türkiye var. İlk iş; küresel, bölgesel ve yerel kalkınma dinamiklerini takip eden, özel kesim ile yeni iş birliği modellerine öncülük eden, ekonomideki oyunculara ufuk veren Strateji ve Planlama Teşkilatı’nı kuracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; sanayimizin, Endüstri 4.0 dinamikleri ile Dijital Dönüşüm ve Yeşil Dönüşüm ışığında yüksek teknolojili, katma değerli bir yapıya dönüşmesini destekleyeceğiz. Bu çerçevede üniversite-sanayi-sivil toplum-kamu iş birliği modellerini en etkin şekilde kullanacağız. Evlatlarımızı ekonominin ve çağın gerektirdiği yeteneklerle donatacak bir milli eğitim politikasını uygulayacağız. Eğitimde niceliğe değil, kaliteye odaklanacağız. Üniversitelerimizde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği sağlayacağız. İnternete erişimi özgürleştireceğiz. Şehirlerimizin veri iletim alt yapısını güçlendireceğiz.
Ar-Ge faaliyetlerini destekleyen kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Yaratıcı endüstrilerin özelliklerini dikkate alarak, bu endüstriye teşvik ve destekleri daha da güçlendireceğiz. Girişimi destekleyen finansal araçları çeşitlendireceğiz.
Yeşil yatırımların, sürdürülebilirlik projelerinin ve sosyal yatırımların finansmana ulaşımını kolaylaştıracağız. Fin-Tekleri ve dijital ödeme sistemlerini yaygınlaştıracağız. Zenginleşen, rekabetçi Türkiye’de; bu konuda OECD ülkeleri ile aramızdaki makası 2030’a kadar hızla kapatacağız.
Gelelim stratejimizin üçüncü sütununa: Zenginliği adil paylaşan Türkiye’de ülkemizde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Aile Destekleri Sigortasıyla her aileye asgari bir gelir sağlayacağız. Kayıt dışılığı azaltarak vergi tabanını genişleteceğiz. Vergi yükünü adil dağıtacağız. Dolaysız vergileri esas alan, dolaylı vergilerin ağırlığını azaltan vergi yapısını tesis edeceğiz. Sendikalaşmanın, örgütlü toplumun önünü açacağız. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacağız. Cinsiyet eşitsizlikleriyle etkin şekilde mücadele edeceğiz. Kadınların iş yaşamına katılımı önündeki engelleri kaldıracağız. Kadınların toplumsal hayattaki konumunu güçlendireceğiz. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans göstereceğiz. İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe sokacağız.
Sınırlı kamu kaynaklarını, Kanal İstanbul gibi rant projeleri için kullanmayacağız. Kaynaklarımızı GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere bölgesel ekonomik gelişmişlik farklarını azaltacak yatırımlarda kullanacağız.
Zenginliği Adil Paylaşan Türkiye’de; bu konuda OECD ülkeleri ile aramızdaki büyük bir makas var, bu makası 2030’a kadar kapatmanın mücadelesini vereceğiz.
Ve stratejimizin son sütunu; Temiz, yeşil Türkiye… Dünya ekolojik limitlerine yaklaşıyor, özellikle de bölgemiz.
Türkiye’nin Paris İklim Anlaşmasını onaylamasını, 2053 için net sıfır emisyon hedefi vermesini önemsiyoruz. Bu konudaki stratejilerimizi, Sayın Böke sizlere anlatacak. Ama ben kısaca birkaç başlığa değineyim. Karbonsuzlaşma Stratejisini ve Yeşil Mutabakatı, ekolojik krizin tüm muhatapları ile beraber, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturacağız.
Döngüsel ekonominin imkânlarından sonuna kadar yararlanacağız. Çevreci ürünler ve sürdürülebilir üretime yönelik özel finansman yöntemleri geliştireceğiz. Temiz, Yeşil Türkiye’de; bu konuda OECD ile aramızdaki makası kapatacağız.
Yeni nesil kalkınma stratejimizle Türkiye’nin geleceğine, potansiyeline güvenen ucuz ve tertemiz fonlar ülkemize akacak. Kalkınmanın finansmanı ucuzlayıp, rahatlayacak. Türkiye hızla büyüyen yeşil fonlardan, sürdürülebilirlik fonlarından hak ettiği payı alacak.
2030’a geldiğimizde; demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü bir Türkiye’de, üreterek zenginleşen, rekabetçi bir Türkiye’de, zenginliği adil paylaşan bir Türkiye’de, temiz ve yeşil bir Türkiye’de: Fert başına gelirimizi 20 bin doların üstüne çıkaracağız. Milli gelirimizi 2 trilyon doların üzerine taşıyacağız. İhracatımız 600 milyar doları aşacak. 7 yılda 8,5 milyon yurttaşımıza yeni iş yaratacağız. İşsizliği ve enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indireceğiz. Ülkemizi ve insanımızı hak ettiği refaha kavuşturacağız.
Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr yardım edemez. Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, insanlarımıza nasıl bir gelecek sunacağımızı çok iyi biliyoruz. Temiz enerjiyle, temiz üretimle, temiz fonlarla, temiz toplumla, tertemiz bir gelecek inşa edeceğiz… Bu iddialı hedefleri yakalamaya milletimizi önce feraha, sonra refaha kavuşturmaya hazırız. Biz hazırız. Milletimiz hazır.