Main menu
Second Menu
Faik ÖztrakAnasayfa Basın Toplantıları Güncel HaberlerYaşadığımız Taammüden Ekonomik Şiddettir

Yaşadığımız Taammüden Ekonomik Şiddettir

CHP Sözcüsü Öztrak, Bakan Nebati’nin koyun etinin ucuz olduğu ama kokusundan dolayı tercih edilmediği yönündeki açıklamalarıyla ilgili olarak, “200 lira, 2009’da tedavüle ilk çıktığında, 12,5 kilo dana kuşbaşı, 14 kilo koyun kuşbaşı alıyordu. Şimdi aynı 200 lira, bir kilo dana kuşbaşı, bir kilo koyun eti almaya bile yetmiyor. Nereden nereye… Çok açık söylüyorum, beceriksizliğin bu kadarı, kasıtsız olamaz. Bunun adı taammüden ekonomik şiddettir. Bunun adı taammüden ekonomik terördür. Bunun adı taammüden ekonomik zulümdür” dedi.

Nebati Bakan’ın, aslında Ucube Erdoğan Şahsım rejiminin tam bir özeti olduğunu söyleyen Öztrak, “Bilgisi yok, fikri çok… Liyakati yok, yetkisi çok… Bunlar saraylarında, milletimizi unutanlardır. Halini görmeyenlerdir. Sesini duymayanlardır” diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Mübarek Ramazan ayının yarısını idrak ettik. Bu mübarek ayda, Filistinli kardeşlerimize yapılan zulüm, yüreğimizi parçaladı. Kudüs ve Gazze’de, Filistinli kardeşlerimize yapılan saldırıları, lanetliyoruz. Filistinli kardeşlerimize yapılan bu zulmün, artık son bulmasını diliyoruz. İnsanlık bu zulme sessiz kalmamalıdır. Devletin direği adalettir. Ülkeyi yönetenlerin en öncelikli görevi, adaleti korumaktır. Adaleti korumanın dışında her eylem, görevi kötüye kullanmaktır. Adaleti korumak Hakkı korumaktır. Hakkı korumak Halkı korumaktır. Ama zorba yönetimlerin böyle dertleri hiç yoktur. Zorba yönetimler için hak, hukuk, adalet ve milletin ne istediği önemsizdir.

KORKU KISIR DÖNGÜSÜ

Zorba yönetimler, boyun eğdirdikleri insanların, korkularından güç alır. Bunlar, korkan toplumun, itaat eden toplumun, haksızlığa ses çıkarmayan toplumun, kendisine yönelmiş her zulmü de kabulleneceğine inanır. Ama işin trajikomik tarafı, zorba idareleri en çok korkutan da, korkutup, sindirdiği halkın bizzat kendisidir. Koltuğunu yitireceğini anlayan zorba idareler, şiddet ve tehdidini arttırır. Korkuları, zulümlerini besler. Zulmettikçe, koltuğu kaybetme korkusu, daha da artar. Bu kısır döngü, zorba idareyi içine çeker, tüketir. Tıpkı bugün ülkemizde olduğu gibi… Sandığa sayılı günler kaldı. Erdoğan Şahsım Rejiminin koltuğu kaybetme korkusu, rejimin çirkin yüzünü, daha da çirkinleştirmeye başladı. Şantaj, şiddet ve tehdit giderek ağırlaştı. Sinan Ateş cinayeti, ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç’ın, evinin önünde darp edilmesi… İYİ Parti Genel Başkanı, Sayın Akşener’in Erdoğan tarafından tehdit edilmesi, ardından, İYİ Parti İstanbul İl Binasının kurşunlanması, dün İstanbul İl Başkanlığımızın önünde, silahların patlaması… Bunlar hiç de öyle sıradan adli olaylar gibi görünmüyor. Bunlar, sanki demokrasimize verilmek istenen gözdağlarıdır. Ama bunlar bizi korkutmaz. Bunlar bizi yıldırmaz. Bunlar bizim mücadele azmimizi daha da artırır.

