ÜLKEYİ SEÇİMLERE OHAL YETKİSİYLE GÖTÜRMEK İSTİYORLAR
CHP Sözcüsü Öztrak, AK Parti tarafından getirilen Torba Yasa teklifinin, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin milletin malına, mülküne kayyum eliyle dilediği gibi çökme, yargısız infaz kılıcıyla devlet memurları üzerinde baskı kurma ve gözaltı sürelerini fiilen tutukluluğa çevirerek milleti sindirme girişimi olduğunu ifade etti.
Sarayın, ülkeyi bir sonraki seçimlere de beş yıldır kullandığı OHAL yetkileriyle götürmek istediğini belirten Öztrak, “31 Temmuz’da sona ermesi gereken OHAL yetkilerinin kullanım süresinin bir Torba Yasayla üç yıl daha uzatılmasını iyi niyetli bulmuyoruz” dedi.
Erdoğan artık sandıktan çıkamayacağını gördüğünü, bu nedenle “sandığın terazisiyle oynamanın” yollarını aramaya başladığını söyleyen Öztrak, “Olağanüstü Hali üç yıl daha ‘olağan’ hale getirerek, kaçınılmaz mukadderatından kurtulurum sanıyor. Ama milletin sabır taşı çatladı. Erdoğan, İstanbul seçimlerinde yaptığı mızıkçılığa, milletimizin attığı şamarı unutmasın” diye konuştu.
Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin kurulduğu 2018 Temmuz ayından bu yana yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Öztrak, bu sürede döviz kurlarının neredeyse ikiye katlandığını, Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervinin buharlaştırılarak ekonominin savunmasız bırakıldığını, Türkiye’nin dünyanın en yüksek yedinci faizini veren ülke haline geldiğini, milli gelir 164 milyar dolar azalırken borçların katlandığını, işsiz sayısının 10 milyona dayandığını, iş sahibi olan 1,1 milyon vatandaşın işini kaybettiğini, enflasyon altında ezilen milletin çay ve simitle bile karnını doyuramaz hale geldiğini söyledi. Öztrak, “Milletimiz Erdoğan Şahsım Hükümetinin, ‘Zam, Zulüm, İşsizlik, Yoksulluk’ demek olduğunu, bu üç yılda yaşayarak gördü” dedi.
ABD Afganistan’dan hızla çekilirken, Afganlar bile “Taliban geliyor” diye ülkesini bırakıp kaçarken, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin Afganistan’da Kabil Havalimanı’nı korumaya gönüllü yazıldığını kaydeden Öztrak, “Bu yanlıştan biran evvel dönün. Herkes ardına bakmadan çekilip giderken, Mehmetçiğimizi Taliban’ın karşısına dikmeyin. Aksi halde Mehmetçiğimizin ayağına değecek her taştan, sorumlu siz olursunuz” diye konuştu.
AK Parti Diyarbakır İl Danışma toplantısında “Biji Serok Erdoğan” sloganları atıldığını da anımsatan Öztrak, “Diyarbakır’da atılan bu sloganlar ve okunan methiyeler hakkında, Cumhur İttifakı’nın ufak ortağı ne diyor acaba? Ufak ortak bu konuda ne düşünüyor? Aralarında bu konuda bir mutabakat var mı? Üç gündür çıtı çıkmıyor. Bahçeli neden sessiz? Neden üç gündür ağzını bıçak açmıyor? Yoksa bu sükût ikrardan mı geliyor? Milletimiz bunları çok merak ediyor. Bahçeli’den bir açıklama bekliyor” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
Merkez Yönetim Kurulumuzun bugünkü toplantısında, Erdoğan Şahsım Hükümetinin üç yıllık karnesini, son üç yılda, milletimizi içine sürüklediği buhranı, bu buhrandan ülkemizi çıkarmak için, yapılması gerekenleri görüştük.