YARGI DEĞİL BEŞTEPE HUKUK BÜROSU

Ne demişler, deli bir değil ki bağlayasın. Ölü bir değil ki, ağlayasın… İstanbul İl Başkanlığımız önünde, silahların patladığı gün, bir başka gözdağı da, yargı cephesinden geldi. Yargıtay, İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu ve Adalar Belediye Başkanımız Erdem Gül için seçimlere tam da 36 gün kalmışken, ceza verilmemesine yönelik yargı kararını bozdu. Üç yıldır uyutulan bir davanın, seçimlere 36 gün kalmışken uyandırılması, sıradan bir tesadüf değildir. Yargı, yargı değil, adeta Beştepe Hukuk Bürosu… MİT TIR’larını durduran, kenara çeken, içindekileri fotoğraflayan, ne milletvekilimiz Enis Berberoğlu’dur. Ne de Belediye Başkanımız Erdem Gül’dür. Tüm bunları yapan, Erdoğan’ın yargıya, Polise, Jandarmaya elleriyle yerleştirdiği, yağan yağmurlarda beraber ıslandık dediği yol arkadaşlarıdır. Burada bir tek suçlu varsa, o da Erdoğan’dır. Erdoğan yola çıktığı yol arkadaşlarını, yolda bulduklarıyla sürekli değiştirdiği için, bunları unutabilir. Ama biz bunları unutmadık. Unutmayacağız…

KİRLİ ELLERİN KİRLETMESİNE İZİN VERMEYİZ

Bunların millete söyleyecek sözü kalmadı. Artık tamamen çıldırdılar. Tüm tuşlara aynı anda basıyorlar. Herkesi kullanıyorlar. Denize düşmüşler, yılana sarılıyorlar. On parmaklarında on kara, Millet İttifakı’na sürmeye kalkıyorlar. Bu iftira üretim merkezlerine, bir defa daha söyleyelim: Millet İttifakı, ülkenin bütünlüğü ve selameti için bir araya gelmiştir. Kirli odakların provokatif söylemleri, bu odakların geliştirdiği senaryolar bu tertemiz amacı kirletemez. Buna asla izin vermeyiz. Biz tüm vatandaşlarımızın oyuna talip olurken, teröriste terörist, katile katil deriz. Bizim öyle kapalı kapılar ardında söylediğimiz laflar falan yoktur. Biz içeride ne söylersek, çıkarız dışarıda da aynını söyleriz.

YEDİ DÜVELE PABUÇ BIRAKMADIK, BU TEHDİTLERE DE BIRAKMAYIZ

Tabi körle yatan şaşı kalkar… Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. Erdoğan’ın zehirli dilini, yeni yol arkadaşları da benimsemiş olacak ki, HÜDAPAR’ın bir Genel İdare Kurulu Üyesi, çıkmış partimizin Grup Başkanvekiline kendince tehditler savurmuş… Bu zata söylenecek tek söz var: Hadi oradan! Burası Cumhuriyet Halk Partisi… Bu Partinin genlerinde Kuvayı Milliye var. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti var. Biz, yedi düvele pabuç bırakmamışız, bu memleketi böldürmemişiz. Bu tehditlere zinhar pabuç bırakmayız. Ama… Emniyet Müdürümüz Gaffar Okan’ı şehit eden, Konca Kuriş’i domuz bağıyla öldüren, o hain elleri kınayamayanlarla, yol arkadaşlığı yapanları, demokrasimizi domuz bağıyla boğmak isteyenleri, şimdiden uyarıyoruz. Ne yaparsanız yapın. 14 Mayıs’ta atı çalan, Üsküdar’ı geçemeyecek. Tıpkı 31 Mart Mahalli İdare seçimlerinde olduğu gibi, milletimiz sandıklara sahip çıkacak. Kendine zulmedenleri, sandığa gömecek.

KORKULACAK TEK ŞEY KORKUNUN KENDİSİ

Artık tek korkulacak, korkunun kendisidir. Bu ülkede korku duvarları çoktan yıkıldı. Sayın Genel Başkanımız; “Hak, Hukuk, Adalet” diyerek, Ankara’dan İstanbul’a yürüdüğü gün, korku duvarları parçalandı. Asıl korkanın kim olduğunu, biz gayet iyi biliyoruz. Çünkü hiçbir şeye benzemez, halkını satanın korkusu… O nedenle bunların tehditleri, kirli dilleri, iftiraları, şantajları, korkudan mezarlıkta ıslık çalmalarından ibarettir.

DERTLERİ ACININ ÜSTÜNE BETON DÖKMEK

Sarayın kibirlisi bu ülkeyi 21 yıl yönetti, 21 yılda şehirleri evleri depreme dayanıklı hale getirmedi. Onun yerine 9 kere İmar Affı çıkardı. Deprem oldu milletimiz affettiği evlerin enkazının altında kaldı. Doğru dürüst bir planı olmadığı için, enkaz başına askerimizi göndermedi. AFAD’ı arpalığa çevirdiği için, arama kurtarma ekipleriyle vinçleri, vinçlerle operatörlerini buluşturamadı. Toplanma alanları rantçılara peşkeş çekildiği için, depremzedeler ne yapacaklarını bilemedi. 50 bin 399 yurttaşımız, enkaz altında, “Devlet nerede” diye bağıra bağıra, donarak can verdi. Yüzbinlerce konut ve iş yeri yıkıldı. Bugün depremin üzerinden tam 60 gün geçti. Ve deprem bölgesinde, geçici barınma sorunu hala çözülemedi. Artık havalar ısınıyor. Ama bölgedeki insanlarımız, sera muşambalarından yaptıkları, derme çatma çadırlarda yaşıyor… Bu iptidai çadırlar, havalar iyice ısındığında, sıcakta cehenneme dönecek. Hijyen ve temizlik sorunu daha da ağırlaşacak. Deprem bölgesinde, tam teşekküllü geçici barınma yerleri hala yapılmadı. Beylerin tek derdi, deprem acılarının üzerine bir an evvel, rant betonu dökmek. Müteharrik temellerle, seçim propagandası yapmak.

DEPREMZEDEYE COP VE GAZ

Rant telaşı o kadar yüksek ki, para eder diyerek, enkaz demirlerini alıyorlar, asbesti, kurşunu ve bilumum toksik maddeyi, hiç ayrıştırmadan depremzedelere bırakıyorlar. Bu toksik atıkları vahşice dere yataklarına, tarım arazilerine döküyorlar. Hatay Samandağ’da, dere yatağına dökülen enkaza, tepki gösteren depremzedelere, jandarma müdahale ediyor. Yazıktır, günahtır… Depremin yaraladığı insanlarımızın canını, bir de siz Jandarma copuyla yakmayın. Ağlamaktan kurumuş gözlerini, bir de siz, biber gazıyla yaşartmayın… Hiçbir şey yapamıyorsanız, en azından 14 Mayıs’a kadar bunu yapın. İnsanlarımızın acısına acı katmayın. Halkımızın kendini unutanlara, sesini duymayanlara, halini görmeyenlere artık güveni kalmamıştır. Ve hep söylüyoruz… Güven ruh gibidir. Terk ettiği bedene asla geri dönmez.

EN ÖNEMLİ AÇIK İTİBAR AÇIĞI

Ülkemiz Erdoğan şahsım rejimi idaresinde, pek çok açıkla tanıştı. Cari açık, dış açık, bütçe açığı, nakit açığı, döviz açığı… Say say bitmez… Ama “Sebep oldukları en önemli açık nedir?” diye sorarsanız… Bunun cevabı, devlet yönetiminde sebep oldukları “itibar açığıdır.” Kendi hovardalıkları söz konusu olduğunda, “İtibardan tasarruf olmaz” derler. Ama kurumlarımızın itibarını, üç paralık ederler… İşte Kızılay’ın, ucube şahsım rejimi elinde içine düştüğü durum… Dün öğrendik ki, Kızılay’daki ulusal kan stoklarımız, asgari seviyenin bile altına düşmüş. Yani durum feci… 155 yıllık köklü hayır kurumumuzu, bu ucube rejim ticarethaneye döndürdü. Daha önce depremde çadır kuran Kızılay, bu depremde çadır sattı. Milletin bağışları, huzur hakkı diyerek, Kızılay yöneticilerinin ceplerine indirildi. Koskoca Kızılay’ı şaibeli para transferlerine aracı yaptılar. Vergiden kaçınmak için Kızılay’ı kullandılar. Ellerini değdirip de, kirletmedikleri hiçbir değerimiz, kirletmedikleri hiçbir kurumumuz, ne yazık ki kalmadı. Sonuç; Millet Kızılay’a güvenmez hale geldi. Kan bağışları bile durdu. Milletimiz, “Bunlara bağışlasam, kanımı da satarlar” diye şüpheye düştü.