SREBRENİTSA SOYKIRIMINI UNUTMAYACAĞIZ
İnsanlık tarihinde, yalnızca insanların değil, insanlığın katledildiği büyük acılar vardır. Srebrenitsa katliamı işte böyle bir acının adıdır. 26 yıl önce acımasızca katledilen, 8 bin 372 Boşnak kardeşimizin acısını hiç unutmadık. 20. yüzyılın sonunda, Avrupa’nın göbeğinde gerçekleşen bu büyük mezalime, acımasız soykırıma, tüm dünyanın seyirci kalmasını da unutmadık. Rahmetli Aliya İzzatbegoviç’in dediği gibi, “Ne yaparsanız yapın. Soykırımı unutmayın. Unutulan soykırım tekrarlanır.” Srebrenitsa’daki anma törenlerinde, CHP milletvekili arkadaşlarımızla yer aldık. Soykırımda yitirilenleri saygı ve rahmetle andık, Bosnalı kardeşlerimizin acılarını paylaştık. Bir kez daha dünyaya bu soykırımı unutmayacağımızı haykırdık.
KADIKÖY’DE KİLİSEYE YÖNELİK SAYGISIZLIK KABUL EDİLEMEZ
Yine geçtiğimiz hafta sonunda, Kadıköy’de Surp Takavor Kilisesi’ne bir saygısızlık yapıldı. Kutsal mabetlere, ibadethanelere yönelik saygısızlıkları asla kabul edemeyiz. Bu münferit saygısızlığı da şiddetle kınıyoruz.
SOMALI MADENCİLERE YAPILAN ZULÜM SONLANDIRILSIN
Geçtiğimiz hafta bir başka acı daha yaşadık. Hakkını arayan Somalı madenciler Ankara’ya sokulmadı. Yorgun, argın memleketlerine dönmek zorunda bırakılan, Ali Faik İnter ve Tahir Çetin trafik kazasında hayatlarını kaybetti. Biz her iki emekçimize de Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı dilerken, Erdoğan Şahsım Hükümetinden Somalı madencilere yapılan zulmü, biran evvel sonlandırmasını istiyoruz.
HAİN DARBE GİRİŞİMİNİ KENDİ REİCHSTAG YANGININA ÇEVİRDİ
Bu hafta içinde yine tarihimizde bir kara lekenin, 15 Temmuz Hain Darbe Girişiminin, beşinci yıl dönümü. Devletimizin ve ordumuzun içine özenle yerleştirilen, himaye edilen bazı mankurtlar, 15 Temmuz 2016’da, Gazi Meclisimizi bombaladı. Milletimiz o gece devletini, sokaklardan topladı. 251 yurttaşımız şehit düştü. 2 bin 196 yurttaşımız ise yaralandı. Biz tüm şehitlerimizi, bir kez daha saygıyla, rahmetle anıyoruz. Erdoğan, bu hain darbe girişiminden beş gün sonra, 20 Temmuz sivil darbesini gerçekleştirdi. 15 Temmuz’u, “Kendi Reichstag Yangınına” çevirdi. Ülkemizi uzunca bir süre, “Olağanüstü hal rejimi” altında yönetti. Anayasa, yönetim sistemi, bu OHAL şartlarında değiştirildi. Ucube Tek Adam Vesayet Rejiminin inşası yine OHAL şartlarında gerçekleştirildi.
OHAL YETKİLERİNE ÜÇ YIL DAHA DEVAM DÜZENLEMESİ
Şimdi Erdoğan Şahsım Hükümeti; ülkeyi bir sonraki seçimlere de, beş yıldır kullandığı, OHAL yetkileriyle götürmek istiyor anlaşılan. 31 Temmuz’da sona ermesi gereken, OHAL yetkilerinin kullanım süresinin, bir torba yasayla, üç yıl daha uzatılmasını, hiç de iyi niyetli bulmuyoruz. Bu; milletin malına, mülküne kayyum eliyle dilediği gibi çökme, “Yargısız infaz” kılıcıyla, devlet memurları üzerinde baskı kurma ve gözaltı sürelerini fiilen tutukluluğa çevirerek, milleti sindirme girişimidir.