KIZGINLIĞIMIZI SANDIĞA SAKLAYALIM, KIZILAY’I KANSIZ BIRAKMAYALIM

Milletimize söz! 14 Mayıs’tan sonra, Kızılay eski itibarına kavuşacak. İstifa etmeyi bile düşünmeyen, bu liyakatsiz kadroların hepsi tasfiye edilecek… Onun için aziz milletimiz, kızgınlığını lütfen sandığa saklayın. Bu liyakatsizlere, bu kifayetsizlere, cevabını sandıkta verin. Ama ne yaşamış olursak olalım, milletimizin kan ihtiyacını karşılayalım. Kan bağışlayalım. Bunların kansızlığına öfkelenip, milletimizi kansız bırakmayalım. İnsanlarımızın hayatı, bu kifayetsizler yüzünden ellerinden çalınmasın, alınmasın.

ÇALINAN SADECE PARA DEĞİL GENÇLERİN GELECEĞİ

Erdoğan Şahsım rejiminin elinde, bu ülkede çalınmayan şey kalmadı. Milletin 418 milyar doları çalındı. Önce damadın yönetiminde 128 milyar dolar, ardından bu yöneticilerin döneminde, en az bir o kadar daha, Merkez Bankası kasasından buharlaştırıldı. Ama çalınan en değerli varlığımız, nedir derseniz? O da, gençlerimizin umutlarıdır. Hep söylüyoruz: Gençlerine umut veremeyen bir ülke, geleceğe güvenle bakamaz. Geleceğini kaybeder. Bugün bu ülkede, umudunu kaybeden gençlerimiz, daha insanca bir yaşam için, başka ülkelere gidiyorlar. Dün açıklandı. Sadece 2019-2021 döneminde, 20-34 yaş arasında 417 bin 624 gencimiz, yurtdışına göç etmiş. Türkiye’den başka ülkelere gitmiş. Bunların çoğu ülkemizde birinci sınıf eğitim almış. Türkiye en değerli varlığını, beşeri sermayesini, yurtdışına kaptırıyor. Bunların içlerinde, Erdoğan’ın giderlerse gitsinler dediği, bin bir emekle yetiştirilen doktorlarımız da var bu dışarıya kaptırılan beşeri sermayemizin içinde.

NİTELİKLİ NÜFUSUMUZUN YERİNİ SIĞINMACILAR ALIYOR

Peki, Türkiye’den göç eden, bu nitelikli genç nüfusumuzun yerini kim alıyor? Yeterli eğitimi olmayan, Irak, Suriye, İran ve Afgan uyruklu göçmenler alıyor. Sadece 2021 yılında, Irak, İran, Özbekistan, Suriye, Afganistan’dan gelen göçmen sayısı, 252 bin 432… Bunlar da kayıtlı göçmen. Bir de Peşaverleştirdikleri sınırlarımızdan, elini kolunu sallayarak kaçak giren, yüz binlerce sığınmacı var… Türkiye’nin bugün sadece ekonomik dengeleri değil, sosyal dengeleri de çatırdıyorsa, bunun en önemli sebeplerinden birisi işte budur. Ülkemizin sosyal, kültürel, ekonomik alt yapısı giderek çölleşiyorsa, demografik yapımız bugün tehdit altındaysa, bunun sorumlusu, sınırlarımızı kevgire çeviren, Erdoğan Şahsım Rejimidir. 14 Mayıs’ta sandıkta, buna da, “Artık Yeter!” diyeceğiz.

SURİYELİLERİ EN GEÇ 2 YILDA ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİZ

Hudut namustur. 14 Mayıs’tan sonra, bu ülkenin namusunu hak ettiği şekilde koruyacağız. Geçici koruma kapsamındaki Suriyelileri, en geç 2 yıl içinde ülkelerine göndereceğiz. Başta Hatay olmak üzere, depremin vurduğu illerimizin demografik yapısını koruyacağız.

BU ZALİM YÖNETİM MİLLETİMİZE EKONOMİK ŞİDDET UYGULUYOR

Bu zalim yönetim, insanlarımıza sadece fiziki veya psikolojik şiddet uygulamakla kalmıyor. En ağırından ekonomik şiddet de uyguluyor. Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon netice” safsatası, cumhuriyet tarihimizde görülmemiş bir yıkıma imza attı. Ülkemizin 12 aylık dış ticaret açığı, sadece 1,5 yılda üçe katlandı. Dış açığımız, Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. 1 Dolar, 8 lira 40 kuruştan, 19 lira 27 kuruşa çıktı. Paramız pul oldu. Peki, sarayın kibirlisinin, “Düşmesi nassımın gereği” dediği faizler düştü mü? Ne gezer… Sarayın kibirlisi “Faiz sebep, enflasyon netice” dediğinde, Merkez Bankası’nın piyasaları fonlama oranı yüzde 19’du. Şimdi fonlama faizi yüzde 8,5. Ama o gün yüzde 19 olan 3 aylık mevduat faizi, bugün yüzde 30’a dayandı. Ne dedilerse, ne söyledilerse tersi oldu. Paramızı pul ederek, enflasyonu hayat pahalılığını azdırarak. Dar ve sabit gelirlileri ezdiler. Yandaşlarına ise korkunç bir servet transferi yaptılar.

KİRALAR UÇTU, MUTFAKLAR YANDI

Konut fiyatları aldı başını gitti. Orta direğin bir ev sahibi olması artık hayal oldu. Kiralık daire bulmak bile mesele oldu. Aynen faizde olduğu gibi, tabela kirası ayrı, vatandaşın fiilen ödediği kira ayrı. İkisinin arasında iki, üç kat fark oluştu. Ve ekonomik şiddetin en büyük yıkımı da, mutfaklarda yaşandı… Bugün irice bir soğanın tanesi, 11 lira 33 kuruş. Orta boy soğanın bir tanesi, 7 lira 14 kuruş. Soğan artık doğrandığında değil, tezgâhtan alınırken, milletin gözünden yaş getiriyor. Arsıza söz, pişkine yüz dayanmazmış… Market fiyatlarından bihaber, hükümetin Nebati Bakanı çıkmış; et fiyatlarındaki artışı, toplumun damak tadında, meydana gelen değişime bağlıyor. Koyun eti kokuyormuş, onun için milletimiz dana eti yiyormuş. Aslında koyun eti, dana etine göre çok ucuzmuş. Koyun etini çocuklarımız yemiyormuş. Çünkü kokusu rahatsız ediyormuş…

NEBATİ UCUBE REJİMİN ÖZETİ

Şu 200 liralık banknotu sık sık göstermek zorunda kalıyorum. Bugün Ankara’da markette, dana kuşbaşının kilosu 310 lira. Nebati Bakan duysun, koyun etinin kilosu da 330 lira. Yani koyun eti daha etinden pahalı. Bu 200 lira, 2009’da tedavüle ilk çıktığında, 12,5 kilo dana kuşbaşı, 14 kilo da koyun kuşbaşı alıyordu. Şimdi aynı 200 lira, bir kilo dana kuşbaşı, bir kilo koyun eti almaya bile yetmiyor. Nereden nereye… Çok açık söylüyorum, beceriksizliğin bu kadarı, kasıtsız olamaz. Bunun adı taammüden ekonomik şiddettir. Bunun adı taammüden ekonomik terördür. Bunun adı taammüden ekonomik zulümdür. İşte ekonomimizi bu kafalar yönetiyor. Esasen Nebati Bakan, Ucube Erdoğan Şahsım rejiminin tam bir hülasasıdır. Bilgisi yok, fikri çok… Liyakati yok, yetkisi çok… Bunlar saraylarında, milletimizi unutanlardır. Halini görmeyenlerdir. Sesini duymayanlardır.