SANDIKTAN ÇIKMAYACAĞINI GÖRDÜ, OHAL’İ OLAĞAN HALE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR
Erdoğan bunu neden yapıyor? Çünkü Erdoğan artık sandıktan çıkamayacağını gördü. Millet iradesinin, yani sandığın terazisiyle nasıl oynayabilirim diye, kendince çareler arıyor. Olağanüstü Hali bir üç yıl daha “olağan” hale getirerek, kaçınılmaz mukadderatından kurtulurum sanıyor. Ama milletin sabır taşı çatladı. Erdoğan, İstanbul seçimlerinde yaptığı mızıkçılığa, milletimizin attığı şamarı unutmasın.
ERDOĞAN ŞAHSIM HÜKÜMETİNİN 3 YILLIK KARNESİ
Milletimiz Erdoğan Şahsım Hükümetinin, “Zam, Zulüm, İşsizlik, Yoksulluk” olduğunu artık yaşayarak gördü. Üç yıl önce, 10 Temmuz 2018’de, Resmi Gazete’de yayımlanan, bu kararla, Erdoğan Şahsım Hükümeti fiilen işbaşı yaptı. Erdoğan, Damadını da ekonominin başına getirdi. Erdoğan Şahsım Hükümeti işbaşı yaptığında, Dolar 4 lira 54 kuruştu. Bugün 8 lira 70 kuruş. Avro 5 lira 34 kuruştu. Bugün 10 lira 29 kuruş. Türk lirası, Dolar ve Avro karşısında, son üç yılda yüzde 50 değer kaybetti. Dünyada parası dolar karşısında en fazla değer kaybeden iki ülkeden biri olduk. Diğeri de Arjantin Pesosu. Erdoğan Şahsım Hükümeti paramızı pul etti. Kayınpeder, damat bir oldu, Merkez Bankası’nın kasasındaki 128 milyar doları, bankanın arka kapısından istedikleri gibi, istediklerine sattılar. Dalgalı kur rejiminde, hem dövizi, hem de faizi kontrol edebileceklerini sandılar. Sahte istikrar görüntüsü verip, koltuklarını koruyabileceklerini düşündüler. Milletin 128 milyar doları gitti. Ama ne kur, ne faiz, ne de enflasyon dikiş tuttu. “128 milyar dolar nerede?” diye sorduk. Cevap vereceklerine, afişlerimizi toplattılar. Ama Edirne’de mahkeme kararıyla yeniden astık. Şimdi döviz kurunu baskılayabilmek için dünyanın en yüksek yedinci faizini vermek zorunda kaldılar. İşe yaramadı mı? Hayır yaramadı. Merkez Bankası kasasının boş olduğunu gören döviz ve faiz baronları daha fazla faiz talep etmeye devam ettiler.
SARAY VESAYETİ 164 MİLYAR DOLARA MAL OLDU
Son üç yılda milletin sadece dövizlerini değil, gelirini de erittiler. Erdoğan Şahsım Hükümeti işbaşı yaptığında, Türkiye’nin milli geliri 892 milyar dolardı. Bu yılın ilk üç ayında milli gelirimiz 728 milyar dolara düştü. Erdoğan Şahsım Hükümeti, üç yılda millete 164 milyar dolara mal oldu. 164 milyar dolar, dile kolay. Osmangazi Köprüsü de dâhil, 16 tane İstanbul-İzmir Otoyolu demek, 47 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 132 tane Avrasya Tüneli demek. Erdoğan Şahsım Hükümetinin, milletin cebinden çekip aldığı 164 milyar dolarla, Edirne’den Hakkâri’ye, Muğla’dan Ardahan’a, 6 şerit gidiş, 6 şerit geliş otoyol yapılırdı. Yandaşlara peşkeş çekilen milyarlarca dolar da, milletimizin cebinde kalırdı.