KOKAN KOYUN ETİ DEĞİL, TEFESSÜH EDEN SARAY YÖNETİMİ

Şu koyun etinin kilosu, sayelerinde 330 lira. Ucuz dediği koyun kuşbaşının fiyatı işte bu. Sofrasına iki günde bir, bir kap et yemeği koyamayan 32 milyon vatandaşımıza bir sorsunlar bakalım. Bu etin fiyatı ucuz mu? Ne diyelim? Allah bunları ıslah etsin. Koyun etinin kilosunun 330 lira olduğu bir ülkede, bakan milletin et yiyememesini, etteki kokuya, damak tadındaki değişime bağlıyorsa, hiç şüphe yok artık sözün bittiği yerdeyiz. Çok açık söyleyelim. Kokan koyun eti değildir. Kokan tefessüh etmiş Saray yönetimidir. Duyulan koku da, tefessüh etmişlerin koltuklarından gelmektedir. İşte bu nedenle de, koltuktan kalkmamak için her yolu denemektedirler.

MAHİR AKKOYUN’U SERBEST BIRAKIN

Koltuktan kalkmamak için, mizah yapan, gençlerimize bile zulmetmektedirler. Erdoğan ve Bahçelinin fotoğraflarıyla, “Bu ürün Bizim Yüzümüzden Pahalı!” Yapıştırması hazırlayan bir gencimiz, Mahir Akkoyun gözaltına alındı. Bu zulmün daniskasıdır. Enflasyonu arşa çıkaracaksınız, ondan sonra enflasyonu düşürmekle uğraşacağınıza, gençlerimizle uğraşacaksınız. Enflasyonu düşüremeyeceksiniz, gençlerimizi susturacaksınız. Buradan söylüyorum, Mahir Akkoyun’u derhal serbest bırakın.

MİLLETİMİZ MÜHRÜ KILIÇDAROĞLU HANESİNE VURACAKTIR

Milletimize zulmeden, bir de üstüne saçma sapan laf edenlerin, gençlerimizi gözaltına aldıranların, sandıkta zevali yakındır. Önümüzdeki seçim, sıradan bir seçim değil. Bu seçimde tüm farklılıkları, tüm ideolojileri, tüm inançları bir kenara bırakıp, şu soruları lütfen kendinize sorun: Zalimden mi yanasınız, mazlumdan mı? Çalandan mı yanasınız, çalışandan mı? Ezenden mi yanasınız, ezilenden mi? Ayrıştırmadan mı yanasınız, yoksa birleştirip, kucaklayandan mı? Yandaşın cebini taş atıp yorulmadan doldurandan mı yanasınız? Yoksa seni refaha kavuşturacaktan mı yanasınız? Milletimiz vicdanını dinleyecektir, tarafını seçecektir. Mazlumdan yana, çalışandan yana, ezilenden yana, birleştirip kucaklayandan yana, kendisini refaha kavuşturacak olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun hanesine, mührü vuracaktır.

KILIÇDAROĞLU GELECEK, HUZUR GELECEK

14 Mayıs’ta Türkiye seçimini yapacak. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, Kemal Kılıçdaroğlu olacak. 15 Mayıs sabahı; Kemal Kılıçdaroğlu gelecek, ülkemize huzur gelecek. Kemal Kılıçdaroğlu gelecek, sofralarımıza Halil İbrahim bereketi gelecek. Kemal Kılıçdaroğlu gelecek, ülkemizin, gençlerimizin çalınan neşesi geri gelecek. Kemal Kılıçdaroğlu gelecek, dışarı giden gençlerimiz, ülkesine geri gelecek. 15 Mayıs sabahı, Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu olacak, ülkemize de bahar gelecek. Artık şafak atarsa 36. Bugün plaka Kars’a düştü. Bu vesileyle, Serhat şehrimiz Kars’ı, Karslıları sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz…

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi sorularınız varsa alabilirim.

Soru- 9 Nisan’da YSK’ya milletvekili listeleri teslim edilecek. Öncesinde de çok fazla çalışmalar var ittifak içerisinde de. O çalışmalarda son durum ne? Özellikle CHP’nin listesinden girecek bazı partiler konuşuluyordu. Öte yandan İYİ Partiyle de ortak listeler gündemde. Bir ayrıntı verebilir misiniz?

Faik ÖZTRAK- Çok fazla ayrıntıya giremeyeceğim ama çalışmaların devam ettiğini söyleyeceğim. En kısa sürede de sonucu göreceksiniz.

Soru- Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu depremin ilk günlerinde bant daralmasını savundu ve gerekli bir durum vardı ki yapıldı. Sosyal medya üzerinde bir sürü olumsuzluklar yaşamıştık açıklamasında bulundu. Siz bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Yani gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum. Deprem bölgesinde insanlar enkazın altında, soğukta bir başına ancak sosyal medyayı kullanarak dışarıdakilere haber ulaştırabiliyorlar. Ama siz eleştirileri susturmak için sosyal medyada bant daraltıyorsunuz. Yaptığınız iş bant daraltarak enkazın altında sesini duyurmaya çalışan yardım isteyen insanlarımızın sesini kısmaktır. Onları donarak ölüme terk etmektir. Birde bununla övünüyorsunuz. Gereği varmış. Bu ayıp, bu günah sizin dünyalığınıza da, ahiretinize de yeter.

Teşekkür ediyorum.

Yorum yaz

Kapaklı’da Eğitim-İş Üyesi Öğretmenlere Verilen Cezaları TBMM Gündemine Taşıdık

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yönelttiği soru önergesinde Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesindeki Karaağaç Atatürk Ortaokulu’nda son...
Devamını oku

Tekirdağ’da Projeler Bitmiyor, Maliyetler Katlanıyor

CHP’li Öztrak, vergi ödemede ilk 10 il arasında olan Tekirdağ’ın, ödediği vergiye oranla merkezi yönetimden yatırım almada sondan 3. sırada...
Devamını oku

Yandaşlara-Baronlara-Lobilere Giden Para, Esnafa-Çiftçiye Giden Paranın 10 Katı

CHP’li Öztrak, Ocak ayında esnafa ve çiftçiye verilen destek 15 milyar lirayı bulmazken; faiz giderlerine, Kur Korumalı Mevduata ve Erdoğan’ın...
Devamını oku

Gerçek İşsiz Sayısı İlk Kez Resmi İşsiz Sayısının 3 Katını Aştı

CHP’li Öztrak, resmi işsiz sayısı düşerken gerçek işsiz sayısının tek ayda 1 milyon kişiye yakın arttığına dikkat çekerek, “2014’te başlayan...
Devamını oku

Erdoğan Dünyada Merkez Bankası Başkanı Kellesi Almakla Meşhur Oldu

CHP’li Öztrak, çekirdek enflasyonun tüketici enflasyonundan düşük göründüğü Kasım-Aralık aylarında bunu “Enflasyonda momentum kaybı”, “Enflasyon eğiliminin hedeflere uyumluluğu” olarak yorumlayan...
Devamını oku

SGK’nın Yıllık Açığı ‘Batırdılar’ Dedikleri Dönemi Altıya Katladı

CHP’li Öztrak, Erdoğan’ın “SSK’yı batırdılar” dediği dönem ile son 21 yılda verilen SGK açıklarını karşılaştırdı. Erdoğan’ın “batırdılar” dediği 1993-1999 döneminde...
Devamını oku

2023’te Gelir Dağılımı Adaletsizliğinde Rekor Kırıldı

CHP’li Öztrak, gelir dağılımında adaletsizliğin 2023’te rekor seviyeye ulaştığını, toplumun en zengin yüzde 10’luk kesiminin gelirinin en yoksul yüzde 10’un...
Devamını oku

Kara Deliğe Döndü… SARAYLARIN MİLLETE FATURASI 2 MİLYAR DOLAR

CHP’li Öztrak, son 10 yılda Cumhurbaşkanlığının sadece yatırım harcamalarına 1,2 milyar dolar gittiğini, Beştepe’deki Sarayın önceki dönem maliyeti de eklendiğinde...
Devamını oku

 İletişim

Bize her türlü görüş ve önerilerinizi bildirmek için sağ tarafta yer alan bilgilerden bize ulaşabilirsiniz.
CHP Genel Merkezi: Anadolu Bulvarı No: 12 06520
Söğütözü / ANKARA
Telefon: +90 (312) 207 40 00
Telefon 2: +90 (312) 420 59 48-49
Faks: +90 (312) 207 40 14
E-Posta: info@faikoztrak.com