MİLLET PAMUĞU NEREYE BASACAĞINI ŞAŞIRDI
Atalarımızın dediği gibi, “Başını acemi berbere teslim eden, cebinden pamuğu eksik etmesin.” Millet bu acemilerin elinde, pamuğu nereye basacağını şaşırdı. Erdoğan Şahsım Hükümeti, milletin sadece aşını değil, işini de elinden aldı. TÜİK, Mayıs ayı işsizlik verilerini bugün açıkladı. Mevsim etkilerinden arınmış verilerle, gerçek işsizlik oranımız yüzde 27,2. Erdoğan Şahsım Hükümeti işbaşı yaptığında bu oran, yüzde 16,2 idi. Yani gerçek işsizlik üç yılda 11 puan birden artmış. Yine mevsim etkilerinden arınmış verilerle, Erdoğan Şahsım Hükümeti göreve başladığında, 5 milyon 528 bin kişi işsizdi. Şimdi 9 milyon 671 bin kişi işsiz. İşsizlerin sayısı, son üç yılda 4 milyon 143 bin kişi artmış.
3 YILDA 1,1 MİLYON YURTTAŞ İŞİNDEN OLDU
Bir ekonomi yönetiminin başarısı, yurttaşlarına ne kadar iş imkânı sunduğuyla ölçülür. Erdoğan Şahsım Hükümeti yurttaşlarımıza iş imkanı yaratamadı. İşi olan yurttaşlarımızın işini de elinden aldı. Bu hükümet iş başı yaptığında, çalışan sayısı 28 milyon 957 bin kişiydi. 2019’da çalışan sayısı 28 milyon 243 bine düştü. Pandemi gelmeden millet işini kaybetmeye başladı. Bugün çalışan sayısı ise 27 milyon 844 bine geriledi. Üç yılda 1 milyon 113 bin yurttaşımız çalıştığı işinden oldu.
GENÇLERE SAHİP ÇIKMAK LAFLA OLMUYOR
Erdoğan geçtiğimiz günlerde gençlere seslenerek, “Sahipsiz değilsiniz” dedi. Tamam da boş laf karın doyurmuyor. Tablo ortada… 38 üyeli Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı içinde, en sahipsiz gençler Türkiye’de. Her 100 gençten 30’u, ne okuyor ne de bir işte çalışıyor. Gençler “ev genci” olmuş, analarının babalarının eline bakıyor. Gençlerimize iş vermeden, eğitim vermeden, sadece lafla sahip çıkamazsınız.
BU AZİZ MİLLETE ÇAY İLE SİMİDİ BİLE LAYIK GÖRMÜYORLAR
Erdoğan Şahsım Hükümetinin işbaşı yapmasıyla, evlerimizin, sofralarımızın da bereketi kaçtı. Üç yıl önce Ankara’da simidin fiyatı 1 lira 25 kuruştu. Bu hafta sonu 2,5 liraya çıktı. Üç yılda simide yüzde 100 zam geldi. Üç yıl önce bir bardak çay 1 lira 25 kuruştu. Bugün o da 2,5 lira. Erdoğan Şahsım Hükümetinin iş başı yaptığı tarihte, beş kişilik bir aile, üç öğün bir çay bir simit yese, aylık “bin 125 lira” veriyordu. Bugün “2 bin 250 lira” veriyor. Artış yüzde yüz. Peki, aynı dönemde asgari ücret ne kadar arttı? Yüzde 76. Hak mı, reva mı? Bu ülkede hükümet yok mu? Bu tablonun sorumlusu kim? “Bu aziz millete bir bardak çayla, bir simidi bile artık layık görmeyen” kim? Tabii ki Erdoğan Şahsım Hükümeti…
SOFRALARIN BEREKETİNİ KAÇIRDILAR
Sadece çay ve simit mi? Son üç yılda; kiraz yüzde 125, kayısı yüzde 120, Ayçiçek Yağı yüzde 118, margarin yüzde 117, şeftali yüzde 112, mercimek yüzde 104, mısırözü yağı yüzde 100 zam gördü. Millet sofrasına meyve koyamaz hale geldi. Tencereye konan yağ, “Tek taş pırlanta” muamelesi görüyor. Sofralarımızın bereketini kaçıran kim, hükümette kim var? Elbette Erdoğan Şahsım Hükümeti.
BU GENÇLER NASIL EVLENECEK
Erdoğan, gençlerimizi sadece eğitimsiz, işsiz bırakarak sahipsiz bırakmadı. Gençlerimizin yuva kurma hayallerini de çaldı. Bu hükümet işbaşı yaptığı günden bugüne; mutfak ocağı fiyatı yüzde 242, otomobil fiyatları yüzde 236, porselen ev eşyası fiyatları yüzde 201, bulaşık makinesi fiyatı yüzde 192, televizyon fiyatı yüzde 172, bilgisayar fiyatı yüzde 164, masa, sandalye fiyatı yüzde 150 arttı. Şimdi bu zamlarla gençler nasıl evlenecek? Nasıl yuva kuracak? Siz gençlere böyle mi sahip çıkıyorsunuz?
KİRALIK TAKI DÖNEMİ
Geçtiğimiz hafta, CHP Ekonomi Masası olarak, Trabzon, Giresun ve Ordu’daydık. Bir kuyumcu esnafımız anlattı biz şaşırdık, kaldık. Millet artık düğün, dernek için altın takı almayı bırakmış, kuyumcular takıları kiralamaya başlamış. Erdoğan Şahsım Hükümeti, millette, evladına takı takacak mecal bırakmamış. Ele güne mahcup olmamak içinde, düğün gecesi takılan takılar kiralanır olmuş. Düğün bitince de kuyumcuya iade ediliyor. Bu ülkeye kiralık takı dönemini getiren kim? Tabii ki Erdoğan Şahsım Hükümeti. Erdoğan Şahsım hükümeti işbaşı yaptığında, çeyrek altının fiyatı 309 liraydı. Bugün 830 lira. Çeyrek altın yüzde 169 zam görmüş.
DEVLETİN BORCU ÜÇ YILDA İKİYE KATLANDI
Erdoğan Şahsım Hükümeti döneminde, milletin dövizi, altını, işi, aşı elinden gitmiş, yetmemiş bir de borçlar şaha kalkmış. Şu grafiğe bakalım. Erdoğan Şahsım Hükümeti işbaşı yaptığında, devletin borcu 970 milyar liraydı. Şimdi 2018 Haziran. Şimdi nereye çıkmış? 2 trilyonu geçmiş. Borç üç yılda, ikiye katlanmış. Oysa devletin borcu daha 10 yılda, 2003-2013 arasında ikiye katlanmıştı. Sonra kayınpederle damat geldiler kafa kafaya verdiler. Bu kez, üç yılda devletin borcunu ikiye katladılar.
HERKES GIRTALAĞA KADAR BORÇLU
Sadece devlet değil, aileler de bu dönemde borca batırıldı. Ailelerin kredi kartı ve tüketici kredisi borcu, Erdoğan Şahsım Hükümeti iş başı yaptığında, 515 milyar liraydı. Şimdi, 875 milyar lira oldu. Ailelerin bankalara borcu üç yılda 360 milyar lira arttı. Şirketlerin bankalara borcu da, yine bu dönemde, 1 trilyon 800 milyar liradan, 3 trilyon liraya sıçramış. Ülkede herkes gırtlağına kadar borçlu. Gelir artmazsa, işsizlik azarsa, hayat pahalılığı coşarsa, bir de bunların üstüne millette, devlette borca batırılırsa sonuç? Elbette yoksulluk şaha kalkar. Erdoğan Şahsım Hükümeti iş başı yaparken, yoksul sayımız 15 milyon 864 bin kişiydi. 3 yıl önce yani. Şimdi 17 milyon 921 bin kişiye çıkmış. Üç yılda yoksul sayısı 2 milyon 237 bin kişi artmış. Dünya Bankası’na göreyse, yoksul sayısındaki artış üç yılda, 3 milyon 232 bin kişi olmuş.
BU TAKSİMİ KURT YAPMAZ, KUZULARA ŞAH OLSA
Erdoğan Şahsım Hükümeti iş başına gelmiş, sadece gelir dağılımı değil, servet dağılımı da hızla bozulmuş. Bugün Türkiye’de en varlıklı yüzde 1’in, ülkedeki toplam servetten aldığı pay yüzde 42,8. Neredeyse yarısı servetin. Rusya’dan sonra, servet dağılımının en bozuk olduğu ülke Türkiye. Ne demişti üstatları? Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul. Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa. Evet! Bu zalim yönetimin yaptığı taksimi, kurt, kuzulara şah olsa, yapmaz. Erdoğan Şahsım Hükümetiyle, güzelim ülkemiz, George Orwell’in 1984 Romanına döndü. Sadece Merkez Bankası kasası değil, kavramların, değerlerin de içi boşaltıldı. Savaş, Barış oldu. Kölelik, özgürlük. Cehalet ise Güç oldu. Ortada yasa diye bir şey kalmadığı için, Erdoğan Şahsım Hükümeti’ne hiç bir şey yasadışı değil. Bu dönemde, görülmemiş rezaletlere şahit olduk.
RÜŞVET KAPIDAN GİRİNCE İMAN BACADAN ÇIKAR
Atalarımızın dediği gibi; “Rüşvet kapıdan girince, iman bacadan çıkarmış.” Bu dönemde ne kapı kaldı, ne de baca… Dünyalıklar için, ahiretler seve seve yakıldı. Tüm büyük günahlar bu dönemde işlendi. Millet gördü ki, Erdoğan Şahsım Hükümeti ülkedeki tüm büyük günahların, hem anası, hem de babasıdır. Erdoğan’ın atanmış İçişleri Bakanı, 83 milyonun gözü önünde, “Mafyadan 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi olduğunu” söyledi. Mafya lideri çıktı hangi AK Partili siyasetçiye, rüşvet verdiğini itiraf etti. Ama ne Erdoğan’dan, ne AK Parti’den, ne de Savcılardan ses yok. Çünkü dünyanın en kuvvetli ortaklığı suç ortaklığıdır. İpi bir kez çekerseniz, ucunun nerelerden geleceği belli olmaz.
KİRLİ İŞLER İLTİFATA TABİ
Yine bir başka rezalet… Bu ülkede kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanla, Erdoğan Şahsım Hükümetinde tanıştık. Bu kanunlarımıza göre suç. Ama bırakın bu Bakana soruşturma açılmasını, Erdoğan kendisine bir de teşekkür etti. Neden? Çünkü bunlarda, bu tür kirli işler iltifata tabi de ondan. Mevlana hazretlerinin dediği gibi; adaletin olduğu yerde, ekmek herkese yeter. Ama adaletin olmadığı yerde, tarlaya karga, ambara fare, fırına hırsız, memlekete ise haramiler dadanır. Bugün ülkemizde olan tam da budur. Erdoğan Şahsım Hükümetinin iş başı yapmasıyla, Türkiye’de adalet namına hiçbir şey kalmamıştır.
TÜRKİYE ÜÇ YILDA ULUSLARARASI ENDEKSLERDE DİP YAPTI
Uluslararası Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Erdoğan Şahsım Hükümeti işbaşı yapmadan önce, 101. sıradaydık, şimdi 107. Sıraya düştük. Peki bu endekste kimlerle beraberiz, kimler bizim komşularımız derseniz? Kenya, Mali, Angola… Dibe oturmuş durumdayız. Yine Erdoğan Şahsım Hükümetinin işbaşı yapmasıyla, Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki konumumuz da, beş basamak birden kötüleşti. 81. sıradan, 86. sıraya düştük. İnsani Özgürlük Endeksi’nde yaşadığımız gerileme ise, çok daha dramatik. Erdoğan Şahsım Hükümetinin iş başı yapmasıyla, İnsani Özgürlük Endeksinde, 84. sıradan, 119. sıraya düştük. Tam 35 sıra birden aşağı indik. Hukukun ve özgürlüklerin olmadığı, yolsuzluğun ve arsızlığın vakayı adiye sayıldığı bu düzende, fatura ise hep insanlarımızın sırtına bindi. Havuz müteahhitlerinden, Saray beslemelerinden başka, memlekette yüzü gülen kimse kalmadı. Hepimiz mutlu bir azınlığı memnun etmek için, çalışır hale geldik. Nitekim Erdoğan Şahsım Hükümetinin başa gelmesiyle Dünya Mutluluk Endeksi’nde, 35 sıra birden düştük. 149 ülke içerisinde ancak 104. olabildik.
AFGANİSTAN’DA ASKERİMİZİN AYAĞINA TAŞ DEĞERSE SORUMLUSU SİZSİNİZ
Bu ülkenin gücünü sadece silahlı kuvvetleri belirlemez. Hukukun zayıf olduğu, yolsuzluğun yol olduğu, ekonomik krizlerin derinleştiği, özgürlüklerin kısıtlandığı ülkelerin küresel gücü de zayıf olur. Uluslararası ilişkilerde tüm bu zafiyetlerde size karşı kullanılır. Hatta buralardaki zafiyetler, masalarda pazarlık konusu olur. Şu son yaşadıklarımıza bir bakın. ABD, Afganistan’dan büyük bir hızla çekiliyor. Sadece ABD mi… Afganlar da Taliban geliyor diye, ülkesini bırakıp, artlarına bakmadan kaçıyorlar. İran sınırımız fiilen silindi. Her gün yüzlerce Afgan, konvoylar halinde Türkiye’ye geliyor. Şimdi sınırlarımıza hâkim olamayan Erdoğan Şahsım Hükümeti Afganistan’da Kabil Havalimanını korumaya gönüllü yazılıyor. Niye? Hem ABD ile arayı düzeltmek, hem de çarkları döndürecek para girişini sağlamak için. Hukukun olmadığı, can ve mal güvenliğinin olmadığı yere, ne sıcak para, ne soğuk para gelir. Ne diyordu Erdoğan’ın yakın arkadaşı Soros? “Türkiye’nin en önemli ihraç ürünü ordusudur.” Erdoğan’da anlaşılan arkadaşını haksız çıkarmak istemiyor. Buradan açıkça uyarıyoruz. Bu yanlıştan biran evvel dönün. Herkes ardına bakmadan çekilip giderken, Mehmetçiğimizi Taliban’ın karşısına dikmeyin. Aksi halde Mehmetçiğimizin ayağına değecek her taştan, sorumlu siz olursunuz.
BAHÇELİ, “SEROK ERDOĞAN’A” NE DİYECEK
Bu arada ABD Başkanı Biden’le görüşmeden sonra, Partisinin İl Danışma toplantısında Diyarbakır’da, Erdoğan’a “Biji Serok Erdoğan” sloganları atıldı. Erdoğan’da bu sloganlara; methiyelerle cevap verdi. Diyarbakır’da atılan bu sloganlar ve okunan methiyeler hakkında, Cumhur İttifakı’nın ufak ortağı ne diyor acaba? Ufak ortak bu konuda ne düşünüyor? Aralarında bu konuda bir mutabakat var mı? Üç gündür çıtı çıkmıyor. Bahçeli neden sessiz? Neden üç gündür ağzını bıçak açmıyor? Yoksa bu sükût ikrardan mı geliyor? Milletimiz bunları çok merak ediyor. Bahçeli’den bir açıklama bekliyor.
FINDIKTA 35 LİRA FİYATI BAYRAMDAN ÖNCE İLAN EDİN
Önümüz Kurban Bayramı, ama aziz milletimizde bayram kutlayacak hal bırakmadılar. Emekliye bayram ikramiyesini en azından, bu kurban bayramında 2 bin lira yapın dedik. Kulaklarının üstüne yattılar. Kurbanlıklar olmuş 2 bin lira. Emekliye verdikleri ikramiye bin 100 lira. CHP Ekonomi Masası olarak geçtiğimiz hafta Karadeniz’de, Karadeniz’in fındık fiyatının açıklanmasını hasretle beklediğini, heyecanla beklediğini gördük. Şunun altını çiziyim, bu yıl verim düşük. Sayın Genel Başkanımız bunu da dikkate alarak, fındık taban fiyatının 35 lira olmasını istedi. Üretici de aynısını istiyor. Gelin Karadenizliyi, Karadenizli hemşerilerimizi bayramda üzmeyin. Fındığın taban fiyatını 35 lira bayramdan önce ilan edin.
MİLLET TASDİKNAMEYİ HAZIRLADI
Yine Karadeniz’de gördüğümüz bir diğer husus. Esnaf ekonominin açılmasından umutlu. Ama borçlar ayağında pranga olmuş. Esnaf bu süreci atlatabilmek için borçlarının en azından bir yıl faizsiz ertelenmesini istiyor. KOBİ’ler ise borçların yeniden yapılanmasını değil, alındıkları tarihteki faiziyle ötelenmesini istiyor. Bunlara sessiz kalmayın. Unutmayın Milletimiz herkesin ne yaptığını görüyor. Notunu da veriyor. Perişan ettiğiniz milletimiz tasdiknamenizi hazırladı. Onu vermek için, artık sandığı sabırsızlıkla bekliyor.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi sorularınızı alabilirim.
Soru- Efendim geçen hafta tartışılmıştı, gündem olmuştu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu. Bugün Tunceli’de Meral Akşener’e soruldu bu soru. “Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına saygı duyarım, ancak Millet İttifakı’nın alacağı karar bağlayıcı olur” dedi. Bu konu hakkındaki yorumunuzu alabilir miyim?
Faik ÖZTRAK- Sayın Genel Başkanımız iki gündür, dün Edirne’de Muhtarlar Toplantısında yaptığı konuşmada, bugün de Cumhuriyet gazetesine vermiş olduğu beyanatlarda, bu konuyla ilgili görüşlerini açık seçik, hiçbir tevile ihtiyaç olmayacak şekilde ortaya koydu. Dolayısıyla onun lafının üstüne söz söylemek abesle iştigal olur.
Soru- Yine aynı röportajda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın adaylıklarıyla ilgili Sn. Genel Başkanın “Belediye Başkanlarımızın birinci görevi halka verilen sözleri tutmak” ifadeleri dikkat çekiyor. Bu sözler “Belediye Başkanları aday olamaz” şeklinde yorumlara sebep oldu ya da bu şekilde değerlendirildi. Sizin bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Faik ÖZTRAK- Zaten değerlendirmeyi Sn. Genel Başkanımız yapmış. Doğru, Belediye Başkanlarımızın birinci görevi milletimize, hemşerilerine hizmet etmektir. Yani bunu ifade etmiş bunun üstüne söylenecek bir söz yok.
Soru- Efendim hafta sonu İzmir’de Emek ve Demokrasi Güçlerinin mitingi oldu. HDP’li isimler de katıldı. Sayın Tunç Soyer’in de orada bir konuşması oldu. Fakat iktidar kanadından HDP ve CHP’nin ortak mitingi olarak değerlendirildi ve eleştiriler geldi bu noktada. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Faik ÖZTRAK- Soruyu sorarken zaten cevabı da içindeydi. Miting Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği bir miting değil. İzmir Emek Platformu’nun düzenlediği bir miting. Belediye Başkanımız davet edilmiş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız da davete icabet etmiş..
Peki çok teşekkür ediyorum, sağ olun.